13.06.24

Tarımsal Üretim Planlamasının ve Sözleşmeli Üretim Modelinin Finans Sektörüne Etkisi

Dünyada yapılan tarımsal faaliyetlerinin ortak girdilerinden biri de finanstır.  Tarımsal üretim politikalarında yaşanabilecek her değişim finans sektörünü yakından ilgilendirmektedir.

2013 yılının Eylül ayında torba yasa ile Tarımsal Üretim Planlaması ve sözleşmeli üretim modeline geçileceğine dair bir kanun yayınlandı. Yasanın Tarım ve Orman Bakanlığın önümüzdeki dönemde büyük bir politika değişikliğine gittiğini işaret etmesi bakımından önemlidir. Söz konusu planlamada amaç arz güvenliğini oluşturmanın yanında su kaynaklarının etkin kullanımı ve enflasyon ile mücadelede kaldıraç olması  bekleniyor. İlk aşamada 17 adet strateji ürün kapsam dahiline alınacağı söyleniyor.

Nisan 2024 tarihi itibari ile Tarımsal üretim planlamasının nasıl yapılacağı hakkında detaylı resmi bir açıklama yapılmadı. Lakin mevcut durum ve planlamanın getireceği olumlu/ olumsuz durumlar göz önüne alınarak finans sektörüne muhtemel etkileri bu yazının konusudur. Lakin planlamanın zorlukları ve belirsizlikleri de bilinmesi finans sektörü açısından önem arz ediyor.

Tarımsal üretim planlamasının zorluklarına dikkat!

Türkiye yıllardır dillendirdiği Tarımsal üretim planlama modeli çok kolay olmayacağı öngörülüyor. Zira birbirleri ile ilintili çoklu paydaşın ekonomik olarak menfaatlerin çakıştığı bir sektörde ortak paydalar oluşturmaya çalışmak taraflar arasında ciddi direnç problemleri ile karşılaşılabileceği normaldir. Sektörün tüm paydaşları tarımsal üretimi planlamadan farklı beklenti içinde olduğunu bilerek üretim planlamasını tasarlamak gerekmektedir. Üretici planlama ile daha çok kazanmak isterken, sanayici daha ucuz ve kaliteli hammadde bekliyor. Tüketici ucuz gıdaya erişim noktasındayken; ekonomi bürokrasisi Tarım sektörünün Hazineye olan yükünü azaltmak ve enflasyon ile mücadelede kaldıraç olmasını istemektedir. Kamu kaynakların (su, toprak, ik vs) efektif kullanılması ve üretimi yaygınlaştırılmasını hedeflerken; sivil toplum örgütleri planlamada daha aktif rol almak istemektedir. Finans sektörü üretim dalgalanmasının getirdiği olumsuz etkinin azaltılmasını istiyor. Özetle tarafların planlamadan beklentileri yaptıkları iş itibari ile farklılaşmaktadır.

Dünya genelinde Tarımsal üretimin planlanması toprak, su, insan, girdi ve finans gibi kaynaklarının doğru ve efektif kullanılması bakımından önemli bir kaldıraç olarak görülmektedir. Diğer taraftan Planlamadan farklı çıktılar beklenmektedir.  Bunlar: gıda temininde arz talep dengesinin oluşturulması, fiyat istikrarı ve enflasyonun kontrol altında tutulması, toplam faktör verimliliğinin belirlenmesi, tarımsal sayımın güncel tutulması ve gıda arzında yaşanabilecek kırılımlarda erken uyarı sisteminin oluşturulmasında destek aracı olması istenir. Planlanmanın nasıl yapılacağı, hedeflerinin doğru tespit edilmesi, planlama için mevcut araçların ve modellerin nasıl geliştirileceğine, veri sağlığı konusunda alınacak aksiyonlarda, planlamadan etkilenecek grupların desteklenmesinde ve geliştirilecek modelde güven yaratılması planlamanın başarısını belirleyen kriterlerdir.

