02.09.25

Fas’ın Altını Argan Ağaçları, Kuraklık ve Talep Nedeniyle Baskı Altında

Argan yağının güzellik alanında yarattığı patlamanın gizli maliyeti kuraklık, ormansızlaşma ve yok olan gelenekler.

Dünya çapında mucizevi bir kozmetik olarak kabul edilen argan yağı, Fas’ta bundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Kırsal kesimdeki kadınlar için bir can simidi ve artan talebin ağırlığı altında yavaş yavaş çöken bir ormanın yan ürünü.

Argan yağı, kadınların taş değirmenlerde çömelip çekirdekleri öğütmesiyle elde ediliyor. Bir kilogram yağ, iki günlük çalışma sonucunda elde ediliyor ve bunun karşılığında 2,60 avro kazandırıyor. Bu da fırsatların kıt olduğu bir ekonomide mütevazı bir tutunma noktası için yeterli. Diğer yandan onları geçmiş nesillerle de bağlıyor. Kooperatif çalışanı Fatma Mnir, “Burada doğup büyüdük. Bu gelenekler doğadan, anne babalarımızın, büyükanne ve büyükbabalarımızın bize öğrettiklerinden ve miras aldığımız şeylerden geliyor” şeklinde açıklıyor.

Uzun zamandır yerel pazarların vazgeçilmezi olan argan yağı, bugün dünya çapındaki eczane reyonlarını dolduran lüks saç ve cilt bakım ürünlerinde yer alıyor. Ancak kontrolden çıkan popülaritesi, bir zamanlar en zorlu koşullara dayanıklı olduğu düşünülen, kuraklığa dayanıklı ağaçların üzerinde baskı oluşturuyor ve aşırı hasat, argan ormanlarını tehdit ediyor.

Meyveleri toplayıp yağını çıkaran kooperatiflerden birinin sahibi Hafida El Hantati, tehlikenin ağaçların ötesine geçerek, değer verilen gelenekleri tehdit ettiğini söylüyor. Kıyı kenti Essaouira’nın dışında bulunan Ajddigue kooperatifinde konuşan kadın çalışan, “Bu ağaca iyi bakmalı ve onu korumalıyız çünkü onu kaybedersek bizi tanımlayan ve şu an sahip olduğumuz her şeyi kaybederiz” diyor.

Zamanı tükenen bir orman

Argan ağaçları yüzyıllardır Atlas Okyanusu ile Atlas Dağları arasındaki kurak tepelerde yaşamı desteklemiş, insanları ve hayvanları beslemiş, toprağı yerinde tutmuş ve çölün yayılmasını engellemiş.

Dikenli ağaçlar, yıllık yağış miktarının bir santimden az olduğu ve sıcaklığın 50°C’ye kadar çıktığı bölgelerde hayatta kalabiliyor. Yerin 35 metre derinine kadar uzanan kökleri sayesinde kuraklığa dayanıyor.

Ağaçlara tırmanan keçiler, meyvelerini yiyerek ormanın yenilenme döngüsünün bir parçası olarak tohumlarını dağıtıyor. Ancak ormanların verimi giderek düşüyor. Ağaçlar daha az meyve veriyor, dalları susuzluktan kuruyor.

Diğer yandan, çoğu ihracata yönelik yetiştirilen narenciye ve domates arazileri, argan ağaçlarının yerini alıyor. Topluluklar bir zamanlar ormanları kolektif olarak yönetiyor, otlatma ve hasat kurallarını belirliyordu. Şimdi ise sistem yıpranıyor ve sıklıkla hırsızlık olayları yaşanıyor.

Ormanda ne var?

Yüzyılın başında yaklaşık 14.000 kilometrekarelik bir alanı kaplayan orman yüzde 40 oranında küçüldü. Bilim insanları, argan ağaçlarının yenilmez olmadığı konusunda uyarıyor.

Rabat’taki Muhammed V Üniversitesi’nde argan üzerine araştırmalar yapan kimyager Zoubida Charrouf, “Argan ağaçları, Sahra’nın güneyinin büyük bir bölümünü yaklaşan Sahra’ya karşı koruyan yeşil bir perde görevi gördüğü için yavaş yavaş yok olmaları ekolojik bir felaket olarak kabul ediliyor” diyor.

Değişen iklim de sorunun bir parçası. Her yıl artan sıcaklıklar mevsimlerin uyumsuzluğuna yol açtığından meyveler ve çiçekler daha erken filizleniyor. Tohumların yayılmasına yardımcı olan keçiler de özellikle olgunlaşmadan önce fidelerle beslenirlerse, yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor.

Daha kurak bölgelerden kaçan çobanlar ve meyve toplayıcılarının, uzun süredir belirli ailelere tahsis edilmiş arazileri izinsiz kullanması ve aşırı otlatma nedeniyle durum daha da kötüleşiyor.

