Sulak alanlar; biyoçeşitlilik, tatlı suyun kullanılabilirliği, iklim krizinin etkilerinin hafifletilmesi ve bu etkilere uyum sağlanmasının yanı sıra dünya ekonomilerine ve daha pek çok faktöre katkı sağlayan son derece önemli ekosistemler. Ancak 1700’lerden bu yana dünyadaki sulak alanların neredeyse yüzde 90’ı tahribata uğradı ve sulak alanlar, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediliyor.
Biyoçeşitlilik, tatlı suyun kullanılabilirliği, iklim krizinin etkilerinin hafifletilmesi ve bu etkilere uyum sağlanmasında kritik önem arz eden sulak alanlar, büyüyen şehirlerden sonra artan plastik kirliliği ile zarar görmeye devam ediyor. Dünyadaki sulak alanların neredeyse %90’ı tahribata uğradı ve sulak alanlar, ormanlardan üç kat daha hızlı kaybediliyor…
Sulak alanların hızlı kaybını tersine çevirmek acil bir gereksinim. Bu nedenle sulak alanların korunmasına ve restore edilmesine yönelik çalışmalar teşvik ediliyor, küresel düzeyde farkındalığı artıracak çalışmalar hayata geçiriliyor. Dünya Sulak Alanlar Günü farkındalık kampanyası her yıl Sulak Alanlar Sözleşmesi Sekreteryası tarafından düzenleniyor. 2024 yılının teması ise “Sulak Alanlar ve İnsan Refahı” olarak belirlendi. Bu yılki kampanya, insanların besin ve yaşamsal dayanıklılık elde ettikleri sulak alanlar ile insan varlığının birbirine ne kadar bağlı olduğunu vurgulamayı hedefliyor.
Büyüyen şehirler, sulak alanlar için büyük tehlike oluşturuyor
Sulak Alanlar Sözleşmesi Genel Sekreteri Dr. Musonda Mumba, 2024 yılı Dünya Sulak Alanlar Günü için yaptığı açıklamada sulak alanlar ve insanlığın iç içe geçmiş parçalar olduğunu belirtti ve ekledi: “Sulak alanlar insanlık için merkezi bir role sahip. Temiz su sağlanması, besin kaynağı olarak kullanılması ve aşırı hava olaylarının önüne geçmesi ile sağlıklı sulak alanlar refahımızla eşdeğer.”
Sınırsız faydalarına karşın insanların her gün sulak alanlara zarar verdiğini ifade eden Dr. Mumba, “Sulak alan kaybının ana nedenleri olan drenaj ve dolgu kullanılmasıyla sürdürülemez tarım uygulamaları, sulak alanların yok olmasına neden oluyor. Şehirlere yakın olanlar başta gelmek üzere birçok sulak alan insan faaliyetleri tarafından zaten kirletilmişti. Son zamanlarda plastik kirliliği gibi ek bir faktörle daha da bozuldu. Bu durum iklim değişikliği, doğa kaybı ve kirlilikten oluşan üçlü kriz ile gezegenimizin durumunu kötüleştiriyor; nihayetinde insan sağlığını da etkiliyor” dedi.
Genel Sekreter, insan yerleşimindeki mevcut eğilimlerin ve büyüyen şehirlerin sulak alanların varlığı açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Dr. Mumba, şunları söyledi: “Şehirler büyüdükçe ve arazi talebi arttıkça, genellikle sulak alanlara müdahalede bulunma eğilimi de artıyor. Bu nedenle, devam eden tahribatı durdurmamız ve bu önemli ekosistemleri korumak ve restore etmek için çabaları teşvik etmemiz gerekiyor.”
Kaynak: Ekoiq