
Dr. Serap TOKER DEMİRAY / Biyolojik Mücadele Araştırma Enstitü Müdürlüğü, Adana
Giriş
Anadolu birçok meyve türünde olduğu gibi cevizin de anavatanıdır. Anadolu cevizi, Juglans regia L. olarak bilinmektedir (Şen, 1986). Ceviz, “Karpat dağlarından Türkiye, Irak, İran, Afganistan, Güney Rusya, Hindistan ve Kore’ye kadar uzanan geniş bir bölge olup, kültür tarihi en eski olan meyvelerdendir. Dünyada geniş bir tabii yayılma alanına sahip olan Anadolu cevizi çeşitli göçler ve ticaret kervanları vasıtasıyla farklı yerlere götürülmüş olup, bugün tropik bölgeler dışında hemen hemen dünyanın her yerinde yetiştirilebilmektedir. Meyvecilik kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu, günümüze kadar yapılan yetiştiricilik sonucunda, sayıları 12 milyonu bulan ceviz ağacı varlığına sahip olup, yaklaşık 286 bin tonluk ceviz üretimi ile dünyada dördüncü sırada bulunmaktadır (Tuik, 2020). Ceviz Anadolu’nun hemen hemen her yerinde yetiştiriciliği yapılan bir meyve olup, Anadolu insanının vazgeçilmez gelir kaynaklarından biri olmuştur. Ceviz yetiştiriciliğindeki artan bahçe sayıları beraberinde birçok bitki koruma problemini de gündeme getirmiştir.
Ülkemizde bugüne kadar yapılan söz konusu çalışmalar sonucu saptanmış önemli ceviz hastalıkları ile bunların kısaca tanımı, belirtileri ve mücadelesine yönelik bazı öneriler verilerek, ceviz bahçelerindeki bitki sağlığı sorunlarının çözümüne katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Ceviz Antraknozu (Gnomonia leptostyla)
Hastalık etmeni havai kökenli bir fungus olup, kışı genellikle yere dökülmüş yapraklarda geçirir. İlkbaharda yağışlarla birlikte hastalık etmeni yere dökülmüş yapraklardan etrafa yayılırlar. Etmen, dallarda gelişen yaprakçıkları, yarı büyüklüğünü geçtikten sonraki dönemden itibaren enfekte ederler. Penetrasyon noktasının çevresinde, enfeksiyondan 12-14 gün sonra gözle görülür şekilde renk açılmaları olur. Daha sonra bu kısımlar sarımsı bir hale ile çevrilerek, orta kısımlar açık kahverengiden, koyu kahverengine değişen nekrotik dokulara dönüşür. Bu dokular üzerinde de, daha sonra etmenin kirli beyaz miselyum kitlesi üzerinde, toplu iğne ucu gibi ve iç içe konsantrik daireler şeklinde dizilmiş aservulusları oluşur ve çıplak gözle kolayca görülebilirler. Aservuluslar, daha çok yaprağın üst yüzeyinde oluşmakla beraber, alt yüzeyde de oluşabilirler. Hastalık rüzgâr ve sıçrayan su damlacıkları ile yayılır. Yüksek nem hastalığın artmasını teşvik eder.
Hastalığın yapraklardaki belirtisi, kenarı koyu renkli grimsi küçük lekeler şeklindedir. Bu lekeler başlangıçta 2-5 mm çapında olmakla birlikte zamanla genişleyip birleşerek büyük lekelere dönüşebilirler. Uygun iklim koşullarında hastalık, yaprak sapları da dâhil olmak üzere tüm yeşil aksamda zarar oluşturabilmektedir. Ağaç hastalıktan dolayı yaz ortalarında hastalıklı yaprakların kenarları, oluşan nekroz nedeniyle kıvrılır, kurur ve bu yapraklar zamanından önce dökülür. Epidemi yıllarında, sonbahar gelmeden, ağaç tümüyle yapraksız kalabilir .
Hastalıklı meyvelerin yeşil kabuğu üzerinde, noktalar halinde veya birleşik nekrotik lekeler bulunur. Bunların üzerinde kirli beyaz miselyum örtüsü görülür. Meyve kabuğundaki küçük lekeler şeklindeki hastalık belirtileri giderek büyümekte ve birleşerek neredeyse tüm kabuk yüzeyini kaplayacak kadar genişleyebilmektedir. Hasta meyvelerin yeşil kabuğu kaldırıldığında, sert kabuk üzerinde koyu lekeler görülür ve böyle meyveler çürür. Şiddetli hastalık koşullarında meyve dökülmesi söz konusu olabilmekte ve nadiren ağaç ölümleri görülebilmektedir. Etmenin konukçusu ceviz’dir (Anonim, 2021).