Ülkemiz koşullarında hem bitkisel hem hayvansal hem de su ürünleri üretimi planlamak teknik olarak da hiç de kolay değildir. Yaklaşık 3 milyon üreticinin gelirini ilgilendiren, 7 iklim, 30 ana havzanın olduğu ve yaklaşık 23 milyon hektar tarım alanı, 37 milyon parselin varlığı, 45 milyar dolarlık GSMH üretildiği bir iş kolunun merkezi planlama ile yönetmeye kalkışmak içerisinde büyük riskler barındırmaktadır. Tasarlanan Tarımsal üretim planlaması üretim iradesinin çiftçinin elinden alınıp kamunun(bürokrasinin) iradesine geçen bir noktaya dönüşmesi arazi sahipliliğin şahıslarda olan ülkelerde geçmiş tecrübeler gösteriyor ki sürülebilir olamamaktadır.  Nitekim Tablo 1 de görüldüğü üzere Kredi Kayıt Bürosunun her yıl düzenli olarak yaptığı Türkiye Tarımsal Görünüm anketinden de anlaşılacağı üzere çiftçilere üretme iradesinde ürün tercih edilirken nelere dikkat etikleri sorulan anket  sonuçları net olarak zorluğu  ortaya koymaktadır. Söz konusu ankette sorulan soru tek seçenek değil, beş farklı seçenek söylenebileceği şeklinde yaklaşarak üretme iradesinin nasıl gerçekleştiği irdeleniyor. Anket sonuçlarına göre üreticini ilk tercihi bildiği ürün ekmek şeklindedir.  Önceden bildiği ve alıştığım ürünü ekiyorum tercihi  üreticilerin teknik becerisi bakımından beklenen sonuçtur.  Asıl karar verme sürecini etkileyen  faktörler fiyat, piyasa koşulları, kendi ihtiyacı ve satış/pazarlama gibi özellikler ön plana çıkıyor. Yönetmelikle getirilen sözleşmeli üretim tercihi ise ancak %10 dilimine girebiliyor. Devlet desteklerini dikkate alarak ürün tercihi yapan üretici %2, Tavsiye ile ürün tercih ederim diyenin oranı %1,5 olarak ölçülüyor. Söz konusu anket sonuçlarına bakarak üretmede karar iradesinin üreticiden alınıp; kamunun ya da komisyonların eline geçmesi planlamanın sağlıklı işlemeyeceği endişesi yaratıyor.

Tablo: Türk Çiftçisi Ekim Tercihini Neye Göre Yapıyor?

Doğru bir planlama ülke tarımında devrim niteliği sağlayacak büyüme ve kalkınma ivmesi oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle planlamayı ilkeler bazında inceleyip konuya yaklaşmak başarının anahtarı olabilir.

Tarımsal üretimde planlama ilkeleri

Tarımsal üretim planlamanın ilkeleri olarak: Yönlendirici planlama yaklaşımı (Soft Planing), Teşvik edici unsurlar, şeffaf, güvene dayalı sistem, katılımcı, pazar odaklı, dinamik, bürokratik yükü azaltıcı, kayıtlılığı özendirici, sayısal verilere dayalı, kaynak verimliliği amaç edinen, projeksiyon/ modellemeler içeren, dijital/ erişilebilen “Karar Destek Sistemi” tasarlanan, erken uyarı mekanizmaları oluşturulan ve sistemin dış ticaret ile bağları güçlendirilmiş sistemler bütünü olarak adlandıracağımız organizasyon şeklinde sıralanmalıdır.

