22.05.23

İyi Pamuk Standardı ile Hedef, Çiftçinin İlerlemesi ve Sürdürülebilir Uygulamalara Geçmesi

İyi Pamuk Standardı ile Hedef, Çiftçinin İlerlemesi ve Sürdürülebilir Uygulamalara Geçmesi

2020-21 pamuk sezonunda, dünya çapında 26 ülkede, 2,9 milyon çiftçi tarafından İyi Pamuk Standardı kriterlerine uygun pamuk üretimi gerçekleştirilirken bu standarttaki üretim, küresel pamuk üretiminin %20’sini oluşturmaktadır. 2021’de BCI (Better Cotton İnitiative) Üyesi uluslararası markalar küresel pazardan 2,46 milyon ton lif iyi pamuk; iplik işletmeleri ise 3,63 milyon ton lif iyi pamuk tedarik etmiştir. BCI üyesi Türk iplik işletmeleri ise küresel pazardan 277 bin ton lif iyi pamuk tedarik ederken bu tedarikin 60 bin tonu yani %22’si, Türkiye İyi Pamuk üretiminden karşılanmıştır. 

Better Cotton (BC) ile imzalanan stratejik ortaklık ile İyi Pamuk (Better Cotton) Standart Sistemi’nin Türkiye’de uygulanmasından sorumlu kuruluş olarak görevlendirilen İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD) ile ilgili Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tanman, ‘Tarım ve tekstil bağlamında konuşacak olursak, ele alacağımız en önemli sürdürülebilir ve yenilenebilir hammadde, pamuk olarak karşımıza çıkıyor. İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (IPUD) olarak biz, bu önemli hammaddenin Türkiye’de sürdürülebilir olarak üretilmesi için çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşuyuz. 2013 yılında kurulan derneğimiz pamuk üretiminin çevresel, ekonomik ve sosyal anlamda sürdürülebilir olduğu bir Türkiye vizyonu ile Türkiye’de sürdürülebilir pamuk üretimini yaygınlaştırarak, ilgili taraflar için ortak fayda sağlanmasına hizmet etmek amacıyla hareket ediyor. Dernek üyelerimiz ise tarladan hazır giyime kadar pamuk tedarik zincirindeki tüm kurumları kapsıyor’ dedi.

İyi Pamuk Standardı, bir dönüşüm hareketi olarak değerlendirilmeli

Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tanman, Better Cotton Standardı ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: ‘Tüm dünyada kabul edilmiş ve Türkiye’de başta Tarım ve Orman Bakanlığı olmak üzere, ilgili bakanlıklarımızın bilgisi dahilinde yürütülen İyi Pamuk (Better Cotton) Standardı’nı; çevreye duyarlı, arazide çalışanların yasal haklarını gözeten, üretim maliyetlerini azaltmayı ve nihai ürün kalitesini iyileştirilmeyi hedefleyerek çiftçilerimizin ve çalışanlarının toplam refahını arttırmayı amaçlayan, gönüllülük esasına dayalı, uluslararası sürdürülebilir pamuk standardı şeklinde tanımlayabiliriz. İyi Pamuk (Better Cotton) Standardı, sürdürülebilir tarımsal üretimin en temel ilkeleri olan su koruyuculuğu, toprak sağlığı, zirai ilaç ve entegre zararlı yönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması, lif kalitesi ve insana yakışır iş koşullarının sağlanması gibi temel ilkeler çerçevesinde detaylandırılmış kriterleri içeriyor. Sürdürülebilir pamuk üretimi süreçlerine dahil olmak isteyen çiftçiler için iyi yapılandırılmış bu sistem ile önce asgari kriterlerle başlanarak çiftçinin ilerlemesi ve gün geçtikçe daha sürdürülebilir uygulamalara geçmesi hedefleniyor.’ İyi Pamuk Standardı’nın bir dönüşüm hareketi olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Tanman, ‘Ülkemizde pamuk üretiminin daha sürdürülebilir yöntemlerle yapılması ve tüm sektörün dönüştürülmesi hedefiyle, İyi Pamuk (Better Cotton) Standardı’nın kurucusu Better Cotton (BC) ile imzalanan stratejik ortaklık ile IPUD, İyi Pamuk (Better Cotton) Standart Sistemi’nin Türkiye’de uygulanmasından sorumlu kuruluş olarak görevlendirildi. Bu bağlamda İyi Pamuk Standardı sıradan bir sertifika programı olarak değil, topyekun bir dönüşüm hareketi olarak değerlendirilmeli’ dedi.

