Özlem Taşkın Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Anabilim Dalı, Beşeri ve İktisadi Coğrafya Programı
Mehmet Somuncu Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü
Gökşen Çapar Ankara Üniversitesi, Su Yönetimi Enstitüsü
- Türkiye’nin su kaynakları
Türkiye’de mevcut su kaynakları yağış rejimleriyle doğrudan ilişkilidir. Türkiye yarı kurak iklim özelliklerine sahip bir ülkedir. Ülkede yağış rejimi, iklimsel ve mevsimsel özelliklere bağlı olarak bölgesel farklılıklar göstermekle birlikte yıllık ortalama yağış miktarı 574 mm olup yıllık yağış miktarı da 450 milyar m3 olarak hesaplanmıştır (DSİ, 2021).
Türkiye’de 25 akarsu havzası bulunmaktadır (DSİ, 2022). Ülkedeki yağışların mevsim ve bölgelere göre değişken olması ve akarsuların yatak eğimlerinin farklılık göstermesi gibi sebepler akarsuların akış hızları/rejimleri, taşıdıkları su ve yük miktarı ile aşındırma güçleri yıl içerisinde değişkenlik göstermesine neden olmaktadır. Diğer yandan ülkede 320 doğal göl bulunmaktadır (DSİ, 2022). Bu göllerin de bir kısmı mevsimsel nitelikte olup kış yağışları ile dolmakta, yazın yağışın azalması ya da hiç olmaması durumunda ise kurumaktadır. Türkiye’de işletmede bulunan barajların sayısı ise 861’dir (DSİ, 2022).
Türkiye’nin su potansiyeli incelendiğinde yüzey sularında, yıllık yüzey akışının 186 milyar m3, kullanılabilir yüzey suyunun ise 94 milyar m3 olduğu görülmektedir. Bunun yanı sıra ülkedeki yeraltı su potansiyelinde ise yıllık çekilebilir su miktarı 18 milyar m3 iken toplam kullanılabilir su (net) miktarı 112 milyar m3’tür. Ülkede toplam su kullanımı ise 57 milyar m3’tür. Yapılan tahminlere göre 2023’de ülke genelinde toplam su kullanımının 112.0 milyar olacaktır (TSKB, 2019). Mevcut su potansiyeli içinde (%77) 44 milyar m3 ile sulama suyu kullanımı en yüksek paya sahiptir. Kalan 13 milyar m3 ise içme-kullanma ve sanayi suyu olarak kullanılmaktadır (DSİ, 2021).
- Türkiye’de tarımsal faaliyetler
Tarım sektörü Türkiye’nin ekonomisinde önemli bir paya sahiptir. Ülkede tarım alanları; meyve, içecek ve baharat bitkileri alanı, nadas, sebze, süs bitkileri ve tahıllar-diğer bitkisel ürünler alanı olarak gruplandırılmaktadır. 2021 yılı itibariyle Türkiye’de 160.615.720 dekarlık alan ile en fazla tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin grubunda tarım alanı bulunmaktadır. Onu 35.913.447 dekarlık alan ile meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanı takip etmektedir. Ülkede 30.591.619 dekar nadas alanı, 7.553.346 dekar sebze alanı ve 54.642 dekar ise süs bitkileri alanı bulunmaktadır (TUIK, 2021a).
Türkiye’de süs bitkileri hariç olmakla birlikte toplam bitkisel üretim yaklaşık 180 milyon tondur (TUIK, 2021a). Bu üretimin büyük çoğunluğu tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerden oluşmaktadır. Türkiye’de 2021 yılında tahıllar ve diğer bitkisel ürünler grubunda en çok üretimi yapılan ürünler; mısır, buğday, şekerpancarı ve pamuktur. Sebzelerde ise domates, soğan, karpuz, kavun, hıyar ve biber en çok üretilen ürünlerdir. Meyve grubunda; elma, üzüm, limon, portakal ve zeytin en çok üretilen ürünlerin başında gelmektedir (TUIK, 2021a).