Bahçe kurarken damlama sulama yapılması ve ağaçların yeşil aksamının olabildiğince kuru kalmasını sağlayacak şekilde iyi bir hava sirkülasyonunun olması için dikim aralıklarının doğru seçilmesi önemlidir. Primer enfeksiyon kaynağı olan yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılması veya gömülmesi hastalığın mücadelesinde alınabilecek kültürel tedbirlerdir.
Kimyasal mücadele ise; birinci ilaçlama tomurcukların yeni patlamaya başladığı, yaprakçıkların kedi kulağı olduğu dönemde, ikinci ilaçlama yapraklardaki, yaprakçıkların yarı büyüklüğünü aldığı dönemde, üçüncü ilaçlama meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığı dönemde, dördüncü ve diğer ilaçlamalar ise yağışlı geçen yerlerde kullanılan fungisitin etki süresi dikkate alınarak enfeksiyon koşulları devam ettiği sürece tekrarlanmalıdır (Anonim, 2008).
Cevizde Microstroma Yaprak Lekesi (Microstroma juglandis)
Hastalık etmeni hava kökenli bir fungus olup, özellikle nemli ve yağışlı geçen ilkbahar aylarında ceviz alanlarında yaygın olarakgörülebilmektedir. Hastalık belirtileri yaprakların üst yüzeyinde açık sarıdan parlak sarıya kadar değişen, yaprak damarları arasında sınırlanmış, kısmen köşeli lekeler şeklinde görülmektedir. Yaprak alt yüzeyinde ise tebeşirleşmiş gibi beyaz alanlar görülür. Bu alanlar, hastalık etmeninin çoğalma ve yayılma yapılarıdır.
Hastalığın meyvelerdeki belirtileri, yeşil kabukta küçük, yuvarlak çökme izleri şeklinde görülür. Meyve büyüdükçe belirtiler genişler. Meyve kabuğundaki lekelerin kenarları başlangıçta yumuşak, çökük izler şeklindeyken, zamanla bu izler koyukahverengiden siyaha kadar değişen bir renk alır. Hastalıklı meyve yüzeyi normal şeklini kaybeder ve düzleşebilir. Hastalıkla bulaşık meyvelerin ağırlıklarında azalmalar söz konusudur. Ülkemizde ceviz yetiştiriciliği yapılan ve nemin yüksek olduğu yerlerde hastalık görülebilir. Etmenin konukçusu ceviz ve yabani ceviz (Carya spp.)’dir.
Bahçe kurarken iyi bir hava sirkülasyonu sağlanacak şekilde sıra üzeri ve sıra arası mesafelere dikkat edilerek dikim aralıklarının doğru seçilmesi önemlidir. Enfeksiyon kaynağı olan yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılması veya gömülmesi hastalığın mücadelesinde alınabilecek kültürel tedbirlerdir. Mücadeleye gerek yoktur. Kimyasal mücadele ise; düzenli olarakceviz antraknozu mücadelesi yapılan ve doğru külrüral önlemlerin uygulandığı bahçelerde genellikle ilaçlı mücadeleye gerek yoktur.
Cevizde Kök ve Kökboğazı Çürüklüğü (Phytophthora spp.)
Hastalık etmeni toprak kökenli fungus benzeri bir organizmadır. P. cactorum, P. cambivora, P.cinnamomi, P. citricola, P. citrophthora, P. cryptogea, P. drechsleri, P. megasperma ve P. nicotianae gibi birçok Phytophthora türü hastalığa neden olmaktadır. Hastalık etmeni, köklerin veya kökboğazının çeşitli nedenlerle yaralanması sonucu bitkiye giriş yapar ve hastalığa neden olur. Özellikle zayıf ağaçlarda kabuktan da giriş yapabilmektedir. Hastalık, kılcal köklerde çürümelere neden olur ve bu tür köklerin işlevlerini kaybederek, ağacın topraktan su ve mineral maddeleri almasını engeller. Kök kayıpları yaşayan ağacın kökboğazındaki kabuk dokusu doğal rengini kaybeder, zamanla kararır ve çatlar. Lekeli kabuk dokusunun altındaki odun dokusunda hastalığın gelişimi görülmez ancak etmenin enzimatik reaksiyonları sonucu odun dokusunun rengi kahverengileşir (Şekil 6b). Hastalık genç fidanların yanı sıra verim çağındaki ağaçlarda da, yoğun görülmesi durumlarında ölümlere neden olabilmektedir. Ülkemizde ceviz yetiştiriciliği yapılan yerlerde hastalık görülmektedir (Anonim, 2021). Hastalık çok geniş bir konukçu dizisine sahip olup, çok sayıda meyve ağacı ve asma önemli konukçularıdır.
