
Dünya’daki tahmini 3 ila 13 milyon mantar türünün birçoğu mikroskobik boyutta. Bu nedenle de çıplak gözle görülebilen mantar türü sayısı oldukça sınırlı. Toprakta, yağmur ormanlarındaki yaprak dokularında ve derin okyanuslarda dahil olmak üzere çok çeşitli ortamlarda yaşayabilen mantarların, tarım ve insan sağlığı için önemli etkileri bulunuyor.
Mantarların yayılımı ve ekosisteme etkilerine dair kapsamlı bir çalışma, toprak ekolojisi, iklim değişikliği ve çevre sağlığı açısından önemli bilgiler sunuyor. Annual Review of Ecology, Evolution, and Systematics dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, mantarların nasıl yayıldığını anlamak, ekosistem sağlığı ve patojenlere engel olmak adına büyük önem taşıyor. Dartmouth Üniversitesi’nden ekolog ve makalenin baş yazarı Bala Chaudhary, “Mantarları sadece ‘topraktaki ayrıştırıcılar’ olarak düşünsek de aslında birçok farklı şey yaparlar. Bitkiler ve diğer organizmalarla faydalı bir ilişki içinde yaşayan besin döngüsü faktörleri olabildikleri gibi patojen olarak da işlev görürler” şeklinde açıklıyor.
Mantarlar, insanlara hastalık bulaştıran patojen görevi de görebiliyor. Örneğin, Coccidiodes isimli mantar, arazi tahribatı ve toprak yapısının bozulmasının bir sonucu olarak, havaya sporlar yayan bir toprak mantarı. Bu mantarın sporları solunduğunda, Vadi Ateşi (koksidioidomikoz) adı verilen ciddi bir solunum hastalığı kapılabiliyor.
Chaudhary’nin mantarların nasıl dağıldığına dair ortak yazarlı analizi, Freie Universität Berlin’in Biyoloji Enstitüsü’nde bitki ekolojisi profesörü olan kıdemli yazar Matthias Rillig ve laboratuvarının üyeleriyle yaptığı iş birliğinin bir sonucu. Mantar yayılımına ilişkin mevcut bilgileri sentezleyen ekip, “bibliyometrik” olarak da bilinen bir araştırma metoduyla, 1951’den 2021’e kadar yaklaşık 1.200 kaynaktan 4.500’den fazla makaleyi inceledi. Araştırmacılar, mikroskobik ölçekten peyzaj ölçeğine kadar temel mantar dağılım nedenlerini ortaya koydu. Toprak ekolojisi, iklim değişikliği ve çevre sağlığı birbiriyle bağlantılı üç alan olarak karşımıza çıkarken mantar yayılımı da bu alanların üçüne de etki edebilecek bir fenomen olarak nitelendiriliyor. ‘Tarım, halk sağlığı ve diğer birçok alanda çalışan uzmanlar, mantar dağılımının ekosistemlerdeki işlevlerini anlamakla ilgileniyor. Çünkü bu bilgiler, gelecekteki mahsul salgınları ve insanları hasta eden salgınlar gibi fenomenleri tahmin etmek için kullanılabilir’ diyen Chaudhary, ‘Mantarların nasıl dağıldığını incelemek, mantar biyoçeşitliliğini ve türlerin dünyada nerede dağıldığını anlamak için çok önemli’ diyor. Araştırmacılar, mantarların sadece topraktaki ayrıştırıcılar olmadığını ve dağılımlarını anlamanın, ekosistem ve insan sağlığını güvence altına almak için kritik önemde olduğunu ortaya koyuyor.
Mantarların minik kök benzeri yapıları, toprakta en küçük ölçekte hareket ediyor. Karıncalar ve solucanlar gibi mikro/makroeklembacaklılar dahil olmak üzere omurgasız hayvanlar, mantarları taşıyabiliyor. Ayakları, tüyleri ve sindirim yolları yoluyla küçük memeliler ve kuşlar da mantarları daha büyük ölçeklerde taşımak için vektör görevi görebiliyor. Bununla birlikte su ve rüzgâr gibi abiyotik vektörler ise kıtalar boyunca en büyük ölçekte mantar hareketinden sorumlu. Nehirler, okyanus akıntıları ve gelgitler ile yağışlar ve ayrıca insanlar, mantarların küresel geçişinde rol oynuyor. Chaudhary, “İklim değişikliğiyle birlikte bazı bölgeler daha kuru bazıları ise daha nemli hale geliyor. Bu da mantarların bulunduğu yerleri değiştirebilecek faktörler,” diyor ve ekliyor: “Tarım, arazi geliştirme ve diğer insan faaliyetleri de mantarları yayabiliyor. Bu açıdan iklim değişikliği, antropojenik arazi kullanımıyla birleştiğinde, mantarların hareket etme şeklini gerçekten etkileyebiliyor.”
Kaynak: annualreviews.org / scitechdaily.com