Pamuk bitkisi, dünyada üretilen liflerin yaklaşık % 35’ini sağlamaktadır ve bu anlamda tekstil endüstrisinde kullanılan en önemli bitkilerden biridir (Gündüz, Özlem, Gündüz ve Dölekoğlu, 2020, s. 550). Uzun yıllar boyunca dünya pamuk ekim alanlarında Çin başı çekmekteyken son yıllarda Hindistan ve ABD Çin’i geride bırakmıştır. Pamuk üretiminde ise sıralama Hindistan, Çin ve ABD şeklinde olmuştur. Ancak bugün ABD, dünyadaki pamuk ihracatının neredeyse üçte birini yapmaktadır ve bu alanda lider konumdadır (Ugurlu, 2020, s. 207; USDA, 2020a, s. 9).
Ülkeler bazında pamuğun GSYİH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)’ya olan katkılarına bakıldığında, özellikle sanayileşmiş ülkelerdeki ekonomik faaliyetin küçük bir bileşeni olduğu ve toplam ticaretin yalnızca % 0,12’sini oluşturduğu görülmektedir. Ancak pamuk üretimi, Batı ve Orta Afrika’daki bazı az gelişmiş ülkelerde önemli bir rol oynamaktadır. Benin, Burkina Faso, Çad, Mali ve Togo gibi ülkelerde pamuk GSYİH’nın % 5-10’unu, toplam ihracat gelirlerinin üçte birinden fazlasını ve tarımsal ihracatın üçte ikisinden fazlasını oluşturmaktadır. Afrika’nın önemli pamuk üreticileri arasında yer alan ve gelişmekte olan ülkeler sınıfına giren Fildişi Sahili ve Kamerun’da ise pamuk üretimi GSYİH’nın sırasıyla % 1,7’sini ve % 1,3’ünü oluşturmaktadır. Pamuk, aynı zamanda, Afrika dışındaki gelişmekte olan bazı ülkeler için toplam ihracatın önemli bir bileşenidir. Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’daki pamuk ihracatı, toplam emtia ihracatının sırasıyla % 45, % 20 ve % 15’ini oluşturmakta ve bu ülkelerde GSYİH’ya önemli bir katkı sağlamaktadır (Özbekistan’da % 8 ve Tacikistan’da % 8,2; Türkmenistan’da % 4). Diğer ülkelere bakıldığında; yaklaşık beş milyon çiftçiden bir milyonunun üç milyon hektarlık bir alanda pamuk yetiştirdiği Pakistan’da pamuk üretimi GSYİH’ya %10 katkıda bulunmaktadır. Pamuk, Türkiye’nin genel tarım sektörünün önemli bir bölümünü temsil etmektedir. Türkiye’de lif pamuk üretimi GSYİH’nın yaklaşık % 1’ini ve toplam endüstri bitkileri üretiminin % 5’ini oluşturmaktadır. Dünyanın en büyük lif pamuk üreticisi olan Çin ve Hindistan için oldukça önemli endüstri bitkilerinden biri olan pamuk bu iki ülkede GSYİH’nın % 1’ini oluşturmaktadır. Brezilya’da pamuk üretimi GSYİH’nın % 0,2’sini oluştururken sektörde daralmanın yaşandığı Arjantin’de ise GSYİH’nın sadece % 0,03’ünü oluşturmaktadır (Gillson, Poulton, Balcombe ve Page, 2004, s 3).
Dünya pamuk ekim alanları
Tablo 1’de de görüldüğü gibi 2019-20 döneminde dünyada 34.840 bin hektarlık bir alanda pamuk ekimi yapılmış ve bu ekimin yaklaşık % 35’i 13.300 bin hektarlık ekim alanı ile Hindistan’da gerçekleşmiştir. Hindistan’ı 4.700 bin hektar ekim alanı ile ABD ve sonrasında 3.450 bin hektar ile Çin takip etmiştir. Pakistan 2.450 bin hektarla 4. sırada yer alırken Brezilya 1.670 bin hektarlık ekim alanı ile 5. olmuştur. Son yıllarda özellikle Afrika ülkelerinde pamuk ekim alanlarının hacminin genişlemesi sonucunda Mali, Burkina Faso ve Benin gibi ülkeler dünya pamuk üretiminde söz sahibi hale gelmiştir.
