İklim değişikliğinin, Türkiye’deki bağcılık alanlarının üzüm üretimine uygunluğunu nasıl etkileyeceğini araştıran yeni bir çalışmaya göre, önümüzdeki 30 yılda beklenen sıcaklık artışları ve azalan yağışların, bağcılık bölgelerindeki elverişli koşulları değiştirebileceği öngörülüyor.
Türkiye’de bağcılık alanlarının iklim değişikliğinden nasıl etkileneceğini araştıran çalışmaya göre beklenen sıcaklık artışlarının, üzüm verimini ve kalitesini düşürebileceği öngörülüyor. İklim koşullarında hesaplanan değişimler, farklı üzüm türlerinin yetiştirilmesine uygun alanların da değişebileceğini ve üretimin, uygun koşulları sunabilecek bölgelere taşınması gerekebileceğini ortaya koyuyor.
Yapılan araştırmaya göre, Türkiye’deki toplam üzüm üretiminin yaklaşık yarısını oluşturan Sultani üzümlerinin yetiştirildiği Manisa ve Denizli illerinde verim düşüşü bekleniyor. Öte yandan Sultani üzüm için uygun koşulların Batı Karadeniz’in iç kesimlerine ve Doğu Anadolu’nun batısına kayabileceği tahmin ediliyor. Benzer şekilde, Ege Bölgesi’nin kıyı ve iç kesimlerinin Boğazkere, Öküzgözü ve Şire gibi yüksek sıcaklık isteyen türler için daha uygun hale geleceği öngörülüyor.
İklim değişikliğinin üzüm üretimine olumsuz etkilerini asgaride tutmak için türleri, uygun koşulları sunan bölgelerde yetiştirmenin yanı sıra, yüksek sıcaklıklara ve su stresine dayanıklı çeşitlerin üretilmesi önlemlerden biri olarak öneriliyor.
Daha önce yetiştiricilik için soğuk olan bölgeler uygun hale gelebilir
Araştırmada iklim gereksinimleri ve asmanın büyüme döngüsü arasındaki etkileşimler dikkate alınarak, Türkiye’deki bağcılık alanlarının uygunluğunun ne doğrultuda değişeceği ortaya konuyor. Sonuçlar 2022-2050 yılları arasında Türkiye’de sıcak bölgelerin 1972-2000 referans aralığına göre artacağına işaret ediyor. İç Anadolu, Ege Bölgesi’nin iç kesimleri, Orta ve Batı Karadeniz gibi bölgelerin giderek ısınacağına dikkat çekiliyor.
Referans dönemde bu bölgelerin bir kısmı, bağcılık için çok soğuk, bir kısmı ise “soğuk” bölge sınıflandırmasında yer alıyordu. Bu demek oluyor ki, daha önce bağcılık için çok soğuk ya da soğuk olarak nitelendirilen bazı bölgelerde iklimsel değişikliklere bağlı sıcaklık artışlarıyla bazı ürünler için uygun koşulların oluşabileceği söylenebilir.
Yüksek rakımlı bölgelerde erkenci çeşitler daha uygun
Bunun yanı sıra Akdeniz ve Ege Bölgeleri’nin kıyı kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin güneyinde de dikkat çekici bir sıcaklık artışı gözleniyor. Rakımın oldukça yüksek olduğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde ise bazı alanlar ‘‘çok serin’’ kategorisinden çıkıp ‘‘serin’’ kategorisine geçse de yüksek rakım nedeniyle bu bölgelerin bağcılığa uygunluğunda bir değişiklik öngörülmüyor.
Ege’nin kıyı kesimleri ile Güney ve Güneydoğu Anadolu gibi alçak rakımlı bölgelerde, meyvede yeterli miktarda şeker veya aroma birikimini sağlayabilecek termal değerler, geç olgunlaşan türler için daha uygun görünüyor. İç Anadolu ve Karadeniz gibi yüksek rakımlı bölgelerde ise, gerekli şekeri henüz ilk donlar meydana gelmeden biriktirebilecek erkenci çeşitlerin daha uygun olabileceği belirtiliyor.