Hastalığın kültürel mücadelesinde; taban suyunun yüksek olduğu arazilerde bahçe tesis edilmemelidir. Bahçe kurulurken drenaj kanalları açılmalı ve taban suyu seviyesi düşürülmelidir. Bahçelerde özellikle ağaç altları yabancı ot ve diğer bitki artıklarından temizlenmelidir. Ara tarım yapılmamalıdır. Fidanlar sık ve derin dikilmemeli, aşı yerleri toprak üstünden en az 15 cm yukarıda olmalıdır. Ağaçların kök ve kök boğazının değişik nedenlerle yaralanmasından kaçınılmalıdır. Kökboğazında hastalık görülürse ilkbahar aylarında kökboğazı açılmalı, güneşlendirilmeli ve havalandırılmalıdır. Hastalığın yoğun olarak görüldüğü yerlerde nispeten dayanıklı olduğu bilinen anaçlar (paradox) kullanılmalıdır. Kimyasal mücadelesinde ise; ilaçlama koruyucu olarak dikimle birlikte yapılmalıdır. Hastalığın görüldüğü bahçelerde ise toprak ve yaprak uygulamaları şeklinde yapılır.
Cytospora Kanseri (Cytospora spp.)
Hastalık etmeni zayıf bir fungus olup, yara kısımlarından girerek bitkiyi enfekte eder.Hastalıklı dal ve kanserlerde bütün yılbulunabilir. Hastalık etmeni ilkbahar ve sonbaharda yapılan budama yaraları, kış donları sırasında oluşan kabuk çatlakları vesonbaharda dökülen yaprak izleri ve meyve saplarında oluşan yaralardan giriş yapar. Etmen ilk enfeksiyondan yaklaşık 2-5 hafta sonra ölü doku üzerinde piknitlerini oluşturmaya başlar. Özellikle budama aletleri ile kuşlar ve böcekler hastalığın yayılmasındaönemli rol oynarlar. Hastalık belirtileri gövde, ana dal ve yan dallarda kanser, ince dallarda ise kuruma ve geriye doğru ölüm şeklinde ortaya çıkar. Hastalıkla bulaşık kısımda kabuk kahverengileşir ve çöker.
İlkbahardaki bulaşmalar sonucunda daha kısa fakat daha çökük kanserler oluşur ve bunların birçoğu aynı vejetasyon döneminde iyileşerek kapanabilir. Yazın ağaçlar su stresine girdiğinde etmenin piknidial üretimi hızlanabilir. Ancak sonbahar ve kışın oluşanlar, yavaş fakat daha fazla yayılarak dalların kurumasına neden olur. Hastalık ilkbahar ve yaz aylarında, dalın veya gövdenin çevresini tamamen sararsa, hasta kısmın üstünde kalan kısım aniden solar ve kurur. Bu kısımlarda kabuk dokusu kaldırıldığında hastalığın siyah, piknitleri görülür. Nemli ve yağışlı geçen sezonlarda bu noktalardan çıkan turuncuipliksi şeklinde spor akıntıları dikkat çekicidir. Hastalık ağaçların dallarında kurumalara yol açtığından önemli ürün kayıplarınaneden olur. Hastalık çok geniş bir konukçu dizisine sahip olup, çok sayıda meyve ağacı önemli konukçularıdır (Anonim, 2021).
Hastalığın mücadelesinde dal kesimleri, dal almalar ve kanserli dokuların temizlenmesi, hasattan sonra yapılmalı vehastalıklı dallar sağlıklı dokuyu da içerecek şekilde kesilerek imha edilmelidir. Kesilen yüzeylerin aşı macunu vb. gibi maddeler ile kapatılması gibi koruyucu kültürel tedbirlere önem verilmelidir. Budamalara öncelikle sağlıklı ağaçlardanbaşlanmalıdır. Budama aletleri bir ağaçtan diğerine geçerken %10’luk sodyum hipokprit solüsyonuna batırılarak dezenfekte edilmelidir. Toprak işleme ve hasat sırasında ağalar yaralanmamalıdır. Hastalığın etkili bir kimyasal mücadelesi bulunmamaktadır.
Kaynaklar
Anonim, 2008. Zirai Mücadele Teknik Talimatları. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı, Cilt. V. Ankara.302s.
Anonim, 2021. Ceviz Entegre Mücadele Teknik Talimatı. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara, 94 s. www.tarim.gov.tr/TAGEM. (Erişim Tarihi: 16 Ağustos 2021).
Şen, S.M., 1986. Ceviz yetiştiriciliği. Ondokuzmayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, Eser Matbaası, Samsun, 229-232 s.
Tuik, 2020. Türkiye İstatistik Kurumu (www.tuik.gov.tr) (Erişim Tarihi: 16 Ağustos 2021).
5:14-19
Orman E. ve S. Hepaksoy 2015. Bazı Yerli ceviz Genotiplerinin Meyve ve Ağaç Özellikleri VII. Ulusal Bahçe Bitkileri
Kongresi Çanakkale
Şen Seyit M., 2011. Sorularla Ceviz Yetiştiriciliği, Kitap ISBN: 978-605-89150-3-9