
Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre küresel gıda üretiminin yüzde 13’ü tedarik zinciri esnasında, yüzde 17’si ise satış sonrasında hanelerde ve işletmelerde kaybediliyor. Uzmanlar, kayıp ve israf oranının gelişmiş ülkelerde tüketim aşamasında, gelişmekte olan ülkelerde ise üretim aşamasında daha yüksek olduğunu belirtiyor.
“Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafına Karşı Farkındalık Günü” dolayısıyla Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Örgütü (FAO) ve BM Çevre Örgütü (UNEP) tarafından eylül ayında yayımlanan rapora göre dünya genelinde her yıl yaklaşık 11 milyar ton gıda üretiliyor. Bu üretimin yüzde 13’ü hasattan satışa uzanan tedarik zinciri esnasında, yüzde 17’si de hanelerde, yiyecek sektörü faaliyetlerinde ve perakende satış esnasında kaybediliyor. Tedarik zincirinde kaybedilen gıdanın yaklaşık yüzde 32’sini meyve ve sebze, yüzde 12,4’ünü et ve hayvansal ürünler oluşturuyor. Kişi başına düşen yıllık gıda israfı miktarı ise ortalama 74 kilogram.
Raporu hazırlayan BM uzmanlarına göre, 2050’ye gelindiğinde, dünya nüfusunun öngörüldüğü gibi 9,6 milyar olması halinde, insanların gıda ihtiyacının bugünkü gibi karşılanabilmesi için dünya büyüklüğünde 3 ayrı gezegene ihtiyaç duyulacak.
Tarımsal gıda üretimi acilen iyileştirilmeli
Çalışmaya göre dünyanın birçok yerinde yürütülen tarımsal faaliyetler sürdürülebilir değil ve bu üretim şekilleri tarım alanlarının küçülmesine yol açıyor. Tarımsal gıda üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonu, dünyadaki toplam emisyonun üçte birini oluşturuyor ve bu üretim şekilleri biyoçeşitlilik ve su kaybına neden oluyor.
Uzmanlar, küresel gıda sisteminin aşırı iklim olayları karşısında savunmasız olduğuna dikkati çekerken, tarımsal gıda üretiminin küresel ölçekte iyileştirilmesi için bir an önce harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor. Raporda, bu amaçla tarımda dayanıklılık ve verimlilik çalışmalarının gerçekleştirilmesi, tedarik zincirindeki gıda kaybını azaltmak için doğru lojistik yöntemleri ile iklim dostu teknolojilere yatırım yapılması gibi tavsiyeler yer alıyor.
Temel mesele tarımda sürdürülebilirlik
Uzmanlar tarımda sürdürülebilirliğin, gıda krizinin en temel meselesi olduğunu belirtiyor. Çalışmada nüfus ve gelir artışına bağlı olarak gıda talebindeki artış, doğal kaynaklar ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki baskılar, çevre tahribatları ve iklim değişikliği gibi faktörlerin tarımda sürdürülebilirliği sınırlandırdığı bildirilirken, gıda güvencesinin birinci şartının gıdayı üreten tarım sektörünün devamlılığının sağlanması olduğu vurgulanıyor.
Tarımsal sürdürülebilirlik için, tarımsal gelirin çiftçi ve ailesinin geçimini sağlaması, üretim ve yatırımları için yeterli olması gerektiğinin altını çizen uzmanlar, kırsal alanda yaşayan bireylerin hayat standartlarının, kentlerdeki bireylerden geride kalmaması gerektiğini savunuyor. Su, toprak, bitki örtüsü ve hayvanlara saygılı üretim şekillerinin benimsenmesi ve nihayetinde zahmetlerle üretilen gıdanın, üretimden tüketime kadar tüm süreçlerde miktar ve kalite olarak korunması konusuna vurgu yapan uzmanlar, kayıp ve israfın azaltılması gerekliliğine dikkat çekiyor.
Kayıp oran, ürün çeşidine göre değişiyor
Üretilen gıdanın tedarik zincirinde kaybolma süreçlerine değinen ve her ürünün kayıp ve israfının ürünün özelliklerine ve ülkelerin gelişmişlik seviyelerine göre değiştiğini anlatan uzmanlar, kayıp ve israf oranının gelişmiş ülkelerde tüketim aşamasında, gelişmekte olan ülkelerde ise üretim aşamasında daha yüksek olduğunu belirtiyor. Ürün gruplarında, çabuk bozulabilen ürünlerde arz zinciri içerisinde kayıp ve israf oranı daha fazla olduğunun altı çiziliyor. Türkiye özelinde yapılan çalışmada buğdayda tüm arz zinciri içerisinde yaklaşık yüzde 20 oranında kayıp ve israf oluşurken, domateste bu oranın yüzde 53’e kadar çıktığı açıklanıyor.
Çözüm, farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları
Uzmanlar tarafından tedarik zinciri içerisinde bilginin artması ve teknoloji kullanımının gelişmesiyle ürün kayıplarının azalacağı değerlendirmesi yapılırken, tarladan sofraya kadar tüm zincirde işlemlerin zamanında ve doğru yapılmasının kayıp oranlarını azaltacağı ve tüketici aşamasında farkındalık ve bilinçlendirme çalışmalarının ise israfın engellenmesini sağlayacağı bildiriliyor.
Kent insanının tabağına gelen gıdanın yolculuğunu bilmediği, bunun da gıda israfının en önemli sebeplerinden biri olduğu dile getirilirken, tarımsal üretimdeki zorluk ve zahmetin kırsal kesimde israfın daha az olmasına neden olduğu belirtiliyor. Gıdanın, kent insanı tarafından rafta bir ürün olarak görülmesinin ise daha kolay israf edilmesine yol açtığının altı çiziliyor.
Kaynak: Yeşilhat