01.02.23

Ketenin İzinde Döngü Kooperatifi

Döngü Kooperatifi; ülkemizde en son 70’li yıllarda üretimi yapılan ve sonrasında terkedilen endemik tür keteni merkezine alan ve bu merkezde birçok soruna çözüm üreten bir araştırma-geliştirme (Ar-ge) kooperatifi. Yatırım süreçlerinin devam ettiğini belirten Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Derece; ‘Kooperatif olarak durduğumuz noktada, tüm aktörlerle bir arada çalışmak için çok çaba sarf ediyoruz. Herkesi anlamaya ve herkesle ortak bir nokta bulmaya çalışıyoruz. Maalesef bu, Türkiye’de eksik bir kültür; herkes iyi bir şeyler yapmak istiyor ancak beraber yapmayı bilmiyor. Ülkemizin bu birlikteliğe ihtiyacı var’ dedi.

Kooperatif, resmi olarak 20 Aralık 2018 tarihinde, eğitimli ve profesyonel meslek sahibi dokuz kadın tarafından kuruldu. Yatayda örgütlenen ve demokratik bir kooperatif olduklarını belirten Zeynep Derece, aslında oldukça zor bir işi başardıklarını ve dünyada bu şekilde bir kooperatif örneği görmediklerini dile getirdi.

TarımGündem olarak yeni yılda farklı konu başlıkları ile birlikte olacağımızı söylemiştik. 2023 yılında, her sayımızda bir kooperatif hikayesine yer verme planıyla, yılın ilk röportajını Döngü Kooperatifi ile gerçekleştirdik. Dergimize özel sorularımızı yanıtlayan Döngü Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Derece ile yaptığımız sohbetten bizler hem keyif, hem ilham aldık. Sizlerin de okurken keyif almanız dileğiyle…

Keten tarımı fikri nasıl ortaya çıktı?

Tubitak 1501 girişimci destek programında, yeni girişimcilere işlerini ticarileştirirken rehberlik etmek üzere atanan, mentorluk hizmeti vardır. Benim görevim de mentorluk yani iş rehberliği. Bir gün bana bir proje atandı ve proje sahibi Ege Üniversitesi’nde akademisyen Dr. Burcu Karaca Uğural’dı. Projesi ise, dünyanın birçok yerinden ödül almış, doğal liflerden yaptığı bir biokompozit çalışmasıydı. Dünyada biri İsviçre’de, diğeri Amerika’da olmak üzere, bu şekilde patente tabi üç üründen biriydi Burcu’nun ürünü. Fakat hammaddesi ketendi ve Türkiye’de keten üretimi olmadığı için sorun yaşıyordu. Hammaddeyi Belçika veya İtalya’dan, Euro birimiyle ithal ediyor ve aynı zamanda yatırımcılar da hammaddeyi nereden aldığını soruyordu. Bu noktada neden Türkiye’de üretmiyoruz diye düşünmeye ve hemen araştırmaya başladık. Araştırmalarımız sonucunda Türkiye tarihinde var olduğuna dair birkaç bilgiye ulaştık ve en son 2012 yılında, Karadeniz Bartın’da, Birleşmiş Milletler desteği ile küçük bir alanda keten üretimi yapıldığını öğrendik. Böyle bir tabloyla karşılaşınca Burcu, birikmişi ve biraz da borçla, bu işin tarımını yapmak zorunda olduğuna yoksa bu işin olamayacağına karar verdi. Bu kararı, benim için de gerçekten tetikleyici oldu diyebilirim çünkü karşımda, dünyadaki 3 önemli buluştan birini gerçekleştiren, dünyanın alkışladığı genç bir akademisyen, borç alarak tarım yapmak zorundaydı. Burcu, biz bu işi birlikte yapalım dedim ve böylelikle ikimiz birlikte yola çıktık.

Türkiye’de keten tohumu üretilmiyor, tohum konusunu nasıl çözdünüz?

Hikaye, tohum konusuyla başladı diyebilirim. O günün şartlarında, cahil cesareti olarak değerlendirilebilecek bir cesaretle, 100 dekar alanda ekim yapmaya karar verdik. Konuya uzak olduğunuzda, basit bilgilere ulaşmak bile zor ve zaman alıcı olabiliyor. Keten tohumunun artık Türkiye’de olmadığını, en son 70’li yıllarda üretildiğini ve yalnızca Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nde bulunan tohum bankasından bulabileceğimizi öğrenmemiz zaman aldı. Kendileriyle görüştüğümüzde ise ancak 100-150gr tohum verebileceklerini söylediler. Biz yine cahil cesaretimiz ile bir toptancıdan bir ton tohum aldık. Sonrasında tohumu, baharat olarak Türkiye’ye getirebildiğini öğrendik. Cahil cesareti diyorum çünkü tohumlar çıkmayabilirmiş. Bugünkü bilgimizle cesaret edemeyeceğimiz bir üretim miktarına karar vererek, bütün işleme ve giderleri kendimiz karşılamak üzere, Karadeniz’de arazi sahipleri ile anlaştık. Arazi sahipleri karşılık beklemeden üretime izin verdiler çünkü tarımdan vazgeçilmiş ve artık ormanlaşmaya başlamış yerleri bize verdiler. Neyse ki tohumlar çıktı da emeklerimiz boşa gitmedi.