Gelecekte Bolu, Ilgaz, Köroğlu ve Sündiken sıradağlarının yer aldığı yüksek alanlar dışında İç Anadolu’nun ve Batı Karadeniz’in büyük bir kısmının, ortalama 1400 ila 1600°C arasında sıcaklık toplamı isteyen üzüm çeşitleri için uygun hale gelebileceği açıklanıyor.
Ege ve güney bölgesinde aşırı sıcak alanlar artıyor
Elde edilen sonuçlarda, geçmişte ‘‘çok serin’’ ve ‘‘serin’’ kategorilerinde yer alan Ege, Akdeniz ve İç Anadolu’daki bazı bölgelerin artık ‘‘ılıman’’ ya da ‘‘ılıman sıcak’’ kategorilerine kayabileceği öngörülüyor. ‘‘Çok sıcak’’ kategorisindeki bölgelerin de yaygınlaşacağı tahmin ediliyor.
Çalışmada ‘’aşırı sıcak’’ kategorisinin özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyı kesimlerindeki artışı dikkat çekiyor. Çalışmanın bulguları, geçmişte ‘‘aşırı sıcak’’ olarak sınıflandırılan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de bu alanların genişleyeceğine işaret ediyor. Dağlık alanların yaygın olduğu Doğu Anadolu’da ise çoğu alanda kategorik değişiklik beklenmiyor.
Sultani üzüm, artık Egeli olmayabilir
Araştırmanın bulgularına göre, Türkiye’nin hiçbir ilinde soğuk kategorisine geçiş öngörülmüyor. Öte yandan Türkiye genelinde, özellikle ülkenin batısında, doğusunda ve kıyılarda sıcaklık artışı bekleniyor. Özellikle üzüm üretiminin yoğun olduğu Ege ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde beklenen değişim, üzüm üreticisinin yakın gelecekte artacak uyum ihtiyacına işaret ediyor.
Yüzyıl ortasına dair projeksiyonlar, Türkiye’deki toplam üzüm üretiminin yaklaşık yarısını oluşturan Sultani üzümünün yetiştirildiği Manisa ve Denizli illerinde verim düşüşüne işaret ediyor. Öte yandan yakın gelecekte Ege’nin doğusunda, Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde ve Doğu Anadolu’nun batısında, Sultani üzümü için iklimsel açıdan uygun yetiştirme koşullarının oluşabileceği öngörülüyor.
Boğazkere, Öküzgözü ve Şire gibi Doğu ve Güneydoğu Anadolu üzüm türleri için ise Ege Bölgesi’nin kıyı ve iç kesimlerinin uygun rakımlarında, optimum sıcaklık koşullarının oluşacağı tahmin ediliyor. Bu bölgeler, yüksek sıcaklık gerektiren türler için uygun hale gelebilir.
Uyum önlemlerinin hızla hayata geçirilmesi gerekiyor
Özetle, önümüzdeki 30 yıllık dönemde Türkiye’de artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, üzüm üreten bölgelerdeki elverişli koşulları değiştirecek. Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzası’nda gerçekleşen ve giderek artması beklenen sıcaklık artışları, yağış rejiminde beklenen değişimler ve kuraklık, bağcılık faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir. Özellikle yaz kuraklığının, kaliteli üretimi kısıtlayarak hem verim kayıplarına hem de kalite sorunlarına yol açması bekleniyor. Uyum önlemleri alınmadığı takdirde bu durum, üzüm üretimi için yüksek risk faktörü anlamına gelebilir.
Önümüzdeki dönemde, bazı türler için alternatif lokasyonlar belirlemek gibi uyum önlemlerinin tarımsal faaliyetlere hızlı yansıması önem taşıyor. Bu çalışmada da görüldüğü gibi, asmaların büyüme ve olgunlaşma sırasında maruz kaldığı sıcaklık toplamlarını ele alınarak üzümlerin belirli bir bölgede yetişip yetişmeyeceğini öngörmek ve asmaların kalitesi hakkında tahminlerde bulunmak mümkün. Sürdürülebilir bağcılık çabaları kapsamında, bazı türler için alternatif lokasyonlar belirlemek veya daha yüksek sıcaklıklara ve su stresine dayanıklı çeşitler geliştirmek gibi önlemleri uygulamaya almak ve gelecek yatırımları buna göre şekillendirmek gerekiyor.
Kaynak : springer.com