2020-21 dönemi dünya pamuk ekim alanlarına bakıldığında ise 34.840 bin hektarlık değerin 32.510 bin hektara gerilediği görülmektedir. Her ne kadar dünya pamuk ekim alanı sıralamasında bir değişiklik olmasa da, Hindistan hariç tüm ülkelerde pamuk ekim alanlarında bir önceki döneme kıyasla bir azalma olduğu görülmüştür. Tablo 1’de de görüldüğü üzere (bin hektar cinsinden) değerler Hindistan’da 13.400, ABD’de 3.640, Çin’de 3.250, Pakistan’da 2.200 ve Brezilya’da 1.550 şeklinde olmuştur.
Bu düşüşün en önemli sebeplerinden birinin Covid-19 salgını olduğu düşünülmektedir. Bilindiği gibi, Covid-19 salgını, dünya genelinde tüm ekonomik dengeleri sarstığı gibi tarımsal uygulamaları da olumsuz anlamda etkilemektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün de hastalık önleme stratejisi olarak “evde kal” sloganını salık vermesi pamuk ile ilgili tarımsal faaliyetleri de etkileyerek pamuk tarımı ve ticareti ile ilgili verileri düşürmüştür (Genc, 2020, s. 72). Ayrıca, Covid-19 salgını sonucu pirinç, tahıllar, mercimek ve nohut gibi temel gıda maddelerinin fiyatlarında görülen artışlar nedeniyle pamuk eken çiftçilerin bu tür ürünlere yönelmeleri de ekiminde kullanılan arazi hacminde önemli düşüşlere neden olmuştur (Organic Cotton Market Report, 2020, s. 57).
Dünya lif pamuk üretimi
Dünya lif pamuk üretimi verilerine bakıldığında, 2019-20 döneminde bir önceki yıla göre yaklaşık % 1’lik bir artışla değerin 25.686 bin tondan 25.929 bin tona ulaştığı, ancak 2020-21 döneminde ise hafif bir azalma ile 24.800 bin tona düştüğü görülmektedir (Tablo 2). 2019-20 döneminde Hindistan Çin’i geçerek 6.423 bin ton üretim ile birinciliğe yükselmiş ve dünya lif pamuk üretiminin % 23’üni karşılamıştır. Hindistan’ı 5.933 bin ton ile Çin ve 4.336 ton ile ABD izlemiştir (Pamuk Raporu, 2020, s. 3; USDA, 2020a s. 7).
2020-21 dönemi dünya lif pamuk üretimi verilerine bakıldığında ise 25.929 bin ton olan değerin 24.800 bin tona gerilediği görülmektedir. Dünya lif pamuk üretimi sıralamasında bir değişiklik olmasa da, Çin hariç tüm ülkelerde bir önceki döneme kıyasla bir azalma olduğu ya da değerin sabit kaldığı görülmüştür. Tablo 2’de de görüldüğü gibi (bin ton cinsinden) değerler Hindistan’da 6.423, Çin’de 5.987, ABD’de 3.473, Brezilya’da 2.613 ve Pakistan’da 980 olmuştur (USDA, 2020a, s. 7). Daha önce de belirtildiği gibi toplamda bu düşüşün temel nedeninin Covid-19 salgını olduğu düşünülmekte ve bunun sonucunda çiftçilerin dünya genelinde farklı mahsullere yöneldikleri görülmektedir (Organic Cotton Market Report, 2020, s. 3).
Dünya lif pamuk tüketimi
Dünya genelinde pamuk üretim değerlerinin en yüksek olduğu ülkelerin aynı zamanda en yüksek pamuk tüketim değerlerine sahip ülkeler olduğu görülmektedir. Son 5 dönemde dünyadaki toplam pamuk tüketiminin 24.000-26.000 bin ton aralığında olduğu görülürken, 2019-20 sezonunda bu miktar biraz gerileyerek 22.000 bin ton civarında olmuştur (USDA, 2020a, s. 7).