Peki yola bir kooperatif olarak devam etmeye nasıl karar verdiniz?

İlk adımı attığımız günden bugüne kadar, yolumuz hep kadınlarla şekillendi aslında. Süreç boyunca gördük ki tohum, kadının koruması altında. İlk ekime kadar olan süreçte etrafımızdaki arkadaşlarımız, biz de bu sürece dahil olmak istiyoruz dediler ve tamamen tesadüfler zinciri ile 9 kadın bir araya geldik. Nasıl ilerleyeceğiz, şirket mi kuracağız hiçbir fikrimiz yoktu. Öncelikle önemsediğimiz, işin sosyal kısmıydı ve buna göre hareket etmek istedik. Bu konuda kurumlarla yaptığımız uzun görüşmeler sonucunda, şirkette sosyal amacımızı koruyamayacağımıza karar verdik. Hem sosyal amaca hizmet eden hem de para kazanabilen yapıların ise kooperatifler olduğunu öğrendik. Kooperatiflerin öncelikle adil ve demokratik yapılar olması ise karar vermemizdeki en büyük etken oldu ve yolumuza bir kooperatif olarak devam etmeye karar verdik.

Resmi olarak Döngü Kooperatifi ne zaman ve nasıl kuruldu?

Bizim kooperatife kattığımız şey yalnızca emeğimizdi. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’ndaki Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü çok yardımcı oldu ve bizi, ar-ge kooperatifi olmamız için yönlendirdi. Sonuç olarak 20 Aralık 2018 tarihinde Döngü Kooperatifi’ni, dokuz ortağıyla birlikte resmi olarak kurduk. Süreçte aramıza üç arkadaşımız daha katıldı ve şu anda 12 ortaklı bir ar-ge kooperatifi olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Üretimi, Ege Bölgesi’ne taşıma kararınızın sebebi neydi?

Aslında ilk ekimi gerçekleştirdiğimizde, hasadı nasıl yapacağımızı dahi bilmiyorduk. İzmir’den Karadeniz’e bir biçerbağlar götürerek hasadı gerçekleştirdik. Böylece sürecin sonunda dünyanın en pahalı ketenini üretmiş olduk. Bu süreçte biraz aldandık, biraz çiftçiyi tanıdık ancak sonuç olarak çok şey öğrendik ve güzel ürünler elde ettik. Sonra gördük ki, biz İzmir’deyken üretimin Karadeniz’de olması gerçekçi değil. Bizim Karadeniz’e gidiş sebebimiz, orada bir örnek olması ve araştırmalarımızda ketenin deniz kenarı, sulu tarıma uygun bir bitki olduğunu öğrenmemizdi. Ancak Karadeniz’de sudan kaynaklı çok sorun yaşadık. Uzun süren yağmurlar nedeniyle keten çürüdü ve karardı, çiçekten tohuma yeterince dönemedi. Daha sonra literatürde derinleştikçe, aslında ketenin ekstra suya ihtiyaç duymadan, yağmur suyuyla yetişebildiğini öğrendik. Literatürde bilginin veriliş şekli çok önemliymiş. Tüm bu nedenlerden dolayı Döngü Kooperatifi olarak üretime, Ege Bölgesi’nde devam etme kararı aldık.

Döngü Kooperatifi olarak tohum konusundaki çalışmalarınız nasıl devam etti?