Tarım ve gıda sektörü Türkiye’nin uluslararası ticaret piyasalarında etkin rol almasını sağlayan önemli bir sektördür. TUIK tarafından açıklanan dış ticaret verileri baz alınarak hazırlanan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) dijital veri paneline göre 2021’de ülkede tarım, gıda ve içecek sektöründe 22,9 milyar dolar ihracat ve 17,2 milyar dolar ithalat gerçekleştirilmiştir. 2021’de ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla; fındık içi (1,3 milyar dolar), un (1,1 milyar dolar) ve makarna (0,80 milyar dolar)dır. Bu ürünler toplam ihracatın yaklaşım %13,9’unu oluşturmaktadır. Diğer yandan aynı yılda en çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla; buğday (2,3 milyar dolar), soya fasulyesi (1,5 milyar dolar) ve ham ayçiçeği yağı (1,1 milyar dolar) şeklindedir. Bu üç ürün toplam ithalatın yaklaşık %28,5’ini yani 4’te 1’inden fazlasını oluşturmaktadır (TGDF, 2022).
- Türkiye’deki su kaynaklarının tarımsal faaliyetlerde kullanımı
Suyun kullanımı ve tüketimini tespit etmek için kullanılan su ayak izi analizlerine göre Türkiye’de üretimin su ayak izinde %89’luk pay ile en yüksek oran tarıma, %7’lik pay evsel kullanıma ve %4’lük pay ise endüstriyel kullanıma aittir (Şekil 1). Tarımsal faaliyetlerdeki su ayak izinin ise %92’si bitkisel üretim, %8’i ise otlatmadan kaynaklanmaktadır. Bitkisel üretimin su ayak izine bakıldığında en büyük payın %38 ile tahıllara ait olduğu görülmektedir. Tahılları %32 ile yem bitkileri, %13 ile meyveler/sert kabuklu meyveler, %10 ile endüstri bitkileri, %5 ile yağ bitkileri ve %2 ile sebze/baklagiller takip etmektedir (Şekil 2) (WWF, 2014).
Türkiye’de kullanılabilir durumdaki tarımsal alanların yaklaşık olarak %85’lik kısmında kuru tarım yapılmaktadır. Su ayak izi analizleri açısından bakıldığında ise Türkiye’de tarımsal üretimden kaynaklanan su ayak izinin %64’ünün üretim süreci boyunca kullanılan yağmur suyuna karşılık gelen yeşil su ayak izine ait olduğu bilinmektedir. Üretim süreci boyunca kullanılan yüzey ve yeraltı su miktarına karşılık gelen mavi su ayak izi ise %19’dur (WWF, 2014). Buradaki verilere göre ülkedeki tarımsal üretimin büyük çoğunluğunda yağmur sularının etkili olduğu söylenebilir. Kuru şartlardaki tarımsal üretimde yağışın durumuna göre birim alandan elde edilen ürün düzeyi oldukça değişkendir. Gelecekteki kuraklık senaryolarına göre yağışın azalmasına bağlı olarak verimin düşeceği ve ürün kayıpları yaşanarak bu konunun kriz boyutuna geleceği tahmin edilmektedir (Doran vd., 2009). Bu sorunu hafifletebilmek ve gıda güvenliğini arttırabilmek adına Türkiye‘de 8,5 milyon hektarlık alan sulu tarıma, uygun arazilerin 6,5 milyon hektarı ise sulamaya açılmıştır (Aydın, 2019). 2018 yılı itibariyle DSİ’ce inşa edilerek işletmeye açılan 3.334.521 ha net sulama alanının 317.299 ha (%9,5’i) DSİ’ce, 2.501.282 hektarı (%75’i) ise tesis işletme bakım ve yönetim sorumluluğunu devralan kuruluşlar tarafından işletilmektedir. DSİ tarafından yapılan sulama alanlarının %83’ü yerüstü su kaynaklarından %17’si yeraltı su kaynaklarından karşılanmaktadır. İşletmeye açılan sulama alanlarının %56’sı barajlardan, %7’si göletlerden ve %20’si ise göl ve akarsulardan sağlanmaktadır. DSİ’ce işletilen sulamalarda, sulanan alanların %62’si yüzeysel sulama, %21 yağmurlama ve %17 ise damla sulama yöntemiyle sulanmaktadır (DSİ, 2019). Sulanan alanlarda mısır, hububat ve pamuk en yüksek ekiliş oranlarına sahiptir. 2018 yılına ait sulama sonuçlarına göre DSİ tarafından işletmeye açılan tesislerden sulanan alandaki bitki deseninde %21,9’lik pay ile mısır ilk sırada, %19,7’lik oran ile pamuk ikinci sırada ve %12’lik payla hububat üçüncü sırada yer almaktadır (DSİ, 2019).