Çin, yaklaşık % 30’luk bir değerle dünyadaki en büyük pamuk tüketim oranına sahip ülkedir. Çin’i sırasıyla Hindistan ve Pakistan takip etmektedir. 2020-21 döneminde dünya pamuk tüketimi toplamda bir önceki yıla göre artarak 22.219 bin tondan 25.175 bin tona ulaşırken en çok pamuk tüketen ülkeler sıralamasında ilk üçte bir önceki yıla göre bir değişme olmamıştır. Türkiye, piyasalarda yaşanan durgunluk ve dolardaki artış nedeniyle dördüncülüğü Bangladeş’e bırakarak beşinci sırada yer almıştır (Pamuk Raporu, 2020, s. 4; USDA, 2020a, s. 7).
2019-2020 ve 2020-21 dönemlerine ait verilere bakıldığında ilk beş ülkenin tüketim miktarlarının (bin ton olarak) sırası ile Çin için 7.185 ve 8.274. Hindistan için 4.355 ve 5.225, Pakistan için 2.003 ve 2.177. Bangladeş için ve Türkiye için 1.437 ve 1.524 olduğu görülmüştür.
Dünya lif pamuk verimleri
Dünya lif pamuk veriminin en yüksek olduğu ülke uzun yıllar Avustralya olmuştur (Tablo 4). USDA verilerine göre Türkiye son yıllarda lif pamuk veriminde önemli bir artış elde etse de 2019-20 sezonunda verimde yaklaşık % 20’lik bir düşüş yaşamış ve 5. sıraya gerilemiştir (Pamuk Raporu, 2019 s. 3; USDA, 2020a, s. 9). Bununla birlikte Türkiye, verim açısından dünya ortalamasının oldukça üzerindedir. Dünyanın en büyük pamuk üreticilerinden Hindistan ve pamuk ekim alanlarını genişleten Afrika ülkeleri, dünya ortalamasının altında verimle pamuk üretimi yapmaktadır (Pamuk Raporu, 2020, s. 2).
2019-2020 sezonuna ait dünya lif pamuk verimi (Kg/Ha) değerlerine bakıldığında ilk beş ülkenin sırası ile 2.268 ile Avustralya, 1.759 ile Brezilya, 1.720 ile Çin, 1.519 ile Meksika ve 1.318 ile Türkiye olduğu, bu sıralamanın 2020-2021 sezonunda ise 1.900 ile Avustralya, 1.842 ile Çin, 1.742 ile Türkiye, 1.686 ile Brezilya ve 1.429 ile Meksika şeklinde değiştiği görülmektedir. Bu durum bize, Türkiye’de pamuk ekim alanlarının azalmasına rağmen, uygulanan doğru tarım politikaları ve önlemlerle verimde istikrarın sürdüğünü göstermektedir (Abay, Gümüş ve Türkekul, 2019, s. 24-30; Şaşmaz ve Özel, 2019, s. 53).
Dünya genelinde pamuk ticareti
Pamuk ithalatı
Dünya genelinde başlıca pamuk ithalatçısı ülkeler uzun yıllar boyunca Çin, Bangladeş, Vietnam, Türkiye ve Pakistan olmuştur. Tablo 5’te de görüldüğü gibi, 2019-20 sezonunda dünya pamuk ithalatı 8.728 bin ton olurken bu rakam 2020-21 sezonunda artarak 9.398 bin tona ulaşmış ve dünya ithalatındaki en büyük pay yine Çin’e ait olmuştur (Pamuk Raporu, 2020, s. 8; USDA, 2020a). 2019-20 sezonunda ithalat verilerine bakıldığında sırası ile Çin 1.554, Bangladeş 1.524, Vietnam 1.411, Türkiye 997 ve Pakistan 865 bin ton pamuk ithalatı yaparak ilk beşi oluşturmuş ve genel olarak dünya pamuk ithalatının yaklaşık % 70’i bu 5 ülke tarafından gerçekleştirilmiştir. 2020-21 sezonunda ise Pakistan ile Türkiye yer değiştirmiş ve sıralama (bin ton olarak) Çin 2.177, Bangladeş 1.502, Vietnam 1.481, Pakistan 1.023 ve Türkiye 958 şeklinde olmuştur. Yani bir önceki döneme kıyasla Çin, Vietnam ve Pakistan’ın ithalat değerleri artarken Bangladeş ve Türkiye’nin ithalat değerleri azalmıştır (USDA, 2020a, s. 17).