Ege Bölgesi’nde üretim kararı ile birlikte tohum araştırmasına da başladık. ‘Türkiye Orijinli Liflik Keten Genotipleri ile Keten Tarımının Tekrar Canlandırılması ve Kırsal Kesim İçin Gelir Getirici Yeni Faaliyet Alanlarının Yaratılması’ projesi ile Küresel Çevre Fonu’na başvurduk. GEF-SGP Küçük Destek Programı’ndan aldığımız fonla, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün başlattığı keten çalışmasını canlandırarak, onların 2 yılını tamamladığı çalışmanın kalan 3 yılını, Döngü Kooperatifi olarak birlikte bitirdik. Çalışmamız on yedi tohumla başladı ve süreçteki elemeler ile iki tohum çeşidi için, Cemre ve Efe isimleri ile tescil başvurusunda bulunduk. Tescil alıncaya kadar üretim iznimiz var. Bir tohum tescili çok uzun bir süreç; beş yıl siz araştırıyorsunuz ve iki yıl da bekleme süreniz var, toplamda yedi yıl sürüyor. Biz bu süreyi 5 yıla indirmiş olduk. Bu çalışma için zaten Ege Bölgesi’nde bir yere ihtiyacımız vardı ve biz de tohumluk üretimi için Tire’yi seçtik. Bu noktada kendi kooperatif varlığımız da şekillendi aslında. Çünkü keten, susuz üretime uygun bir bitki ve Küçük Menderes Havzası’nın kuraklık durumunu düşününce, neden bu bölge için bir alternatif olmasın diye düşündük. Aynı zamanda keten, çok farklı kullanım alanları olan bir bitki ve bu bölgede sosyal kalkınma için de değerlendirilebilir düşüncesiyle kooperatif olarak varlığımızı, keteni merkezine alan ve bu merkezde birçok soruna çözüm üreten bir ara yüz olarak şekillendirmeye başladık.

Tohum sürecinin bir çıktısı olarak yerli keten tohumunun tescil süreci yolculuğunu Ketenin Döngüsü Belgeseli isimli bir belgesel ile de kayda geçirdik.

Tire’deki üretim süreci hangi aşamalarda ilerledi?

Tire Belediyesi, proje ortağımız olarak, arazileri ücretsiz kullanmamıza izin verdi ve bu arazilerde sadece tohumluk üretimi için çalıştık. Tabii bu araziler, kimsenin kiralamadığı arazilerdi. Arazilerin özelliği ise kerpiçlik olması yani kerpiç ev yapmak istiyorsanız toprağını buradan kullanabiliyorsunuz. Ar-ge işinde, biraz cahil cesareti gerekiyor galiba, iyi tarım bilenler bu kadar ilerleyemeyebilirler. Biz o ekilmemesi gereken arazilerde ekim yaptık. Olması gerekenin biraz altında verim aldık, ama yine de Karadeniz’e göre çok daha iyi sayılabilecek bir verim aldığımızı söyleyebilirim. Sonradan, ürün elde edince bravo dediklerinde öğrendik ki, köylü arkamızdan kıs kıs gülmüş çünkü bize oldukça kötü arazi verilmiş. İkinci yıl Kahrat Köyü’nde bir arazi verdiler. Biz bu köydeki kadınları çok sevdik, çünkü genelin aksine, çok medeni ve katılımcılar. Motorsiklet ve cep telefonu kullanıyorlar. Tarladan bize fotoğraf gönderip, zoomdan UNDP toplantılarımıza katılıyorlar. Özgüvenli ve yeniliğe açıklar. Aynı zamanda farklı işlerde çalışmak istediklerini de gördük. Böyle olunca da üretimi Kahrat Köyü’nde yapmaya karar verdik.

Neden Türkiye’de üretimi olmayan bir bitki için bu kadar ısrarcı oldunuz?

Keten, antik Anadolu medeniyetlerinde dahi yetiştirilen, bu topraklara ait endemik çeşitlerin olduğu bir bitki. Keten gerçekten özel bir bitki, biz de tanıyıncaya kadar bilmiyorduk ve tanıyınca hayran olduk. Kökünden yaprağına kadar her parçası ayrı değerlendirilebiliyor ve her şeyi büyük sanayi hammaddesi olarak kullanılabiliyor. Yağlı bitkiler, lifli bitkiler, sanayi bitkisi ve tıbbi aromatik bitkiler sınıflarının hepsinde yer alıyor. Tohumu içeriğindeki omega-3, magnezyum, b vitaminleri ve protein değeri ile superfood olarak nitelendiriliyor ve 2050’nin en önemli 50 bitkisi içerisinde sayılıyor. Yağı olağanüstü bir besin kaynağı, kanserden koruyucu özelliğe sahip; aynı zamanda ahşap koruyucusu olarak kullanılabiliyor. Yine yağı kozmetikte, yaralanmalarda, boya sanayiinde kullanılabiliyor. Sapını inşaatta, liflerini tekstilde değerlendirebiliyorsunuz. Bitki koruma ve besleme ürünlerine ihtiyaç duymuyor; doğası gereği böcek yaklaşmıyor. Bu sayede hem organik üretime uygun hem de doğal mücadele yöntemi olarak çiftçi tarafından tarla kenarlarına ekiliyor. Böyle olağanüstü bir bitki ama bu bitkiye birinin sahip çıkması gerekiyor. Tarımda çiftçi çok yalnız bırakılmış, sanayici ise neresi ucuzsa oraya yönelmiş. İkisini bir araya getiren köprülerin eksik olduğunu gördük. Bu noktada, nitelikli bir ara yüze ihtiyaç var çünkü köylünün üretim için kudreti kalmamış, sanayicinin ise açıkçası çok umurunda değil. Döngü Kooperatifi olarak nitelikli ara yüz görevini üstlenerek istediğimiz döngüyü kurmayı hedefliyoruz.