Özellikleri bakımından planlanması en zor ve meşakkatli olan bitkisel üretim kısmıdır. Bitkisel üretim ürün/toprak/su/iklim/insan/ girdi çeşitliliği bakımından kaotiklik barındırmaktadır. Üretimin planlanması da en çok bu alanda ihtiyaç duyulmaktadır; zira kaynak verimsizliği ve sürdürülebilir arz talep dengesizliği bitkisel üretimde daha yaygın görülmektedir. Ayrıca bitkisel üretim planlaması hayvancılığın girdisi olması açısından Hayvancılık planlaması için de stratejiktir. Bu nedenle planlamanın doğru tasarlanması, uzun vadede kalıcı sonuçların elde edilebilmesi için veri sağlığına, multi-disipliner yaklaşım ile planlama uzmanlarına ve katılımcı/çoğulcu ve “Tarladan merkeze; Merkezden tarlaya” işleyen soft planlama modelleri ve yaklaşımına ihtiyaç duyulmaktadır. Soft planlamada amaç üreticinin ürün ile ilgili karar verme sürecini yönlendirmek ve karar alırken alternatifleri göstererek doğru çeşit tercihlerinin yanında üretim sırasında proseslerinde (besleme, sulama, hastalık zararlı kontrolu vs) yardım edecek karar destekleri ile güçlendirmek sisteme inancı ve kayıtlılığı artıracaktır.  Karar destek sistemlerinden elde edilecek sonuçlar hasattan çok önce arz fazlası ya da arz açıkları tahmin edileceğinden dış ticaret politikaları doğru miktar ve zamanda aksiyonlar ile ülke içi sürdürülebilir gıda arzı sağlanabilecektir. Diğer taraftan doğru tasarlanmış Tarımsal üretim planlaması kaynak verimliliği sonuçları alınırken, fiyat dalgalanmaların önüne de geçilebilecektir.

Tarımsal üretim planlaması ve sözleşmeli üretimin finans sektörüne muhtemel etkileri

Finans sektörü açısından tarım sektörünün öngörülebilir olması; kayıtlılık özelliğinin geliştirilmesi, piyasa dengelerinin kabul edilebilir sınırlar içinde hareket etmesi memnuniyet ve güven yaratacaktır. Planlama ve Sözleşmeli üretim ile Tarım Finansmanının sürdürülebilirliği açısından bakıldığında önemli fırsatlar barındırmaktadır. Özellikle doğru planlama ile üreticisini sürdürülebilir kılan sistemler finans sektörünün tarımsal üretime olan risk algısını düşürecektir.  Bu durum üreticilerin finansmana erişimde rekabet koşullarını güçlendireceğinden üreticinin de lehine olacaktır.  Lakin söz konusu fırsatların oluşabilmesi için tarımsal üretim planlaması sağlıklı yapıldığında ve verilere erişilebilir olduğunda gerçekleşebileceği unutmamak gerekir.  Planlamanın başarısızlığı finans açısından risk ve belirsizlik algısını artıracağından birçok özel bankaların sektörden uzaklaşabileceği unutulmamalıdır.

Diğer taraftan ürerim planlamasına altlık olarak sözleşmeli üretim yönetmeliği getirilmesi planlamanın sözleşmeler ile bütünleştirileceği şeklinde algılanıyor. Sözleşmeli üretim üretici- alıcı- işleyicinin belli olduğu ve çoğu zaman ürün satış miktarı, kalitesi ve ürün fiyatlarının belirlendiği bir üretim modelidir. Sözleşmeli üretimin yaygınlaşması durumunda “Doğacak alacak temliki finansmanı” bankacılık sektörü için farklı bir kredi alanı şeklinde açılması mümkün olacaktır.Özellikle faktöring ve Leasing firmaları Tarım finansmanı içinde daha faal olması sözleşmeli üretim ile mümkün kılabilir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken önemli bir hususu hatırlatmak yerinde olacaktır.  Bugün yapılan sözleşmeli üretimde sözleşmenin diğer tarafı olan ürün alıcıları çoğu zaman finans sağlayıcı gibi davranarak girdi tedariki ve ürün satımı şeklinde iki yönlü kar beklentisi içinde hareket edebilmektedir. Bu tür durumlarda finans sektörü özellikle sözleşmeli üretim yapan orta küçük ölçekli çiftçilerin Tarımın finansmanında dışlanmaktadır. Bu durumun ortadan kaldırılması için finans ve girdinin aynı anda gerçekleştiği değer zinciri bütünlüğünü hedefleyen yaklaşımlar geliştirilmelidir. Bu da özellikle üreticilerine dijital kanaldan erişme imkanı olan bankalar için pozitif fırsat doğurması muhtemel gözükmektedir.

Bu yazı vesilesi tüm üreticilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler gününü tebrik ediyor; yüzlerin güldüğü bir üretim sezonu geçirmelerini diliyorum. İyi ki varlar.