İhracat hacmimizin artması için ‘Lisanslı İyi Pamuk Üretimi’ artırılmalı

Hedeflerinin, sektöre yön verebilen birçok lider giyim ve tekstil markasının 2025 yılına kadar tedarik edecekleri ürünlerde kullanılacak pamuğun %100’nün, sürdürülebilir kaynaklardan sağlanması yönünde olduğunu ve bu hedeflere ulaşmak için oldukça kesin yaklaşımlarla tedarikçileri takip ettiklerini vurgulayan Tanman, ‘Bu şartlar altında, zaten ekonomik gerekçesi de kalmayan yüksek maliyetli ve çevreye zarar veren konvansiyonel pamuk üretim modellerinden daha sürdürülebilir ve izlenebilir modellere geçişi, daha yaygın bir biçimde sağlamak önem arzediyor. Sürdürülebilir pamuk üretiminde rakamlar anlamında çok yol kat edildi ancak hala gidilecek yolumuz var. Eğer ülke olarak sürdürülebilirlik dönüşümünü sağlayabilirsek, üretilecek pamuk lifi ve yan ürünlerinin kalite standardı iyileşecek, nitelikli pazarlara yapılmakta olan tekstil ve hazır giyim ihracatımıza yerli hammadde tedariki sağlanarak yurtdışına olan bağımlılık azalacak, ihracattan elde edilen katma değerin daha büyük kısmı ülkemize kalacaktır’ şeklinde konuştu.

Türkiye’den gerçekleştirilebilecek tedariğin arttırılması için lisanslı İyi Pamuk üretiminin de arttırılması gerektiğine dikkat çeken Tanman, ‘2021-22 sezonu itibari ile Türkiye’deki üretimin yaklaşık %7’si İyi Pamuk olarak gerçekleşmiştir. Ülkemizde yıllar bazında İyi Pamuk üretim rakamlarını tablodan inceleyebilirsiniz’ dedi.

Pamuk Üretim Sezonu 2015/16 2016/17 2017/18 2018/19 2019/20 2020/21 2021/22 2022/23
Genel Türkiye Pamuk Üretim Alanı (ha) (TUIK) 434.013 416.010 501.853 518.634 477.868 359.220 432.279 550.000
İyi Pamuk Lisanslı Üretim Alanı (ha) 13.041 15.651 20.376 25.974 53.400 34.188 30.551 47.757
İyi Pamuk Lisanslı Üretimin genel üretime oranı 3,0% 3,8% 4,1% 5,0% 11,2% 9,5% 7,1% 8,7%

IPUD, yerelde sürdürülebilirliği sağlamak adına birçok projeye imza atıyor

IPUD olarak, İyi Pamuk (Better Cotton) standardının işletilmesi için ilgili yerel ortakların yani program partnerlerinin bulunması ve desteklenmesi, onların çiftçiye hizmet götürme süreçlerinin iyileştirilmesi için eğitimler geliştirilmesi, arazi düzeyinde denetim ve veri toplama gibi birçok faaliyet yürüttüklerini dile getiren Tanman, bunlara ek olarak yerelde sürdürülebilirlik sorunları ile mücadele edebilmek için farklı konularda ortaklıklar, projeler ve pilot uygulamalar geliştirdiklerini söyledi. Tanman, IPUD olarak yürüttükleri projelere dair birkaç örnek paylaştı: ‘Örneğin Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası iş birliği ile geliştirdiğimiz projemizde İyi Pamuk standardında üretim yapan çiftçileri, bu süreçte önemli görevler üstlenen program partnerlerini, onların ziraat mühendisleri ve İyi Pamuk işleyen çırçır işletmelerini hedefledik. Projeinin ilk fazında toplam dört pilot arazide toprak analiz sonuçlarına göre gübreleme, tuzak bitki ekimi ile pestisit kullanımının azaltılması, toprak nemi takibi ve sulama miktarının optimize edilmesi, hasada yardımcı kimyasalların doğru uygulanması gibi konularda pilot çalışmalar yapıldı. Bu pilot araziler kurulacak iklim istasyonu ve erken uyarı sistemi gibi yenilikçi ve akıllı tarım yöntemleriyle desteklendi. Projenin ikinci fazının gerçekleşeceği 2023 sezonunda ise Ege bölgesine ek olarak, tüm faaliyetlere Şanlıurfa ve Diyarbakır bölgesi dahil edilerek, eğitimler ve pilotlar arttırılarak devam edilecek. Diğer bir projemiz ise uluslararası markalar ile geliştirdiğimiz pamuk arazilerinde insana yakışır iş koşullarının iyileştirilmesini hedeflediğimiz ve Şanlıurfa’da 2017 yılından bu yana devam eden müdahalelerimiz. Projemizde, doğru işe alım yöntemleri konusunda arazi seviyesinde müdahale yöntemleri geliştirmek, sektörel bir yaklaşımla pamuk arazilerinde çalışma koşullarını iyileştirecek öneriler tasarlamak, bu bağlamda iş birlikleri geliştirmek, çocukların pamuk arazilerinde işgücü sektörüne girmelerinin önlenmesine katkıda bulunmak çerçevesinde faaliyetler geliştirildi. Bu pamuk sezonunda bu projenin de çerçevesini geliştirerek, çocuk ve kadın dostu mobil alan ve psikososyal destek araçları ile çocuklara ve işçi ailelere yönelik saha düzeyinde eğitim programları düzenlenmesi yönünde adımlarımızı attık.’