- Türkiye’de iklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisi
Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi konum nedeniyle iklim değişikliği sonucunda su potansiyeli ve mevcut su kaynaklarının önemli ölçüde etkileneceği öngörülmektedir. Ülke için geliştirilen iklim model tahminleri, ülkede iklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklığın artması, kar ve yağmur yağışlarının azalması, buharlaşma ve kuraklığın daha sık ve uzun olması gibi önemli değişikliklerin yaşanacağını göstermektedir. Öyle ki Türkiye’de uzun yıllar içindeki veriler dikkate alındığında sıcaklıkların giderek arttığı, yağışların ise azaldığı bilinmektedir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan iklim değişikliğinin ülkemizde nasıl etkiler yaratacağını gösteren raporda 2016-2099 dönemi için 3 farklı küresel model ile iklim projeksiyonu geliştirilmiştir. Raporda RCP4.5 senaryosuna göre bahsi geçen yıllar arasında Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklık 1,5-2,6 °C aralığında, RCP8.5 senaryosuna göre ise aynı dönemde ülkede ortalama sıcaklık 2,5 -3,7 °C aralığında artış gösterecektir. Buna karşılık olarak ise her iki senaryoda yıllık toplam yağış anomalisinin azalması beklendiği vurgulanmaktadır (MGM, 2015). Sıcaklıkların artışı ve yağış miktarlarındaki değişikliklerin yanı sıra geçmiş dönemlerden günümüze kadar ülkenin zaman zaman ciddi kuraklık dönemleri geçirdiği bilinmektedir. Ülkedeki kuraklık olaylarının en şiddetli ve geniş yayılış gösterenleri, 1971-1974 dönemi, 1983, 1984, 1989, 1990, 1996 ve 2000 yıllarında olmuştur (Türkeş, 2003). 2001 sonrasındaki dönemde ise genel olarak normal sınırlarında veya normalin biraz altında ya da üzerinde seyreden yağışlar 2007 yılında ülkenin pek çok yöresinde uzun süreli ortalamaların altında kalarak ciddi bir kuraklık dönemi yaşanmıştır (Türkeş, 2007). 2008 kuraklık yılından sonra günümüze kadar 2013, 2017, 2020 ve 2021 yıllarında yağışların ciddi oranda normal değerlerin altına düştüğü bilinmektedir (Şekil 3) (MGM, 2022). Uzun dönemler boyunca normal değerlerin altında görülen yağışlarla gelen meteorolojik kuraklık; tarımsal üretimde problemlere, yüzey ve yeraltı su kaynaklarının zayıflamasına, büyük kentlerde su sıkıntısı veya su kesintileri gibi pek çok problemin yaşanmasına neden olmuştur.
Şekil 3. Türkiye geneli yıllık alansal yağışlar.
Kaynak: MGM, 2022.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü (2016) tarafından İklim Değişikliğinin Su Kaynaklarına Etkisi kapsamında yapılmış olan projede 2015-2100 döneminde Türkiye genelinde toplam brüt ve net su potansiyelindeki değişim modeller ve senaryolar bazında ele alınmıştır. Buna göre üç iklim modeli ve iki senaryo çalışması sonucunda ülkedeki toplam akışın referans döneme göre azalacağı öngörülmüştür. Raporda yapılan bir dizi istatistiksel analiz, simülasyon ve karşılaştırmalara göre; HadGEM2-ES iklim modeli çıktılarına dayalı olarak hidrolojik modelleme ile 2015-2100 dönemindeki medyan brüt su potansiyellerinin, referans dönemi medyan değerine göre %40- 45 oranında azalacağı tahmin edilmektedir. Aynı şartlarda MPI-MSM-MR iklim modeli çıktılarıyla
