30.11.23

TÜRKTOB Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Ömer GÜLER: ‘’Gelecek Tohumculuktadır.’’

Ülkemizde tohumculuk sektöründe kamu kurumu niteliğinde tek meslek kuruluşu olan ve yaklaşık 80 bin üyesi bulunan Türkiye Tohumcular Birliği (TÜRKTOB), ekim ayının başında 15. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi.

Daha önce TÜRKTOB’un yedi alt birliğinden biri olan Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜRKTOB Yönetim Kurulu Üyesi olan Hacı Ömer Güler TÜRKTOB’un yeni Yönetim Kurulu Başkanı seçildi. Hacı Ömer Güler, Growtech Fuarı özel sayımız için sorularımızı yanıtladı.

Küresel gelişmeler tarımın temeli tohumculuk sektörünü nasıl etkiliyor? Yakın gelecekte alanınızda hangi kavramların ön plana çıkmasını bekliyorsunuz?

Öncelikle Tarım Gündem Dergisi olarak tohumculuk sektörüne ve şahsıma gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum. Sorunuzun özünde de vurguladığınız gibi tarım ve gıda sektörünün geleceğini değerlendirirken tohumculuk alanında yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin önümüzdeki süreçte üretimi nasıl etkileyeceği yönündeki öngörüleri ilk sıraya yerleştirmeliyiz.

Küresel ısınma ve kuraklık, savaşlar, dengesiz ve plansız nüfus hareketleri, yeni varyantların tetiklediği yeni pandemi endişeleri, dış ticarette yaşanan dengesizlikler, uluslararası politikaların belirsizliği hatta küresel ticaret sistemlerinin ezberlediğimiz kalıplarının dışına çıkan ve pek de insancıl olmayan uygulamaları en çok tarım ve gıda sektörünü ve doğal olarak tohumculuk sektörünü etkiliyor. Bu etkilerin büyük bölümü de takdir edersiniz ki olumsuz sonuçlar yaratmaya hâlâ aday.

Tohumculuk ise gıda güvenliğinin ve güvencesinin sağlanması açısından çok kritik ve stratejik öneme sahip. Ancak gerek iklim değişikliklerinin etkileri gerekse nüfus artışının yarattığı baskı ile tohumculuğun bu stratejik konumu daha üst seviyelere çıkacak yeterli üretimin yanında verimlilik, kalite ve çeşitlilik daha da ön planda olacak.

Ayrıca tohum alanında yeni teknolojiler ile değişen iklim koşulları dikkate alınarak yapılan ıslah çalışmaları da sürdürülebilirliğin sağlanması ve gıda güvenliği açısından büyük önem taşıyor.

Türk tohumculuk sektörü, zorluklarından söz ettiğiniz bu dönemde üretimde hangi verilere ulaştı?

Bizler Türk tohumculuk sektörü ve TÜRKTOB olarak tüm bu şartlar içinde bile temel parametrelerin hepsinde oldukça başarılı yıllar geçiriyoruz.

Tarım ve Orman Bakanlığımızın verdiği desteklerin de etki ve ivmesiyle Türk özel sektörü özellikle 2008 yılında kurulan Türkiye Tohumcular Birliği ve Alt Birlikleri öncülüğünde tarım sektörünün diğer alanlarına göre çok genç olmasına rağmen çok hızlı bir yol aldı.

Bildiğiniz gibi üretimi esas alan bir ekonomik sektörün başarısının ana unsuru, üretim verileridir. Tohumculuk sektörü olarak üretim rakamlarımız her yıl artıyor. Tohum, fide, fidan ve süs bitkilerinde her sene üretim miktarı ve kalitemiz yükseliyor.

2022 yıl sonu itibarıyla 1.361.336 ton sertifikalı tohumluk, 137 milyon adet meyve fidanı, 2 milyon adet asma fidanı, 6 milyar adet sebze fidesi, 91 milyon adet çilek fidesi ve 2 milyar adet süs bitkisi ürettik.

Bu verilerin ne anlama geldiğini oransal olarak özetle anlatmaya çalışayım:

Son 10 yılda sertifikalı tohum üretiminde %100, fidan üretiminde %300, fide üretiminde %95, süs bitkileri üretiminde son % 75 artıştan söz ediyoruz.

Hacı Ömer Bey, üretimde bu başarı dış ticareti nasıl etkiledi? Küresel ticaretin yeni yeni eski hacimlerine döndüğü bir süreçte siz neler yaptınız?

Çok yerinde bir konuya temas ettiniz, çünkü üretimi esas alan ekonomik bir sektörün diğer önemli bir unsuru ise kaliteli üretiminde kanıtlarından biri olan dış ticaret verileridir.

Önce tohumdan başlayalım. On yıl önce 120 milyon dolar olan ihracatı, 232 milyon dolara yükselttik. Yine on yıl önce 67 milyon dolar olan dış ticaret açığını kapatmış üstüne neredeyse bir o kadar daha koyup 2022 yılında 63 milyon dolar dış ticaret fazlası verdik. Fidan ihracatımız ise son 10 yılda 3 milyon dolardan 35 milyon dolara yükseldi. İthalat ise 6 milyon dolar ortalamasında devam etti.

