11.08.25

Patateste Sorunlar 25 Yıldır Değişmedi

Türkiye İstatistik Kurumu, 4 Ağustos Pazartesi günü temmuz ayı enflasyon verilerini açıkladı. Temmuz’da fiyatı en çok düşen tarım ürünü patates oldu. Sadece bir ayda patatesin fiyatı yüzde 15,92 oranında düştü. Yıllık bazda yani Temmuz 2024’ten Temmuz 2025’e kadar patatesteki fiyat artışı sadece yüzde 13,31 oldu. Enflasyonun 12 ayda yüzde 41,13 arttığı dikkate alındığında patatesteki vahim tablo daha net ortaya çıkıyor.

Sadece bu rakamlar bile, patates üreticisinin enflasyonun altında ezildiğini, artan üretim maliyetlerine rağmen ürününü değerinde satamadığının kanıtı. Çiftçinin zararı büyük.

Bugünlerde Niğde başta olmak üzere birçok ilde yazlık patates hasadı yapılıyor. Hasadın yapıldığı her yerde çiftçi adeta isyan ediyor, artan maliyetlere rağmen geçen yılın altında fiyat teklif ediliyor. Alıcı yok. Çiftçi büyük umutlarla ektiği üründen zarar ediyor.

Tarım yazmaya 1996 yılında başladım. O günden bu yana patateste sorunsuz, herkesin memnun olduğu bir yıl, bir sezon görmedim. Üretim artar sorun olur, üretim azalır yine sorun olur.

Patates Sorunlarını Çözme Komisyonu 25 yıl önce kurulmuştu  

Sorunları çözmek için bundan 25 yıl önce bir komisyon kuruldu. 2000 yılında dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu “Patates Sorunlarını Çözme Komisyonu” kurulmasına karar verdi. Komisyon başkanlığını Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp üstlendi. Komisyon üyeleri Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmak, Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, Sağlık Bakanı Osman Durmuş ve Dış İşleri Bakanı İsmail Cem komisyon üyesi olarak görev yaptı.

O yıllarda “arz fazlası patatesi nasıl tüketiriz” diye herkes seferber olmuştu. Tarım ve Köyişleri Bakanı ve Patates Sorunlarını Çözme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, ilk açıklamasında stoktaki patateslerin askerlere, memurlara, öğrencilere yedirileceğini, bir kısmının da Afrika’ya insani yardım olarak gönderileceğini söylemişti.

Savaş kabinesini andıran bu komisyon bile patatesteki sorunları çözememişti. Üzerinden tam 25 yıl geçti. Bugün hala aynı sorunları konuşuyoruz. Çiftçiler, yüksek girdi maliyetlerindeki artışa dikkat çekerek ellerindeki ürünün devlet tarafından alınmasını istiyor. Buğday, arpa, mısır, fındık, bakliyat ürünlerinde olduğu gibi, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım fiyatı açıklayarak patatesi almasını isteyen çiftçiler var.

Üreticide ucuz, tüketicide pahalı

Üreticiler, patatesi ağırlıklı olarak zincir marketlerin aldığını ve fiyatı da onların belirlediğini belirterek üreticiden ucuza alınıp tüketiciye yüksek fiyatla satıldığını iddia ediyor.  Çiftçilere göre, bu yıl patatesteki en önemli sorun yeterli alıcı olmaması. Bu iş zincir marketlerin elinde. Fiyatı onlar belirliyor. Hükümet de müdahale etmiyor.

Patates üretimi geçen yıla göre daha az. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2025 yılı bitkisel üretim ilk tahminine göre 2024 yılında 6,9 milyon ton olan üretim 2025’te 6 milyon tona gerileyecek. Üretim geçen yıla göre 600 bin ton azalmasına rağmen, esnaf, alıcı ürün almaya gitmiyor. Fiyatı da piyasayı da marketler belirliyor.