gerçekleştirilen hidrolojik model projeksiyonlarından elde edilen medyan brüt su potansiyeli azalma oranının %15-20 aralığında kalacağı da yapılan tahminler arasındadır. Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2012) raporuna göre ise Türkiye’nin Ege kıyılarında yer alan Gediz ve Büyük Menderes Havzalarında bu yüzyılın sonunda yüzey suların %50’sinin kaybolacağı, tarımsal, evsel ve sanayide su kullanımında aşırı su sıkıntısı yaşanacağı tahmin edilmektedir. Diğer yandan Şen (2009)’in yapmış olduğu araştırmaya göre ise iklim değişikliğinin ülkedeki su kaynakları üzerindeki etkileri ve bu etkiler sonucunda oluşacak durumlar aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir:
- Su tüketiminin yüksek olduğu tarım mahsullerinin yerine daha az su sarfiyatına gerek duyan bitkilerin getirilmesi sonucunda tarımsal üretimde bir değişiklik oluşacak,
- Özellikle güneydoğu bölgesinde etkisi fazla olacak sıcaklık artışı ile buradaki su kaynaklarının hacimlerinde, kalite ve yenilenme sürelerinde azalmalar olacak,
- İklimsel özelliklerin değişmesi su ekolojisini etkileyecek ve bu da su ürünlerini etkileyecek,
- Ülkemiz açısından önemli olan su kaynaklarına bağlı olarak üretilen su enerjisinde (hidroelektrik) azalmalar olabilecek,
- Deniz seviyesi yükselmesi sonucunda özellikle kıyıya yakın ve yeraltı suyu ile beslenen yerleşim alanlarında su kaynakları daralacak,
- Kişi başına düşen su miktarındaki ciddi bir azalış sonucunda ülkemiz daha hissedilebilir şekilde su fakiri ülkeler arasına girecek,
- İklim değişikliği özellikle güney komşularımızda daha şiddetli bir şekilde ortaya çıkacağından, Türkiye’nin yüzeysel sularının önemli ölçüde azalması daha kritik bir biçimde uluslararası su sorunlarına yol açacaktır.
Sonuç
Araştırma kapsamında incelenen ikincil verilere göre iklim değişikliğine bağlı olarak ülkedeki sıcaklıkların artması, yağışların azalması ve kuraklığın daha sık ve şiddetli olması gibi nedenler su kaynaklarına etki etmektedir. Su kaynaklarında oluşan azalma ya da kayıplar ise içme-kullanma, tarım faaliyetleri, endüstri sektörü, su ekolojisi, enerji sektörü gibi pek çok alanda problemlere neden olabilmektedir. Özellikle iklim değişikliği etkilerine bağlı olarak Türkiye’de sıcaklıklarda ve yağış düzenindeki değişiklikler hem doğrudan hem de dolaylı olarak su kaynaklarını etkileyerek tarımsal üretimde sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. Çünkü günümüzdeki mevcut su kaynaklarının büyük bölümü tarımsal üretim ve sulama faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Türkiye’nin mevcut su kaynaklarını kullanım oranları ve gelecekteki kullanım tahminlerine göre ülkenin gelecek yıllarda su kaynakları açısından sıkıntı yaşayacağı öngörülmektedir. Özellikle ülke genelinde uzun dönemler boyunca normal değerlerin altında devam eden yağışlar meteorolojik kuraklık olaylarının daha sık yaşanmasına neden olmaktadır. Gittikçe daha sık ve şiddetli yaşanan kurak dönemler ise tarımsal üretim, kentlerin su temini, yüzey ve yeraltı su kaynakları gibi alanlarda pek çok problem doğuracaktır. Su kaynaklarında gerçekleşecek değişim sulamada daha az su harcanacak yöntemlere geçiş ya da daha az su ihtiyacı olan bitkilerin yetiştirilmesi gibi üretim değişikliklerini getirecektir. İklim değişikliğinin Türkiye’de tarımsal üretim üzerinde doğrudan etkileri de bulunmaktadır. Örneğin; sıcaklıklardaki artış bitkilerin strese girmelerine, fenolojik dönemlerinin değişmesine ya da verim kayıplarına sebep olabilmektedir. Araştırma kapsamında incelenen pek çok bilimsel araştırmaya göre artan sıcaklıklar ve değişen yağış