Tarımda Dijitalleşme Zamanı
Sık sık bu köşede Tarımsal üretimde dijitalleşmenin öneminden ve sektörün içinde olduğu fırsat ve tehditlerden bahsediyorum. İklim değişikliği ile beraber bitkisel ve hayvansal üretim proseslerinde oluşan verim kayıplarının önlenmesi, kaynak ve enerji verimliliğin sağlanması, pestisit kullanımının minimize edilmesi, birim maliyetlerin azaltılması ve en önemlisi üreticilerin hızlı ve etkin dönüşümün sağlanması için dijitalleşme bu yüzyılın en önemli aracı olacaktır. Bunun dışında sektör varlığının anlık ortaya konabilmesi, üretim projeksiyonları yapabilmemiz, topraktan sofraya kayıpların azaltılması ve kayıt dışılığının önlenmesi için dijital dünyadan azami yaralanmamız gerekmektedir.
Geleneksel üretimden Fen’e dayalı üretime geçiş ancak dijitalleşme ile olur!
Tarım her ne kadar basit bir iş kolu gibi gözükse de gerçekte birçok hesap ve tahminlerin var olduğu mühendislik nosyonu içermektedir. İçinde onlarca bilinmezliği (iklim, toprak, canlılar) aynı anda kaotik etkileşim barındıran iş kolunun üretim süresi boyunca agronomik hesaplar ile anlık veriler ortaya çıkarması etkin ve doğru uygulamalar geliştirmesi durumunda dijitalleşmenin gerçek etkisi ortaya çıkacaktır. Örneğin bir bitkiye en ideal ve en doğru zamanda su vermenin yada sulama suyu tasarruf etmenin tek yolu büyük veri eşliğinde yüksek matematiksel hesaplar ile mümkündür. Bu veri için toprağın su tutma kapasitesi, solma noktası, anlık meteorolojik veriler olan sıcaklık, nem, radyasyon rüzgar gibi onlarca parametrenin bitkinin isteğine uyarlanarak ve sürekli hesaplanarak (evopotranpoasyon) toprakta gerekli nemin var olup olmadığını, sulama suyu miktarı ve zamanın doğru tespiti ancak mühendislik hesabı ile mümkündür. Türkiye’de 34 milyon parsel 110 çeşit bitki üretilmekte olduğunu düşünülür ise her biri için zirai mühendislik hizmeti sunulması teknik açıdan imkansızdır. Bu gün her parsel için gerekli sulama suyu hesabı yapılamadığından salma sulama yaygın olarak yapılmaktadır. Söz konusu bu hizmeti tüm ülke sathında aynı anda sağlayabilecek tek yapı dijitalleşmedir. Bu örnek sadece sulama suyu için geçerli değildir. Hastalık ve zararlılar ile entegre mücadele, bitki besleme, hasat ve pestisit kullanımı, hayvan takibi, rasyon vs gibi onlarca üretim prosesinin doğru ve zamanında yapılmasında dijitalleşme bir fırsattır. Dijitalleşme sürecinin sağlıklı oluşturulması için ise doğru datalara ihtiyaç vardır. Bugünün koşullarında dijital platformların data toplanması onlarca yıl alacağından teknik anlamda fizibil durmamaktadır.
Dijitalleşmenin geleceği inandırıcılığına bağlı!
