Küresel ısınmadan ormansızlaşmaya kadar gezegenimiz üzerinde derin etkilerimizin bulunduğu jeolojik bir dönemde yaşıyoruz. Antroposen adı verilen bu çağda, biyoçeşitlilik bizim yüzümüzden ağır yara alıyor. Peki ama insanlar, spesifik olarak bitkileri nasıl etkiliyor? Smithsonian Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, Antroposen’in başlangıcından bu yana insanların en çok hangi bitki türlerini etkilediğini merak etti ve araştırmanın sonuçları karanlık bir tabloya işaret ediyor.
86.592 bitki türüne dair verilerin analiz edildiği çalışma, bu bitkilerin insanlar tarafından farklı kullanımları hakkında uluslararası veri tabanlarından toplanan bilgileri içeriyor. Bunlar, insanlar için ekonomik açıdan önemli olan mahsuller, istilacı ot-bitki türler, korunması gereken nesli tükenmekte olan türler ve nadir türleri kapsıyor.
Kazananlar ve kaybedenler
Plants, People, Planet dergisinde yayımlanan sonuçlar, insanların “ihtiyaç duymadığı” bitkilerin yok olmaya doğru gittiğini ortaya koyuyor. İncelenen bitki türleri arasında “insanlar için faydalı” olan bitkilerin %97,6’sı (6.749 tür) “kazanan”; insanlar için faydalı olmayan türlerin %77,6’sı (15.742 tür) ise “kaybeden” türler olarak sınıflandırılıyor. Bu da geleceğin bitki topluluğunun bugünkünden daha türdeşik (homojen) olacağı anlamına geliyor.
Bununla birlikte biyoçeşitliliğe yönelik açık tehdidin net bir resmini çizen bu bulgular, bilinen tüm bitki türlerinin %30’undan daha azını kapsıyor ve bu nedenle araştırmacılar, bu alanda daha fazla çalışmaya duyulan ihtiyacı vurgulayarak bu çalışmanın bir “uyandırma servisi” olduğunun altını çiziyor.
Makalenin baş yazarı olan Smithsonian Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Fahri Botanik Küratörü John Kress, “Antroposen adı verdiğimiz darboğazdan hangi türlerin geçeceğini rakamlarla ölçmeye yeni yeni başlıyoruz,” derken bunun geleceğin senaryosu değil, bugün gerçekleşiyor olduğunu dile getiriyor.
Tehlikede olan türler
Çalışma kapsamında “kazananlar” ve “kaybedenler” olarak iki ana kategori tanımlaması yapılırken tehlike çanlarının çaldığı ve az önce de bahsi geçen “kaybedenler” sınıfı, toplamda 20.290 bitki türünü içeriyor. Bunlar çoğunlukla insanlar için yararlı olmayan türler. Sözgelimi manolya ağacının yanı sıra sikad ile sekoya ve ardıç gibi servigiller ve Araucariales adı verilen eski bir kozalaklı ağaç türünün büyük olasılıkla tamamen yok olması bekleniyor.
Kazanan türler ise Dünya’da ekili alanların %40’ını kaplayan mısır, pirinç ve buğday gibi yaygın ve insanlar için faydalı olan 6.749 bitki ve yabanda soyu tükenmiş ancak şehirlerde hayatta kalan bitkileri kapsıyor.
Sonuçlar, gelecekte daha az biyoçeşitlilik olacağını ve bunun, hayvan çeşitliliği kaybına da yol açacağını gösteriyor. İnsan etkisinin aynı zamanda ekosistemleri aşırı hava koşulları, iklim değişiklikleri veya aşırı yağışlar nedeniyle daha fazla bozulma karşısında daha savunmasız hale getirmesi bekleniyor.
Kurtarılabilirler
“Yeterli çabayla” her türlü bitkinin yok olmaktan kurtarılabileceğini söyleyen Çin’deki Xishuangbanna Tropikal Botanik Bahçesi’nden Prof. Dr. Richard Corlett, bu nedenle bitki türü kayıplarının önlenmesi için daha güçlü bir çağrı yapılması gerektiğini ve bu çalışmadaki gibi bulguların “alarm vermesi ve eylemi teşvik etmesi” gerektiğini savunuyor.
Corlett ayrıca bitki korumanın, kurtarma çabalarına rağmen nesilleri tükenişe sürüklenen hayvanları koruma çalışmaları gibi olmadığını, bitki koruma çalışmalarının daha etkin sonuçlar verebileceğinin altını çiziyor.