Pamuk ihracatı
2019-20 sezonunda dünya pamuk lifi ihracatı 8.902 bin ton civarında olmuş ve ABD 3.381 bin ton ve yaklaşık 35’lik bir oranla dünya ihracatında ilk sırada yer almıştır (Tablo 6). Bu dönemde ABD’nin ardından dünyada en çok pamuk ihraç eden 4 ülke sırası ile (bin ton olarak) 1.946 ile Brezilya, 697 ile Hindistan, 319 ile Yunanistan ve 295 ile Mali olmuştur ve dünya pamuk ihracatının yaklaşık % 70’i bu beş ülke tarafından gerçekleştirilmiştir (Pamuk Raporu, 2020, s. 9). 2020-21 sezonuna ait verilere göre dünyada toplam ihracatın 9.407 bin ton olduğu ve toplam ihracatta ilk dört ülkenin ABD (3.266 bin ton), Brezilya (2.177 bin ton), Hindistan (1.089 bin ton) ve Yunanistan (283 bin ton) olduğu görülmektedir. Mali’ye ait Aralık ayı değerleri henüz sisteme düşmediğinden burada verilememektedir (USDA, 2020a, s. 17).
Dünya pamuk ihracat durumuna bakıldığında, gelişmekte olan ülkelerin küresel ihracat pazarından pay alabilmeleri için ABD ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler ile rekabet etme zorunluluğunda oldukları görülmektedir. Ayrıca, gelişmekte olan ülkeler kendi aralarında da homojen bir grup oluşturamamaktadır. Çin, Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi ülkeler pamuk üretimi yapan Afrika ülkelerinden ve bazı üretici Asya ülkelerinden ekonomik anlamda daha gelişmiş ülkeler olduklarından küresel pamuk pazarında daha etkin bir rol oynamaktadırlar. Bu durumda zayıf ülkeler ve ekonomiler, dünya pamuk üretiminin ancak % 5’ini, ihracatının % 11’ini, ithalatın % 10’unu ve pamuk kullanımının sadece % 5’ini karşılayabilmektedirler (ICTSD, 2013, s. 6; Küçük, 2015, s. 83-103).
Dünya pamuk fiyatları
Pamuk dış piyasa fiyatlarının şekillenmesindeki en önemli faktörler, Çin ve ABD gibi dünya genelinde pamuk üretimini kontrol altında tutan ülkelerin üretim hacimleri ve stok büyüklükleridir. Pamuk fiyatlarının şekillenmesinde pamuğun yanı sıra yün, tiftik, sentetik iplik gibi dokuma endüstrisi için önemli olan ürünler ve doların diğer ülke para birimleri karşısındaki değeri de dâhil olmak üzere diğer lif ürünlerin üretim hacimleri ve fiyatları da önemli rol oynamaktadır (Koondhar, Qiu, Liu, Abbassi, Koondhar ve Ge 2018, s. 859; Liu ve Hudson, 2019, s. 18-19).
2016-17 ve 2017-18 dönemlerinde Çin’in elinde bulundurduğu pamuk stoklarındaki azalmalar nedeniyle dünya pamuk fiyatları yüksek kalmış, aynı zamanda dünyadaki pamuk tüketim oranları pamuk üretim oranlarının üzerine çıkmıştır. 2018-19 sezonunda pamuk fiyatları yıl ortasında kg başına 2,12 dolara yükselirken, yıl sonunda kg başına 1,90 dolara gerilemiştir (Darekar ve Reddy, 2017 s. 374; Ertugrul, Darici, Kiral ve Ayhan, 2018 s. 168; Pamuk Raporu, 2020, s. 14).