rejimleri; ülkede tarım sektörü için önemli olan pamuk, buğday, ayçiçeği, mısır, kayısı, elma ve kiraz gibi bitkisel ürünlerde verim kayıplarına neden olmaktadır. Diğer yandan artan sıcaklıklar nedeniyle pek çok bitkinin fenolojik safhası erkene kaydığı ve bitkilerin gelişme dönemlerinin kısaldığı bilinmektedir. Daha kısa gelişme dönemi bitkilerin hem ürün kalitesini hem de verimini olumsuz etkilemektedir. Fenolojik dönemlerin erkene kayması meyve ağaçlarında ise don riskini artırmaktadır. Türkiye’de iklim değişikliği etkileri arasında belki de en önemlisi kuraklıktır. Çünkü kuraklık hem su kaynaklarını hem de tarımsal üretim gibi yaşamsal alanları doğrudan etkilemektedir. Yapılan literatür incelemeleri sonucunda ülkenin geçmişten günümüze dek kronolojik bir sistem içinde kuraklık olayını daha sık yaşamaya başladığı tespit edilmiştir. Yapılan incelemelerde özellikle 2008 yılında yaşanan kuraklığın ülke genelinde etkili olduğu ve bu etkinin başta tarımsal üretim olmak üzere pek çok alanı etkilediği belirlenmiştir. Bu dönemi inceleyen araştırmalara göre yağışlardaki azalma ve sıcaklıktaki artış ile gelen meteorolojik kuraklık buğday, mısır, çeltik, patates, ayçiçeği, şekerpancarı gibi ülkenin tarımsal üretiminde oldukça önemli yeri olan ürünlerde ve pek çok sebze meyvede üretim kayıplarına neden olmuştur. 2008’den günümüze kadar olan dönemde 2013-2014 yılları arasında da bir kurak dönem yaşanmışsa da çalışma kapsamında vurgulanması önemli görülen diğer kurak dönem 2021 yılıdır. Çünkü bu yılda ülke çapında kuraklıktan etkilenen il sayısı ülkenin neredeyse yarısına çıkmıştır. Yağışların normale göre %23,6 oranında azalış gösterdiği bu yılda arpa, buğday ve kırmızı mercimek gibi önemli ürünlerde verim kayıpları yaşanmıştır. Çalışma kapsamında incelenen verilere göre özellikle bu yılda yaşanan kuraklık üretiminde yağış faktörünün önemli olduğu buğday bitkisinde olmuştur. Buğday da yaşanan verim ve kalite kayıpları hem ülkenin gıda tedariğini hem de gıda güvenliğini olumsuz etkilemektedir. Çünkü bu ürün ülkenin tarımsal tüketiminde oldukça önemli bir yere sahiptir. Son yıllarda buğdayın ithalat miktarındaki artış ülkenin buğday bitkisi özelinde üretim ve tüketim dengelerinde sıkıntılar yaşadığını açıkça göstermektedir. Diğer yandan iklim değişikliği etkisiyle ülke genelinde yaşanan meteorolojik afetlerde tarımsal üretimi doğrudan etkilemektedir. Yapılan incelemelere göre ülkede son yıllarda meydana gelen fırtına, sel ve dolu olayları zirai üretime etki eden önemli afet olayları olarak belirlenmiştir.
Kaynak
AFAD. (2014). 2014-2023 İklim Değişikliği ve Buna Bağlı Afetlere Yönelik Yol Haritası Belgesi, Erişim adresi: https://www.afad.gov.tr/kurumlar/afad.gov.tr/3920/xfiles/iklim-son.pdf erişim tarihi: 27.09.2022
Avrupa Çevre Ajansı. (2022). Uyum ve Azaltım arasındaki fark nedir? Erişim adresi: https://www.eea.europa.eu/tr/help/sikca- sorulan-sorular/uyum-ve-azaltim-arasindaki-fark- nedir#:~:text=Uyum%20genel%20olarak%20iklim%20de%C4%9Fi%C5%9Fikli%C4%9Finin,de%C4%9Fi%C5%9 Fikli%C4%9Finin%20etkilerini%20hafifletmek%20anlam%C4%B1na%20gelir. Erişim tarihi: 04.10.2022
Aydın, M. (2019). Tarımsal sulama. Türk Tarım Orman Dergisi. Mayıs-Haziran 12019: 10-26
Balcıoğlu, Y. E. (2022). İklim değişikliğinin Malatya ilinde kayısı rekoltesi ve coğrafi dağılışına etkileri, Çevre ve Doğa
Araştırmaları Dergisi, 4 (2), 119-146.