Döngü Kooperatifi olarak Kahrat Köyü’ndeki çalışmalarınız hangi aşamada?

Bir tarım ürününü her şeyi ile işlerseniz o tarım ürünü, herkese para kazandırır. Ama köylüye ürettirip kilo ile alıp götürürseniz o zaman bulunduğunuz yere bir katkınız olmaz. Bizim kuruluş amacımızın öncelikle sosyal fayda olduğunu daha önce belirtmiştim. Bu yüzden ketenin üretimden yarı mamul haline gelinceye kadar bu köyde işlenmesi gerekiyor ki, buraya bir katkımız olsun. Araziden itibaren kadınlarla çalıştık ve sonra biz bunu nasıl böyle bir seviyeye taşırız, onu konuşmaya başladık. Yapılanmayı burada kurmaya karar verdik. Bu hedefle de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kaymakamlığın tahsis ettiği eski bir okul binasını yenilemeye başladık. Biraz yavaş ilerliyor çünkü organize ettiğimiz çeşitli etkinliklerin gelirleri ile bu yenilemeleri yapabiliyoruz. Amacımız burada keten lifinin kırıldığı, tohumunun elenip yağının çıkarıldığı bir atölye kurmak. Diğer yandan sanayi iş birliklerimiz ve Ar-ge çalışmalarımız devam ediyor.

Kadınların tarımdaki yerini çok önemsiyorsunuz, bu konudaki çalışmalarınız neler?

İstiyoruz ki atölyede ketenin işlenip kısım kısım değerlendirildiği ve gerekli yerlere ulaştırıldığı bir sistem olsun. Bu atölyede de kadınlar yarı zamanlı ve dönüşümlü çalışabilsinler. Bunun üzerine bir plan yapıyoruz çünkü biliyoruz ki yükleri çok ağır. Aynı zamanda bir atölyede ve kısmi de olsa sigortalı çalışmaları onlar için çok önemli. Bugüne kadar çalıştığımız tüm kadınları sigortalı yaptık. Biliyorsunuz tarımda kadınlar, erkeklerden düşük ücret alıyor. Biz Döngü Kooperatifi olarak erkeklerle eşit ücret verdik. Bu şekilde küçük ve sembolik şeylerle bir dönüşüme sebep olmayı hedefliyoruz. Okulu aynı zamanda sosyal bir merkez gibi konumlandırarak, kadınların ve çocukların sosyalleşme yeri olsun istiyoruz. Bu amaçla küçük bir kütüphane kurduk. Yine kadınlara ne istersiniz diye sorduğumuzda, mutfak istediklerini çünkü düğün, cenaze fark etmeksizin birlikte pişirdiklerini söylediler. Bunun üzerine UNDP aracılığı ile Japon Hükümeti’nden kamusal alan düzenleme fonu aldık. Aslında bu fonda şehirde bulunan kamusal alan tanımı vardı, biz kendilerini ikna ettik ve bir tanesini Kahrat’ta kullanmalarını sağladık. Bu sayede Kahrat Topluluk Mutfağı’nı tamamladık ve açılışını Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nde, yemek ikramlarıyla yaptık. İki yıldır Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü atölyede, köyün kadınları ile birlikte kutluyoruz.

Döngü Kooperatifi bugün gelinen noktada, keten konusunda danışma merkezi görevini de üstleniyor diyebilir miyiz?

Kooperatif olarak çalışmalara başladığımızda, ketenle ilgili doküman bulmakta çok zorlandık. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı bir araştırma ve Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü uzmanları dışında, bilgi alabileceğimiz fazla bir kaynak yoktu. Pek çok şeyi kendimiz araştırdık, yaşlı çiftçilere kadim bilgileri sorduk, yurt dışı kaynaklardan çeviri yaptık ve sahada deneyimleyerek bilgi edindik. Kooperatifimizin kuruluşunun 4. yılında ulaştığımız deneyim ve birikimle, keten üretimi ve işlenmesi konusunda en kapsamlı pratik bilgiler Döngü ekibinde diyebiliriz. Bunların bir bölümünü web sitemiz (www.dongukoop.com), bir kısmını sosyal medya üzerinden yayınlıyoruz. Bu kanallarla, keteni merak edenlere güncel bilgiler sunuyoruz. Keteni üretmek isteyenler, gıda ve lif olarak kullanım alanlarını merak edenler, bize ulaşıp soruyorlar, yanıtlamaya çalışıyoruz. Keten konusunda bir başvuru merkezi haline geldik diyebiliriz rahatlıkla.