Toprak, iklim gibi dataların ucuz ve erişilebilir olması dijitalleşmenin geleceğini belirleyecektir. Bu nedenle Tarım Orman Bakanlığı ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerin erişilebilir olması çok çok önemlidir. Bugün ülkemizde sayıları her geçen gün artan dijital platformlar kurulmaktadır. Bu platformların birçoğunu Tarım bakanlığındaki TARIMCEPTE saymaz isek büyük kuruluşlar ve finans kuruluşları tarafından destek vermektedir. Bu tür kuruluşların desteklerinin çekmesi durumunda dijital platformların ayakta kalması pek mümkün gözükmemektedir. Öte taraftan ülkemizde faaliyet gösteren dijital platformların kendilerini konumlandırma şekli, öncelikli yazılım odaklı bakış açıları, sanki hizmet sunuyor gibi gözükerek sıfır maliyette data toplamaya dayalı yaklaşımları, kolay ve hızlı zenginleşme odaklı bakış açıları, sundukları hizmetler özelinde elde ettikleri bilgi kaynaklarının şeffaf ve ispata dayalı sonuçlar ortaya koyamamaları gibi onlarca nedenlerden dolayı inandırıcılıkları çok çok zayıf durmaktadır. Tabi bu noktada bütün hizmetlerin öyle olduğunu iddia etmek doğru değildir. Örneğin uydu verileri, meteorolojik tahminler gibi hizmetler geliştirilmeye hala açık olsa da güvenilirdir. Ancak bu veriler işlenmemiş ham bilgilerdir. Yani üreticinin çoğu zaman bir işine ya da bir prosesine direk dokunmamaktadır. Bu kuruluşların ellerinde gerçek zamanlı agronomik hesaplar yapan yazılımlar bulunmamaktadır. Var olan dijital hizmetlere bakıldığında tek kaynaktan beslenen ham piyasa bilgileri, gazetelere düşmüş sıradan haberler, içeriği basit yazılım hesapları ve tecrübesi kuşkulu internet kaynaklı uzman bilgileri gibi üretim prosesinde kaynak ve enerji verimliliği sağlayan veya direk verimlilik artışına etki eden yazılımlar ile hizmet verememektedirler. Bakmayın siz bazı dijital sitelerin tanıtım amaçlı yayınladıkları kaynak ve verimlilik sağladıklarına dair iddialarına. Hiçbirinin yayınladıkları rakamlar gerçekler ile yakından uzaktan alakaları yoktur ve bunu sektörden anlayan herkes tarafından çok iyi bilinmektedir.
Dijital pazarın geleceği için sorgulanması gereken en önemli nokta ülkemizde tarımsal faaliyet gösteren üreticilerimizin büyük bir çoğunluğu fenni ya da bilimsel bilgiye olan inancın zayıflığıdır. Bunun en önemli nedeni tarım toplumunun bilgiye olan talebi oluşturamamamızdır. Başka bir deyişle tarım kesiminin ekseriyeti bilgiye kapalı olması da denilebilir. Üreticilerin bilgiye kapalı olmasının pek çok haklı nedenleri vardır. Geçmişte yaşadığı olumsuz tecrübeler, hesapsız kitapsız uzaktan önerilen bilgiler, agronomi nosyonunun zayıflığı gibi onlarca neden ortaya konabilir. İşte tam da bu noktada mevcut dijital platformlar mevcut uygulamaları ile geleceklerini tehlike altına atmaktadırlar. Üreticilerin bilgiye kapalı olması ve bugün var olan dijital dünyanın yetersizliği dijitalleşmenin ülkemizdeki geleceğini belirleyecek iki önemli nokta olacaktır.
Tarım toplumunu bilgiye inandırıcılığı olabilmesi ancak göz ile görmesi, dokunabilmesi ve tecrübe etmesi durumunda mümkün olabilmektedir. Oysa ki dijital dünyanın fiziki temasa dayalı hizmet sunması mümkün değildir. Bu durum kendini var etmek isteyen dijital Pazar için çok özel uzmanlık gerektiren tarımı ve üreticiyi son derece iyi analiz eden çalışmalar gerektirecektir.
Dijitalleşmenin başarısını kamunun varlığı ve etkinliği belirleyecektir!
Bilime ve bilgiye inancın az olduğu ülkelerde üretimin sürdürülebil olması ve dijital dönüşümünün sağlanabilmesi için kamu tarafından desteklenen hizmetler ile mümkün olabileceği kanısı oluşmaktadır. Kamunun elinde mevcut ekonomik ve diğer kaynaklara bakıldığında Tarımın dijitalleşmesinde öncü olabileceği; özellikle geçmiş yıllardan sair milyarlarca dataya sahip olduğu düşünülür ise söz konusu verilerin güncel ve doğru olanlarından dijital yazılımlar geliştirilebilir durmaktadır. Geliştirilecek dijital yazılımlar üreticinin sulamasına, gübrelemesine, hastalık ve zararlı kontrolüne, da az mazot ile torak işlemesine, doğru hasat zamanın belirlemesine etki edecek ve verimlilik artırıcı, maliyeti azaltıcı uygulamalar olmalıdır.