Konuştuğum çiftçiler, mazotun litresinin 50 lirayı geçtiğini, gübrenin ton başına fiyatının çeşitlerine göre 25 bin liradan başlayıp 30 bin liraya kadar çıktığını söylüyor. Patates aynı zamanda çok su isteyen bir bitki. Sulamada kullanılan enerji, ürünü toplama, hasat maliyeti gibi pek çok kalem üst üste eklendiğinde maliyetler çığ gibi büyüyor. Ama fiyat yerinde sayıyor. Çoğu zaman geçen yılın altında bir fiyata satılıyor. Ürünü toplamayıp tarlada bırakan bile oluyor.

Üretmezsen ithal eder parayı dışarıya ödersin

Çiftçi üretim yaparken kredi kullanıyor, çok ciddi masraflar yapıyor. Bunu nasıl karşılayacak? Ürününü satarak. Ürün para etmeyince bu kez krediler ödenemiyor sorun daha da büyüyor.  Sorun sadece kredi de değil, çiftçi geçimini sağlayacak. Üründen elde ettiği para ile gelecek yılın üretimini yapacak.

Konuya sadece tüketici açısından bakmak doğru değil. Önce üretimin olması gerekir. Üretim olmayınca, ürün azalıyor ve fiyatlar aşırı derecede artıyor. Bu kez fiyatı düşürmek için ithalat yapılıyor. Yani kendi çiftçinize vermediğiniz desteği götürüp ithalata başka ülkelerin çiftçisine ödemiş oluyorsunuz.

Ürün yine tarlada kaldı

Yıllardır patates konusunu gündemde tutan Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer patateste yaşananları şöyle özetliyor: “Türkiye’nin verimli toprakları, işi bilen çiftçisi, üretim yapacak tarlası var ama buna sahip çıkılmıyor. Üretici desteklenmediği için her yıl zarar edince tarımdan uzaklaşıyor. Aslında üretmek istiyor. Çiftçi ekime umutla başlıyor ama yıl sonunda hüsran yaşıyor. Bu yıl patates üretimi düştü. 1999’da üretim 6,5 milyon tondu, geçen yıl yine 6,5 milyon ton oldu. ‘Fazla üretim oldu, o yüzden fiyatlar düştü’ denildi. Ama bu yıl üretim 6 milyon ton civarında gerçekleşecek. Nüfusumuz 30 milyon artmasına rağmen üretim hala 1999 seviyesinde. Çiftçi bu işten para kazanamıyor, ürün desenini değiştiriyor. Hangi üründen kazanç sağlarım diye arayışta. Her yıl zarar eden çiftçi sayısı azalıyor çünkü tarımı bırakıyorlar. Bugün Türkiye’de kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 300 bine düştü. Nüfusumuz 90 milyon. Bu insanların gıdasını sağlayacak üreticilere sahip çıkmazsak, bu işin sonu iyi değil. Patates üreticisi ürününün yarısını tarlada bıraktı. Artan ilaç, gübre ve tohum maliyetlerini karşılayabilmek için çiftçi ürününü maliyetin altında satmak zorunda kalıyor. Tüccarın eline bakan bir üretim modeli sürdürülemez. Bu yapıyla sorunlar büyüyerek devam eder.”

Fiyat artınca müdahale var, düşünce müdahale yok!

Patateste yaşanan bu tablo karşısında hükümet, bakanlık herkes sessiz kaldı. Oysa tersi olsaydı; patates fiyatları artsaydı önce ithalat kapısı açılır patates ithal edilirdi. Sonra ihracatına yasak getirilirdi. Depolar basılır patates üreticisi, tüccarı terörist” ilan edilirdi. Tanzim satış çadırları kurulur tüketiciye “ucuz” patates temin edilirdi. Bu saydıklarımızın hepsi yakın zamanda oldu. Patates fiyatı artınca peş peşe önlemler alınırken, fiyat düştüğünde müdahale edilmiyor. Tam bir çifte standart. Üstelik sadece patateste değil hemen hemen tüm tarım ürünlerinde bu çifte standart yaşanıyor.