Pamukta, diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi fiyatları belirleyen önemli unsurlardan biri de zirai ürünlere uygulanan sübvansiyonlardır. Zirai sübvansiyon, zirai işletmelerin, kuruluşların ve çiftliklerin gelirlerini desteklemek, zirai malların arzını yönetmek ve bu malların maliyetini ve arzlarını etkilemek için ödenen bir hükümet teşvikidir (Karnik ve Lalvani, 1996, s. 818). OECD’nin 2020 yılı “Tarım Politikası İzleme ve Değerlendirme” raporuna göre, rapor kapsamındaki 54 ülkenin (tüm OECD ve AB ülkelerine ilaveten gelişmekte olan 12 önemli ülke ekonomisi) 2020 yılı itibarı ile dünya genelinde ziraat sektörlerine sağladıkları sübvansiyonlar 700 milyar doları bulmuş ve bu miktarın 536 milyar dolarlık büyük çoğunluğu üreticilere yapılan ödemeler şeklinde, geri kalanı ise tüketici desteği ve altyapı yatırımı veya araştırma ve geliştirme gibi hizmetlerin sağlanması şeklinde olmuştur (OECD Raporu, 2020). Her ne kadar zirai sübvansiyonların ülke içi üreticileri destekleyici nitelikleri olsa da uluslararası ticareti bozucu etkileri de bulunabilmektedir. Bu olumsuz etkiler günümüze kadar birçok uluslararası anlaşmazlığın temelini oluşturmaktadır ve gelecekte de oluşturacağı düşünülmektedir. Yakın geçmişte yaşanan Kanada süt sübvansiyonları ABD için belki de ziraat ile ilgili en büyük sorunlardan biri olmuştur. Neredeyse tüm dünya ülkeleri, Brezilya, Hindistan Avustralya ve Guatemala’nın şeker endüstrisine yaptığı sübvansiyonlara itiraz etmiştir. Gelişmiş ülkeler ile aynı destekleri sağlayamayan az gelişmiş ülkelerin hükümetlerinin bu konudaki en büyük şikâyetleri, küçük üreticilerin bu durumdan orantısız bir şekilde etkilenerek daha zengin ülkelerin yüksek sübvansiyonlu üreticileri ile rekabet edemez hale gelmeleridir (Globaltrademag, 2020). Yine OECD raporu bize göstermektedir ki, dünya genelinde Norveç, İzlanda ve İsviçre gibi daha küçük ülkeler, brüt çiftlik gelirlerinin sırasıyla % 57,6, % 54,6 ve % 47,4’lerini destek olarak verip başı çekerken toplam harcama açısından Çin, AB ve ABD ilk üçü sırayı oluşturmaktadır. Bununla birlikte, Çin, sonraki en büyük harcamaları yapan AB, ABD ve Japonya’nın toplamından daha fazlasını harcamaktadır. Ülkeler itibarı ile uygulanan tarımsal sübvansiyon miktarlarına bakıldığında; Çin 185,9 milyon $, AB 101,3 milyar $, ABD 48,9 milyar $, Japonya 37,6 milyar $, Endonezya 29,4 milyar $, Kore 20,8 milyar $, Rusya 7,9 milyar $, Filipinler 7,3 milyar $, Türkiye 6,7 milyar $ ve İsviçre 6,2 milyar $ olduğu görülmektedir (OECD Raporu, 2020).
Pamuk piyasalarındaki Çin ve ABD egemenliği, özellikle düşük gelirli üreticilere sahip ülkelerin geçim kaynaklarını olumsuz yönde etkilemektedir (Voora, Larrea ve Bermudez, 2020, s. 4). Pamuk üretiminin önemsenmeyecek bir seviyede olduğu AB ülkeleri bile çiftçilerine birim üretim başına en yüksek sübvansiyonları sağlamaktadır (Küçük, 2015, s. 101). ABD, Çin ve Rusya gibi gelişmiş ülkelerde pamuk üreticilerine sağlanan yüksek sübvansiyonlar ve düşük fiyatlar, geçimini büyük ölçüde pamuktan kazanan Benin, Burkina Faso, Çad, Mali ve Togo gibi az gelişmiş Afrika ülkelerinde çiftçilerin ürünlerini uygun olmayan düşük fiyatlara satmak zorunda bırakarak rekabet gücünü azaltmaktadır (Laouan, 2021, s. 47; Voora, vd., 2020, s. 5). Hindistan, Türkiye, Yunanistan, İspanya ve Kolombiya da pamuk sektörüne sübvansiyonlar sağlayan ülkelerdendir (Küçük, 2015, s. 106).