Ülkemizde kamunun dijitalleşme anlayışına bakıldığında üretim proseslerini iyileştirici uygulamalar olmadığını görmekteyiz. Önceki bakan döneminde kurulan DİTAP’ın tarımsal pazarda değer zincirini azaltacağı öngörüsü ile tasarlanması Gıda Komitesini oyalamaktan başka bir şeye yaramamıştır. Bu günkü Bakan sayın Vahit Kirişçi döneminde ise TARIMCEBİMDE dijital platformu tasarlanmıştır. Bu platformda daha çok üreticilerin desteklemeleri, ÇKS bildirimleri, küpe sorgulama, hayvan varlığı, doğum ve ölüm bilgileri ve bakanlığın tarım ile ilgili haber ve duyuruları bulunmaktadır. Tüm bu hizmet içeriklerine bakıldığında aslında kamunun üreticiden beklediği yanı Tarım Bakanlığı taşra teşkilatının hizmetlerini azaltıcı ve evrak yükünü hafifleten basit yazılımlar içermekte olduğu görülmektedir. Bugün ülkemizde sıkça dillendirilen tarımsal envanter varlığının bilinmemesinden kaynaklı Tarım sayımı yapılması gerekliliği dijitalleşen dünyada kamunun insan kaynakları ile yapması çağdışı ve çok maliyetli durmaktadır. Ayrıca kamunun insan kaynakları yaptığı istatistiki araştırmalarda güvenirlilik sorunu çözülememiştir. Tarım Orman Bakanlığı geliştirdiği TARIMCEBİMDE platformu bu sorunu büyük ölçüde azaltacağı ve ülkemizde olduğu gibi kayıt dışılığın yaygın olduğu sektör için doğru politikalar oluşturulmasında büyük katkılar sunma potansiyeline sahiptir. Lakin bunun başarılabilmesinin yegane anahtarı bu uygulamanın tüm üreticilere yaygınlaştırıcı farkındalığın artırılması ve dijital platformu kullanmayı teşvik edici mekanizmaların geliştirilmesine bağlıdır. Diğer taraftan kamunun elinde olan imkanlar, geçmişten günümüze toprak, iklim, canlı materyal ve bilimsel veriler Big Datanın büyük bir bölümü oluşturmaktadır. Burada önemli olan irade oluşturma, kaynak temini ve uzman eller tarafından işlenmesi olacaktır. Böyle bir dijital yapı üreticinin daha kolay ikna olmasına yardımcı olacağı gibi ülkemizin kaynak (su, pestisit, mazot) verimliliğine inanılmaz katkılar sanacaktır
Ülkemizde Tarımın teknoloji ve dijital dönüşümü hızlandırılması adına İzmir Ticaret Borsası liderliğinde kurulan İzmir Tarım Teknolojileri Merkezi çeşitli paydaşlar ile oluşturulan sinerji sayesinde çok faydalı teknoloji ve dijital hizmetler yaratmaya namzettir. Tüm bunların dışında onlarca start-uplar dijital tarım konusunda çalışmalar yaptığını biliyoruz. Frankfurt School of Finance Management olarak dijital olarak karbon ve su ayak izinin takip edilmesi; İklim ve toprak akıllı Tarımsal Kredi Karar Modüllerinin geliştirilmesi için Ar- Ge çalışmaları yürütüyoruz. Şuna inanıyoruz ki çok yakın gelecekte uydu, sensör, büyük veri ve makine aklı sayesinde Dijital dönüşüm sürdürülebilir gıda üretimi ve tedarikinde kilit rol oynayacaktır. Küçük menfaat hesapları ile oluşturulan dijital yapıların durumuna bakmayıp gerçek fırsatları ülke olarak kaçırmamamız tarım ve gıda güvenliğimizde büyük bir direnç yaratacaktır.