07.05.24

GUİD, Çözüm Önerileri Geliştirerek Pozitif Katkı Sunmayı Misyon Ediniyor

Gübre Üreticileri, İthalatçı ve İhracatçıları Derneği (GUİD) organik, inorganik, mikrobiyal ve solucan gübresi alanlarında faaliyet göstermek üzere 2003 yılında kuruldu. Bugün yüz otuz sekiz üyesi bulunan dernek, altmış ülkeye ihracat gerçekleştiriyor.

Antalya’da düzenlenen dokuzuncu genel kurul toplantısında yeniden dernek başkanlığına seçilen Metin Güneş, ‘2018 yılında ilk başkanlığa seçildiğim zaman en fazla iki yıl bu görevi sürdüreceğimi düşünüyordum ancak 2024 yılında da başkanlığa devam ediyorum. Sizlerin aracılığıyla bir kez daha destek veren tüm üyelerimize teşekkür ederim’ dedi.

Yeni dönemde de geçmiş dönemde olduğu gibi üyeleriyle birlikte çözüm odaklı, sektörün gelişmesi için katılımcı, yenilikçi, mücadeleci bir yapıyla sorunların çözümü için çaba gösteren, Türk ekonomisine katkı sağlayan anlayışla çalışmaya devam edeceklerini belirten Metin Güneş, sorularımızı şu şekilde yanıtladı:

GUİD olarak yeni dönemde öncelikleriniz neler olacak?

GUİD olarak her ilde üyesi bulunan ve üyesi sayısı her geçen gün artan, gübre sektörünün tek sivil toplum kuruluşuyuz. Bu yüzden görevimizin ve sorumluluklarımızın bilincinde çalışmalarımıza tüm hızıyla devam ediyor, Türkiye tarımının sorunlarına çözüm önerileri geliştirerek pozitif katkı sunmayı misyon ediniyoruz. Dernek olarak kendi adımıza önceliğimiz daha kurumsal bir yapıya kavuşmak. Yeni yönetim dönemiyle birlikte daha etkin ve yetkin bir dernek olarak önceliğimiz ise, bitki besleme ürünlerinin sürdürülebilirlikteki önemine vurgu yaparak tüketici bilincinin geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak olacak. Yeni dönemde de geçmiş dönemde olduğu gibi üyelerimizle birlikte çözüm odaklı, sektörün gelişmesi için katılımcı, yenilikçi, mücadeleci bir yapıyla sorunların çözümü için çaba gösteren, Türk ekonomisine katkı sağlayan anlayışla çalışmaya devam edeceğiz.

2024 yılı için genel olarak ne düşünüyorsunuz?

Maalesef 2023 yılında asrın felaketi olarak tanımlanan bir deprem faciası yaşandı. 2024 yılı bu facianın izlerini taşımaya devam ediyor. Bu yüzden öncelikle depremden etkilenen bölgelerin yaralarını sarmaya devam etmemiz gereken bir yıl olacak. Diğer yandan ülkemizdeki enflasyonist süreç, tarımsal girdi fiyatlarının önlenemez artışına neden olurken tarımı da olumsuz etkiliyor. Tüm bunların ışığında 2024 için olumlu bir tablo çizmek pek mümkün görünmüyor.

2024 yılının gündeminde sizce hangi konu yer alacak?

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili, muazzam verimli topraklara ve zengin biyoçeşitliliğe sahip bir ülke. Ancak bu muazzam zenginliğin kıymetini bilmeli ve kaynakların sonsuz olmadığının farkına varmalıyız. Bu bağlamda 2024 yılında gündemimizde suyun etkin kullanımı ve sürdürülebilirlik konularının yer almaya devam edeceğini düşünüyorum. Ancak bu konunun gündemde tutulmasının yanı sıra somut adımlara ihtiyacımız var. Konuya önce bilinçlendirme çalışmaları ile başlanmalı ve konunun önemi yalnızca tarım sektörü içerisinde değerlendirilmeyerek, küçükten büyüğe tüm tüketicilere anlatılmalı. 2024 yılının en önemli konusunun bu olması gerektiğine inanıyorum.

Peki gübre tüketimine dair bir tahmin yapmanız şu anda mümkün mü?

Gübre tüketimi ile ilgili şimdiden bir öngörüde bulunmak zor. İklim değişikliği gibi bir olumsuzlukla baş etmeye çalışıyoruz. Birçok yerde beklenen kar yağışı maalesef gerçekleşmedi ancak diğer yandan belirgin bir kuraklık durumu da şu anda söz konusu değil. Bundan sonraki süreçte baharda ekilişleri yapılacak olan mısır, pancar ve ayçiçeği gibi ürünlerin durumu, meyvecilikte don riskinin ortadan kalkması gibi etmenler gübre tüketiminde belirleyici olacak.

Her zaman vurguladığınız gibi finansmana erişim, sektörün olmazsa olmazı diyebilir miyiz?

Aslında tarım sektörü için finansal desteğin hayati öneme sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak ben kendi alanım için konuşmayı tercih ediyorum ve gübre sektörünün özellikle finansal desteğe ne kadar ihtiyacı olduğunu her fırsatta vurguluyorum. Gübre, bitkisel üretimde verim ve kaliteyi doğrudan etkileyen en önemli unsur. Bitkisel üretim ise uzun bir süreç ve tahsilat dönemleri hasada endeksli. Bu yüzden üreticilerimiz, üretimde kullanacakları girdi tedariklerini vadeli olarak gerçekleştiriyorlar. Bu noktada artan finansman maliyetleri, tabiri caizse üreticinin sırtında bir kambur. Tarımın birçok kolunda destekler ve sübvansiyonlu krediler söz konusuyken bunun gübre sektörüne henüz yansımamış olması büyük kayıp. Gübre sektörüne özel sübvansiyonlu kredi desteği verilmesi, gübre kullanımının teşvik edilmesine büyük katkı sağlayarak dolaylı yoldan verim ve kalite artışı sağlayacak, bunun sonucunda ise Türkiye tarımı kazanacak.

Dışa bağımlılığı azaltmak adına sizce öncelikli olarak neler yapılmalı?

Gübrede hammadde konusunda dışa bağımlı olsak da üretim kapasitemiz ve kabiliyetimiz, dünya ile rekabet edebilecek düzeyde. Bugün Türkiye’de kullanılan gübrelerin yüzde 50-55 civarındaki kısmı ülkemizde üretiliyor. İthalatta en yüksek oran ise doğalgaz nedeniyle azotlu gübrede. 2023 yılında gübre tüketiminin artarak 7,5 milyon ton seviyesine ulaşması son derece sevindiriciyken bu artışa rağmen organomineral gübre tüketimindeki düşüş ise üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.  Bu noktada atılması gereken en önemli adım potasyum ve fosfor kaynaklı hammadde tedarikinde destek verilmesi ve Sakarya doğalgazının bir an önce faaliyete geçirilerek gübre sanayisinde kullanılmasıdır. Bu iki önemli adım sayesinde ülkemiz dışa bağımlılıktan kurtulacak ve dünya ile rekabet edebilir düzeye ulaşacaktır.