Piyasa müdahaleleri hep tek taraflı oluyor. Genellikle çiftçi aleyhine müdahale ediliyor. Fiyat düştüğünde çiftçiyi korumak için piyasaya müdahale edilmiyor. Çiftçi, maliyetin altında patatesi satmak zorunda kaldığında, hatta satamayıp tarlada çürümeye terk ettiğinde kimsenin umurunda olmuyor. Yani üretici zarar da etse, batsa da herhangi bir destek sağlanmıyor. Çiftçiler haklı olarak, “fiyat yükselince ithalat yapılıyor, piyasaya müdahale ediliyor, fiyat düşünce neden müdahale edilmiyor?” diye tepki gösteriyor.

Stratejik ürün diye planlama kapsamına alındı

Geçmişten bugüne yapılan ithalat, ihracat kısıtlamaları hep üreticiye zarar verdi. Tarım ve Orman Bakanlığı 2025 yılı itibariyle bitkisel üretimde “planlı üretim”e geçti. Planlı üretim kapsamında 13 ürün ve yem bitkileri var. O 13 üründen birisi de patates.

Bu 13 ürün neye göre seçildi? Öncelikle ülke için stratejik ürünler olarak kabul edildiği için planlama kapsamına alındı. Aynı zamanda en çok sorun yaşanan, planlı bir üretim olmadığı için bu ürünlerin üretimini planlamak için bu kapsama alındı.

Patateste yıllardır yaşanan sorunların planlama ile çözülebileceği düşünülerek bu kapsama aşındı. Ancak sorunların çözülmesi bir yana her geçen gün daha da büyük sıkıntılar, sorunlar yaşanıyor.

Patateste destekler ne kadar?

Planlama kapsamına alınan patateste destekler de en alt kademede tutuldu. Patates üreticisine dekar başına 244 lira temel destek veriliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği havzalarda patates eken çiftçilere ilave olarak dekar başına 244 lira daha destek veriliyor. Toplamda dekar başına 488 liralık bir destek var. Üretimi geliştirme desteği kapsamında sertifikalı tohum kullanan çiftçilere dekar başına 536,8 liralık bir destek veriliyor. Buna ilave olarak üretici yerli sertifikalı tohum kullanırsa dekara 244 lira daha destek alabilecek. Ancak, yerli patates tohumunun çok az, sınırlı olduğunu da belirtmek gerekiyor. Türkiye patateste tohum ihtiyacının önemli bir bölümünü ithal ediyor.

Patates siğili desteği kapsamında da yeni destekleme modelinde patates siğili görülen alanlar ile patates siğili için oluşturulan güvenlik kuşağındaki alanlarda, karantina önlemi olarak alternatif ürün yetiştirilmesi veya nadasa bırakılması durumunda, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olan çiftçilere dekar başına 200 lira destek verilecek. Aynı parselde 3 yılda bir defa ödeme olmak üzere 2025 yılında 3 yılı kapsayacak şekilde ödeme yapılacak.

Destekler revize edilmeli

Tarımsal destekler 2024 yılında ilk kez 3 yıllık açıklandı. 2025 yılı için çiftçilere ödenecek bu destekler 2024 yılında belirlendi. Ödemesi ise 2026 yılında yapılacak. Geçen 2 yıllık sürede belirlenen destekler enflasyon karşısında eridi. Daha çiftçinin cebine girmeden değer kaybetti. Bu nedenle bu desteklerin mutlaka revize edilmesi gerekiyor.

Özetle, yıllardır yakından takip ettiğim patateste sorunlar kronikleşti. Çözüm üretilmediği için her yıl aynı sorunlar derinleşerek üreticiye daha fazla zarar veriyor. Stratejik ürün olarak kabul edilen ve planlama kapsamına alınan patateste, soğanda “alım garantisi” getirilmesi ve Toprak mahsulleri ofisi tarafından alım fiyatı açıklanması ilk etapta çözüm getirebilir. İhracatın önündeki engellerin kaldırılması ve ihracatın desteklenmesi bir başka çözüm olabilir. Çözmek isterseniz mutlaka bir yol bulunur.