Ceylan, A., Kömüşcü, A.Ü. (2007). Meteorolojik karakterli doğal afetlerin uzun yıllar ve mevsimsel dağılımları, İklim
Değişikliği ve Çevre, 1(1), 1-10
Creswell, J. W. (2003). Research Design: Qualitative and Mixed Methods Approaches. 2 Ed. Sage publications, Inc.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. (2011). Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı, Erişim adresi: https://webdosya.csb.gov.tr/db/destek/editordosya/Iklim_Degisikligi_Uyum_Stratejisi_ve_Eylem_Plani.pdf erişim tarihi: 30.09.2022
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. (2012). İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı 2011-2023 Erişim adresi: https://webdosya.csb.gov.tr/db/iklim/editordosya/uyum_stratejisi_eylem_plani_TR.pdf erişim tarihi: 30.09.2022
Dağdaş, S. (2003). Ormanların ekolojik işlevlerinden bir demet, Orman ve Ekonomi Dergisi, Sayı:8, Ankara
Dellal, İ., Butt, T. (2005). İklim Değişikliği ve Tarım, TEAE yayınları, TEAE-Bakış, Ankara.
Dellal, İ., McCarl, B. (2007). İklim Değişikliği ve Tarım: Türkiye için Öngörüler, Uluslararası Küresel İklim Değişikliği ve Çevresel Etkileri Konferansı, KOSKİ, Konya.
Dellal. İ., McCarl, B.A., Butt, T. (2011). İklim değişikliğinin Türk tarımı üzerinde ekonomik etkisi, the economic assessment of climate change on Turkish agriculture, Journal of Environmental Protection and Ecology, Vol:12, No:1, 376-385
Dellal İ. (2012). Türkiye’de İklim Değişikliğinin Tarım ve Gıda Güvencesine Etkileri. Türkiye’nin İklim Değişikliği II. Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi Yayını, 34 sf Erişim adresi: https://www.researchgate.net/publication/303864721_TURKIYE’DE_IKLIM_DEGISIKLIGININ_TARIM_VE_GI DA_GUVENCESINE_ETKILERI erişim tarihi: 27.09.2022
DHA. (2021). Antalya’da yağmur ve fırtına: Tarım arazileri zarar gördü, Erişim adresi: https://www.cnnturk.com/turkiye/antalyada-yagmur-ve-firtina-tarim-arazileri-zarar-gordu erişim tarihi: 27.09.2022
DHA. (2022). Denizli’yi sel vurdu: Tarım arazileri ve evler su altında, erişim adresi: https://www.ntv.com.tr/galeri/turkiye/denizliyi-sel-vurdu-tarim-arazileri-ve-evler-su-altinda,yNO7zZ_4V0- nyYxNikOtYQ/KVr4-lJM3kqB9vkk-G5MaA Erişim Tarihi:27.09.2022
Doran, İ., Koca, Y. K., Kılıç, T. (2009). Olası iklim değişiminin Diyarbakır tarımına etkileri. V. Ulusal Coğrafya Sempozyumu, 16-17 Ekim 2008, 369-377, Ankara.
DSİ. (2019). 2018 Yılı DSİ’ce İşletilen ve Devredilen Sulama Tesisleri Değerlendirme Raporu, DSİ’ce İşletilen ve Devredilen Sulama Tesisleri 2018 Yılı Sulama Sonuçlarının Değerlendirilmesi, s.5-8.
DSİ. (2021). 2021 Faaliyet Raporu, Toprak ve Su Kaynakları, erişim adresi: https://cdniys.tarimorman.gov.tr/api/File/GetFile/425/Sayfa/759/1107/DosyaGaleri/2021_yili_faaliyet_raporu.pdf#pa ge=42 erişim tarihi: 19.09.2022
DSİ. (2022). Toprak Su Kaynakları, Erişim adresi: https://www.dsi.gov.tr/Sayfa/Detay/754 erişim tarihi: 19.09.2022
Erdem, O. (2013). Sulak Alanların Önemi, İşlev ve Değerleri, Sulak Alanlar Kitabı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, s.67
Şen, S.M., 1986. Ceviz yetiştiriciliği. Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, Eser Matbaası, Samsun, 229-232 s.
Tuik, 2020. Türkiye İstatistik Kurumu (www.tuik.gov.tr) (Erişim Tarihi: 16 Ağustos 2021).
5:14-19
Orman E. ve S. Hepaksoy 2015. Bazı Yerli ceviz Genotiplerinin Meyve ve Ağaç Özellikleri VII. Ulusal Bahçe Bitkileri
Kongresi Çanakkale
Şen Seyit M., 2011. Sorularla Ceviz Yetiştiriciliği, Kitap ISBN: 978-605-89150-3-9