Jeopolitik gerçekler, hükümetlerin iklim değişikliği ve doğal kaynaklara ilişkin politikalara yaklaşımlarını etkiliyor. Bu da şirketlerin sürdürülebilirlik gereksinimlerini, maliyetlerini, rekabet fırsatlarını ve stratejisini belirliyor. Yayımlanan yeni bir rapor, okyanusların önemi giderek artan bir ekonomik ve ulusal güvenlik kaynağı haline geldiğini de gösteriyor.
EY’nin (Ernst & Young), 2024 Jeostratejik Görünüm raporuna göre; jeopolitik gelişmeleri önceden tahmin etmek ve planlamak isteyen küresel şirket yöneticilerinin, 2024’te çok kutupluluk ve riskten arındırma gibi iki temel konuyu gündemine alması gerekiyor.
Rapora göre, 2024 yılında jeopolitik ortamın belirleyici özelliklerinden biri çok kutupluluk olacak. Giderek karmaşık hale gelen küresel sistemi daha fazla sayıda güçlü aktör yeniden şekillendirecek. Büyük güçler olarak adlandırılan AB, ABD ve Çin, küresel işleyiş ortamını şekillendirmeye devam edecek. Hindistan, Suudi Arabistan, Türkiye, Güney Afrika ve Brezilya gibi herhangi bir büyük güç veya blokla özel olarak ittifak halinde olmayan ülkeler, uluslararası gündemde daha fazla söz sahibi olacak.
Daha küçük ülkeler ve devlet dışı aktörler de sınırları yeniden çizme veya jeopolitik çoklu evrenin kendi köşelerini şekillendirme fırsatlarını değerlendirecek. Ukrayna’daki savaş ve dünyanın birçok yerinde alevlenen jeopolitik çatışmalar sadece bir başlangıç olarak görülüyor.
Rapora göre, 2024 yılında jeopolitik ortamın ikinci belirleyici özelliği ise riskten arındırma olacak. Covid-19 salgını ve Ukrayna’daki savaş, ülkelerin küresel bağımlılıklarını ve özellikle üretimin az sayıda pazarda yoğunlaştığı bir dönemde küresel tedarik zincirleriyle dayanıklılığa ulaşmadaki zorlukları ortaya çıkardı. Hükümetler bu duruma, sanayi politikasını yeniden devreye sokarak ya da bu politikaya olan bağlılıklarını artırarak yanıt verdi. Ekonomi politikası ile dış veya ulusal güvenlik politikaları arasındaki bu bağlantı önümüzdeki yıl daha fazla görülecek.
Yapay zeka, 2023 yılındaki ivmesini sürdürerek 2024 yılında daha önemli hale gelecek. Hükümetler sosyopolitik risk potansiyelini azaltmak için yapay zekayı düzenleme konusunda yarışacak. Ancak politika yapıcılar eş zamanlı olarak jeopolitik olarak rekabet edebilmek için yerli yapay zeka inovasyonunu teşvik etmeye çalışacak. Sonuç olarak; yapay zeka, ABD-Çin ilişkilerinde merkezi bir dinamik olacak. 2024’te yapay zekayı yenilemek ve düzenlemek için yapılan ikili yarış, farklı jeopolitik bloklara doğru değişimi hızlandıracak.
Okyanusların önemi artıyor
Okyanuslar, önemi giderek artan bir ekonomik ve ulusal güvenlik kaynağı haline geliyor. Okyanusların jeopolitiği küresel zamanın ruhunda daha belirgin bir şekilde ön plana çıkıyor. Küresel mal ticaretinin %90 gibi şaşırtıcı bir kısmı deniz yolları üzerinden taşınıyor, ancak dünyanın en yoğun deniz transit koridorlarının çoğu jeopolitik bozulma riskiyle karşı karşıya. Derin deniz madenciliğinin, enerji geçişi için gerekli olan kritik minerallerin arzının en az üçte birini karşılayacağı tahmin ediliyor. Şirketlerin tedarik zincirlerini ve sürdürülebilirlik stratejilerini belirlerken okyanus jeopolitiğini göz önünde bulundurmaları gerekecek.
Sürdürülebilirlik, jeopolitik gerçeklere göre düşünülmeli
Güncel olaylar jeopolitik görünümde karışıklığa sebep oluyor ve önümüzdeki yıl çatışmaların artması riskini beraberinde getiriyor. Yöneticiler jeopolitik aksaklıkları öngörmeye ve planlamaya çalışırken, 2024’te iki temel konunun gündeme alınması gerekecek. Bloklar veya ittifak ağları arasındaki artan rekabet ortamında jeopolitik güç daha da dağıldığından, ilk gündem çok kutupluluktur. İkincisi ise ülkelerin küresel bağımlılıklarını azaltmaya yönelik politika duruşları ve ulusal güvenliğe daha fazla öncelik vermeleriyle riskten arınmadır.
Çok kutupluluk ve riskten arındırma, dünya çapındaki şirketler için hem zorluklar hem de fırsatlar oluşturacak. Rapora göre, önümüzdeki yıl yaşanacak belirsizliklerin önüne geçmek için şirketlerin atması gereken üç önemli adım var.
- İş modellerine ve stratejilerine jeopolitik değerlendirmeler ekleyin. Uluslararası sistemdeki derin değişimin yaşandığı bu dönemde, jeopolitiğin kurumsal strateji açısından önemi en üst düzeyde yer alıyor. Jeopolitik dinamikleri kurumsal stratejiye başarılı bir şekilde entegre etmek daha fazla rekabet avantajı sağlayacak.
- Küresel tedarik zincirlerinin dayanıklılığını artırın. Birçok şirketin tedarik zinciri süreçleri jeopolitik gelişmelere maruz kalıyor. Yöneticilerin, jeopolitik aksaklıklara karşı dayanıklılıklarını proaktif olarak artırmak için şirketlerinin işletim modelini ve tedarik zinciri stratejisini nasıl daha iyi konumlandırabileceklerini belirlemeleri gerekiyor.
- Sürdürülebilirlik stratejilerini jeopolitik gerçeklere uyarlayın. Çok kutupluluk ve riskten arındırma, hükümetin iklim değişikliğive doğal kaynaklara ilişkin politikalara yaklaşımlarını etkiliyor ve bu da şirketlerin sürdürülebilirlik gereksinimlerini, maliyetlerini, rekabet fırsatlarını ve stratejisini etkiliyor. Yöneticiler, yeni politika ve düzenlemelerin yanı sıra bu politikaların gelecekte nasıl gelişebileceğine dair sinyalleri sürdürülebilirlik stratejilerine dahil etmeli.
Kaynak: Ekoiq