Süs bitkilerinde 10 yıl önce 75 milyon dolar olan ihracat, 120 milyon dolara çıktı. Aynı yıllar içinde 73 milyon dolar olan ithalat ise 46 milyon dolara geriledi.

Sektörün tamamını derleyecek olursak 386 milyon dolar ihracat, 223 milyon dolar ithalatımız var. 2018 yılında ilk kez ihracatımız ithalatı geçmişti. 2022 yılında ise ihracatın ithalatı karşılama oranı %173 oldu.

Üretim ve dış ticaret ile ilgili verilerini ve yorumlarınızı aldık. Ancak özellikle iç kamuoyunda da çok tartışma konusu olan yeterlilik meselesi de var. Türk tohumculuğu Türkiye’ye yetecek üretimi gerçekleştiriyor mu?

Türkiye, stratejik ürünlerin tohumluklarında çok güçlü bir ülke. Örneğin buğdayda ülkemizin tohum üretiminin ihtiyacımızı karşılama oranı %97, mısırda %259, ayçiçeğinde %755, şekerpancarında %91, arpada %70’dir. Baklagillerde ise kuru fasulye, mercimek ve nohutta %100’ün üzerinde. Ama biz bu artışlarla yetinmek istemiyoruz. Kısa ve orta vadede ise en büyük hedefimiz özellikle millî çeşitlerimizin üretiminin ve çiftçimiz tarafından kullanımının artması. Tüm tohum çeşitlerimizin %100 millî tohumlar olması için yoğun gayret gösteriyoruz.

Hemen her konuda yerli ve millî üretim vurgusu çok ön plana çıkıyor. Siz de az önce amacımız %100 millî tohum dediniz. Çok kısaca nedir millî tohum?

Madem çok kısaca dediniz, o zaman basit ve tek bir cümle ile tanımlayayım: Türk bitki ıslahçıları tarafından, yerel genetik kaynaklarla geliştirilmiş ve yerli firmalarımız tarafından Türkiye’de üretilen tohumlara %100 millî tohum diyebiliriz.

Sektörün çok sayıda ihtiyacı vardır. Ancak gündeme getirmek istediğiniz ilk konu ne olur?

Tohumculuk sektörünün en önemli ihtiyacı, araştırma geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarının yeteri kadar ve sürekli yapılabilmesi, üretilen bilgi ve teknolojinin sektör tarafından kullanılabilmesi. Bu kapsamda en önemli konu ise bitki ıslah çalışmaları, tohum bilimi ve tohum teknolojileri alanında yapılan araştırmalar ile çeşit geliştirme çalışmaları. Bu anlamda ihtiyaç ise; yüksek verimli, kaliteli, stres şartlarına, hastalık ve zararlılara dayanıklı, tüketim tercihlerine uygun çeşitler. Ancak bu çalışma, önemli olduğu kadar da zor, büyük yatırım gerektiren ve uzun zaman alan bir faaliyet.. Bu nedenle öncelikle çeşit geliştirme çalışmaları olmak üzere tohum bilimi ve tohum teknolojileri alanındaki Ar-Ge faaliyetleri desteklenmeli.

Tohumculuk sektörü hepsi size bağlı olan birer Alt Birlik tarafından temsil edilen kapsamlı bir alan. Bu nedenle taleplerinizi konu bazında kısaca dile getirebilir misiniz?

Sektörde bitki ıslahçıları ile tohum sanayici ve üreticilerinin desteklenmesi, ülke ihtiyaçlarının karşılanması ve yeterli miktarda sertifikalı tohum üretimi açısından çok önemli. Bu bağlamda:

  • İyi bir dağıtım sisteminin oluşturulabilmesi için tohum dağıtıcılarının KOBİ desteklerinden istifade etmesi, dağıtıcılara uygun şartlarda kredi veya hibe verilmesi sağlanmalı.
  • Tohum yetiştiricileri belirli süre bitki grubu bazında eğitilmeli ve sadece sertifika belgesi olan tohum yetiştiricileri ayrıca desteklenmeli.
  • Bahçe bitkileri sektörünün ülkemiz için önemli ekonomik potansiyele sahip olması nedeniyle, yerli sektörün faaliyetine devam edebilmesi ve sertifikalı fidan üretimi için gerekli yatırımı yapabilecek sermayeye ulaşabilmesi için, standart fidan üretimi de dâhil; tüm sertifikalı fidan üretimi, materyal üretimleri ve üreticileri desteklenmeli.
  • Fide sektörü ise potansiyelinin henüz %25’ini karşılar durumda. Hızla gelişen fide üretimi faaliyetleri ve özellikle yatırımı çok yüksek olan aşılı fide üreticileri desteklenmeli.
  • Süs bitkileri üreticilerinin desteklenmesi de hem üretimin kayıt altına alınması hem de sektörün ihracat miktarının arttırılması açısından önemli.
  • Ayrıca yatırım ve işletme kredilerinin üst limitlerinin daha da yükseltilmesi tüm ve vadelerinin uzaması temel taleplerimiz arasında.