Charrouf, ormanların ayrıca bölgenin zenginleri tarafından yetiştirilen ve büyütülen develerin tehdidi altında olduğunu, develerin boyunlarını ağaçlara uzatıp dalları çiğneyerek kalıcı hasara yol açtığını söylüyor.

Sıvı altın ve kuru cepler

Günümüzde kadınlar, yüzlerce kooperatifte argan yağı elde edilmesi için çalışıyor. Argan yağının büyük bir kısmı, aracılar aracılığıyla L’Oréal, Unilever ve Estée Lauder gibi şirketlerin ve bağlı kuruluşlarının ürünlerine aktarılıyor.

Ancak işçiler, kârlarının başka yerlere akmasını izlerken çok az kazandıklarını söylüyor. Kooperatifler, baskının büyük ölçüde artan fiyatlardan kaynaklandığını belirtiyor. 1 litrelik bir şişe 600 Fas dirhemine (57 €) satılıyor; bu rakam otuz yıl önce 25 dirhem (2,38 €) idi. Argan içeren ürünler yurtdışında daha da yüksek fiyatlara satılıyor ve kozmetik şirketleri arganı piyasadaki en pahalı bitkisel yağ olarak adlandırıyor.

Koronavirüs salgınının küresel talebi ve fiyatları altüst etmesi nedeniyle birçok kooperatifin kapandığını belirten kooperatif liderleri, kuraklığın her bir birim meyveden elde edilebilecek yağ miktarını azaltmasıyla birlikte yeni rakiplerin piyasaya akın ettiğini söylüyor.

Kooperatiflerin, kadınlara temel bir ücret sağlamak ve her ay kârlarını paylaşmak için kurulduğunu söyleyen Kadın Argan Kooperatifleri Birliği Başkanı Jamila Id Bourrous, çok azının Fas’taki asgari aylık ücretten fazla kazandığını açıklıyor ve “Parayı, nihai ürünü satan insanlar kazanıyor” diyor.

Sınırlı çözümlerle artan zorluklar

Atlantik’e bakan bir tepede, hükümetin bir su kamyonu ağaç sıraları arasında dolaşıyor ve yeni filizlenmeye başlayan fidanları hortumla sulamak için duruyor.

Sulanan ağaçlar, Fas’ın 2018 yılında başlattığı ve ormanlara bitişik özel arazilere 100 kilometrekarelik bir alan ekerek gerçekleştirdiği bir projeye ait.

Suyu korumak ve toprak verimliliğini artırmak için, argan ağaçları, kapari ile sıra sıra dikiliyor ve bu teknik, ara ekim olarak biliniyor. Amaç, orman örtüsünü genişletmek ve arganın doğru yönetilirse geçerli bir gelir kaynağı olabileceğini göstermek.

Yetkililer, bunun aşırı hasat edilen ortak alanlar üzerindeki baskıyı azaltacağını ve diğerlerini araziye yeniden yatırım yapmaya ikna edeceğini umuyor. Ağaçların bu yıl meyve vermeye başlaması beklenirken kuraklık nedeniyle meyve vermediği belirtiliyor.

Bir diğer konu ise tedarik zinciri

“Köydeki çalışan kadınlar ile son alıcı arasında dört aracı var. Her biri bir pay alıyor. Kooperatifler stok yapmaya gücü yetmediği için peşin ödeme yapan birine ucuza satıyorlar” diyor sendika başkanı Id Bourrous.

Hükümet, üreticilerin ürünlerini daha uzun süre ellerinde tutmalarına ve daha iyi anlaşmalar yapmalarına yardımcı olmak için depolama merkezleri inşa etmeye çalışmış. Kooperatifler şimdiye kadar bunun işe yaramadığını söylüyor, ancak 2026’da erişim engellerinin azaltıldığı yeni bir versiyonun geliştirilmesi bekleniyor.

Ormanla birlikte gelenekler de kayboluyor

Hasat mevsiminde kadınlar, ellerinde çuvallarla ormana girip yerdeki düşmüş meyveleri arıyorlar. El Hantati’ye göre, bir zamanlar gür ve hayat dolu olan orman şimdi daha sessiz: “Gençken, şafak vakti yiyeceklerimizi alıp ormana gider, bütün gün toplaşırdık. Ağaçlar yıl boyunca yeşildi.” Keçiler kalan meyve ve yaprakları aramak için dallara tırmanırken, sadece rüzgarın ve ağaçların gıcırdamasının sesi duyuluyor.

Genç nesillerin daha büyük şehirlerde eğitim ve fırsat peşinde koşmasıyla birlikte gelecek konusunda endişelenerek duraklıyor: “Geleneklerimizi yaşayan son nesil benim. Düğünler, doğumlar, her şey kayboluyor.”