Bu sezon yeni bir projeyle yine ziraat mühendisleri ile çiftçileri hedefleyen ve temel konu olarak iklim değişikliği ve toprak sağlığı üzerine yoğunlaşacakları yeni bir kapasite geliştirme projesini daha devreye aldıklarını belirten Tanman şunları ekledi: ’Bunlara ek olarak sahadan topladığımız verilerin dijital araçlarla daha sağlıklı toplanabilmesi için bazı denemeler gerçekleştiriyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız devam edecek. İlgilenenler projelerimizi sosyal medya hesaplarımızdan takip edebilirler.’

Odak noktamız, sürdürülebilir ve uluslararası standartlara uygun üretim olmalı

Sahip oldukları ve büyütmeyi hedefledikleri nitelikli pazarlar incelendiğinde, sürdürülebilirlik ile ilgili yüksek farkındalığa sahip tüketicilerin olduğu ülkelerin ön plana çıktığını vurgulayan Tanman, ‘Bu bağlamda, Türkiye’den ürün tedarik eden marka ve tedarik zincirlerinin alımlarını, sürdürülebilir süreçlerle üretilmiş hammaddelerden karşılamaya yöneldiğini, birkaç yıl gibi çok kısa bir sürede de bu niteliklere haiz olmayan ürünlerin alımlarını sonlandıracaklarını biliyoruz. Bu sebeple mevcut pamuk üretimimizin ve ihtiyaç duyulan üretim artışımızın, muhakkak surette sürdürülebilirlik standartlarına uygun olacak şekilde kurgulanması gerekiyor. Aksi takdirde mevcut pazarlarımızı kaybetme ya da bu standartlara haiz pamuk yetiştiren ülkelere bağımlılığımızı devam ettirme gibi riskler taşınıyor’ dedi ve ekledi: ‘Pamuk üretiminde ileri yöntemleri kullanarak yüksek verimli üretimi gerçekleştirebilen ülkelerde (ABD, Brezilya, Avustralya, Yunanistan, İsrail) olduğu gibi, Türkiye’nin de kendi “ulusal sürdürülebilir pamuk standardı”nın oluşturması gerekiyor. Bu ulusal standardın mevcut uluslararası standartlar ile eşdeğerliği sağlanmalı ve halihazırda var olan yerel kurumsal altyapılarla uygulamalar yaygınlaştırılmalı. Ayrıca, “ulusal standard”a uyumlu üreticilerimizin ilave destekleme politikaları ile teşvik edilmesi, dönüşümün hızlanmasına katkıda bulunacaktır. Destekleme politikasından tarımsal eğitim ve yayım politikasına kadar tarımsal her politikanın ana eksenini sürdürülebilirlik oluşturmalı; sürdürülebilirlik standartlarına uygun üretim yapan çiftçilerimiz teknik, altyapı ve finansal konularda da desteklenmeli. Bunlara ek olarak tarımda etkin su kullanımını sağlayacak altyapı yatırımları, teknoloji ve sürdürülebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması, tarımsal ilaç kutuları gibi kimyasal atıkların çevreye verdiği zararı engelleyecek sistemlerin kurgulanması gibi birçok konu, hızla uygulama safhasına getirilmeli. Tüm bunlar sayesinde kaynakların verimliliği arttırılacak, çevreye ve insana duyarlı bir üretim modeline geçiş sağlanacaktır.’