Hâlihazırda, dünya pamuk ticaretindeki olaylara, risklere, tehditlere (özellikle Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşlarına) ve stok politikalarına bağlı olarak dünya pamuk üretimi ve tüketimi pamuk fiyatları üzerinde etkili olmaya devam etmektedir (Boylan, McBeath ve Wang, 2020 s. 2-3). He ne kadar 2019 yılında dünya pamuk fiyatları zaman zaman kg başına 1,92 dolara çıkarılmasına rağmen, genel olarak önceki yıllara göre daha düşük bir eğilim izlemiştir. 2020-21 döneminde, özellikle Covid-19 salgınının etkisi ile yaşanan kargaşanın pamuk piyasalarındaki olumsuz etkilerini durdurmak için büyük üretici ve tüketici ülkeler dünya pamuk fiyatlarını düşürme eğilimine girmişlerdir. Ancak sonrasında ABD’deki olumsuz hava koşulları yüzünden üretimin düşmesi, ardından Çin, Bangladeş, Vietnam ve Pakistan’dan gelen yüksek pamuk talebi nedeniyle fiyatlar yükselmiştir. Dünya pamuk fiyatları Nisan ayı ortalama 1,40 $/kg iken Ekim ayında ortalama 1,65 $/kg olmuştur. Salgının son dalgasının yaşandığı Aralık 2020 döneminde ve 2021 başlarında ülkelerin yeniden kısıtlamalar getirmesi durumunda giyim eşyalarına tüketiciler tarafından gerçekleşecek olası bir talep düşmesinin pamuk fiyatlarını baskılayabileceği düşünülmektedir. Diğer taraftan, 2021 itibarı ile Covid-19’un etkisinin hafif olması durumunda ise pamuğa olan talebin artacağı ve bunun pamuk fiyatlarına olumlu yönde yansıyacağı düşünülmektedir (Tarım Orman, 2020a, s. 12).
Organik pamuk tarımı
Türkiye Cumhuriyeti, Tarım, Orman ve Köy İşleri Bakanlığı, organik tarım tanımını “İnsan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların ve doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemidir” şeklinde yapmaktadır (Tarım Orman, 2020b). Tanımından da anlaşılacağı üzere, organik tarım uygulamaları, bir üretim yönetimi sistemi olarak topraktaki biyolojik faaliyetlere teşvik sağlamakta ve biyolojik çeşitliliğe sürdürülebilirlik kazandırmaktadır. Ayrıca doğada organik tarım uygulamalarının ve geliştirilmesi yoluyla organik bazlı üretimin sonucu olarak ekolojik bir uyum ortaya çıkmaktadır (Gunaydin, Yavas, Avinc, Soydan, Palamutcu, Simsek, Demirtas, Ozkan ve Kivilcim, 2019, s. 116). Toprak verimliliğine önem verilen ve çeşitli biyolojik tarım uygulamalarının kullanıldığı organik tarım sistemleri günümüzde tercih edilebilir sistemler olarak kabul edilmektedir. Bununla bağlantılı olarak, biyolojik çeşitlilik ve biyolojik döngülerin organik tarımın uygulanmasıyla iyileştirileceği düşünülmektedir (Eyupoglu, 2019, s. 159).
ABD, Çin ve Türkiye gibi bazı ülkeler, organik pamuk olarak bilinen, gübre ve pestisitlerin kullanılmadığı, çevre dostu yöntem ve malzemelerin uygulamalarıyla doğal pamuk (aynı zamanda transgenik olmayan) üretmektedir (Gunaydin vd., 2019, s. 116; Organic Cotton Market Report 2020, s. 3). Bu ülkeler içinde özellikle Türkiye’de resmi düzenlemeler nedeniyle genetiği değiştirilmiş organizma (GDO)’lara ait tohumların organik tarım için kullanılması yasaklanmıştır (Eyupoglu, 2019, s. 159; Tarım Orman, 2020b). Organik pamuğun tercih edilme sebepleri ve avantajlarına aşağıdaki şekilde sıralanabilir;
- Kimyasal kullanımını içermeyen üretim süreçleri,
- Geleneksel pamuğa göre daha kaliteli oluşu,
- Sağlık ve çevre dostu uygulamalar ile üretilmiş olması (Herbisit ya da insektisit kullanılmamış
toprak ve su kirliliğini önlemeye tarımsal uygulamalar),
- Biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik uygulamaları içermesi,
- Çiftçilerveaileleriiçindahaiyisağlıkkoşullarınınsağlandığıuygulamalarileüretilmeleri,
- Eldeedilenpamuklifinininsanderivedokularınauyumluolması,
- Sonuç olarak ticari anlamda tercih edilebilir bir pamuk olması.
Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı, dünya genelinde organik pamuğa gereksinim artmakta ve organik pamuk kullanımı yaygınlaşmaktadır. Ülkeler bazında bakıldığında, Türkiye dünyada ilk organik pamuk üreten ülkedir ve günümüzde de organik pamuk üreten başlıca ülkelerin başında gelmektedir.
Organik pamuktan üretilen tekstil ürünleri, insana olduğu kadar çevreye de zarar vermeyen hassas süreçler kullanılarak üretildiklerinden organik pamuk, geleneksel üretime göre çevreye, ekonomiye ve sosyal kalkınmaya olumlu katkılar sağlayan bir üründür (Aytac, Basbag, Arslanoglu, Ekinci ve Ayan, 2020 s. 475). Organik pamuğun kullanım alanları, giyim, ayakkabı, ev tekstili (havlu, bornoz, çarşaf, nevresim vb.), çocuk eşyaları (çamaşır, giysi, oyuncak, çocuk bezi vb.) ve kişisel bakım ürünleri (makyaj pamuğu, pamuklu çubuklar vb.) gibi geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır (Aksoy, Duman, Besirli ve Kenanoglu Bektas, 2020, s. 198).
Bugün, küresel organik pamuğun büyük bir kısmı (% 97) aşağıdaki ülkeler tarafından üretilmektedir: Hindistan (% 51), Çin (% 17), Türkiye (% 10), Kırgızistan (% 10), Tacikistan (% 5), Tanzanya (2 %) ve ABD (% 2). Geriye kalan % 3 ise Uganda (% 1,08), Yunanistan (% 0,49), Benin (% 0,42), Peru (% 0,23), Burkina Faso (% 0,19), Pakistan (% 0,17), Mısır (% 0,12) Etiyopya (% 0,05), Brezilya (% 0,04), Mali (% 0,03), Arjantin (% 0,005) ve Tayland (% 0,003) olmak üzere 12 farklı ülkede üretilmektedir. Organik pamuk, 2018-2019 yıllarında toplam 19 ülke tarafından üretilmiştir (Organic Cotton Market Report, 2020 s. 4).
Klasik yöntemle üretilen pamuk verimine kıyasla organik pamuk üretiminde verimin % 7-38 arası daha düşük olması organik pamuk üretiminde önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Organik pamuk üreten çiftçilerin karşılaştığı bu verim kayıpları, organik pamuk üretiminin teşvik edilebilmesi için üreticilerin zarar görmeyeceği şekilde farklı ve yüksek fiyat oranları uygulanarak telafi edilmelidir (Aksoy vd., 2020, s. 192; Aytac vd., 2020, s. 476). Organik pamuk üretimindeki diğer bir sorun ise genetiği değiştirilmiş (GM) pamuktan kaynaklanan kontaminasyon riskidir. Türkiye dışındaki diğer ülkelerde pamuk dâhil genetiği değiştirilmiş bitkilerin ekiliyor olması kontaminasyon olasılığını artırmaktadır. Türkiye’de genetiği değiştirilmiş bitki tarımının kanunlarla yasaklanmış olması, GM pamuğun organik pamuğu kontamine etmesi riskini ortadan kaldırmaktadır (Basal, Karademir, Goren, Sezener, Dogan, Gencsoylu ve Erdogan, 2019, s. 302). Ayrıca organik üretimde hasadın tarladan son ürün aşamasına kadar her aşamada sertifikasyon sürecinden geçmesi gerekmektedir. Organik pamuk üretiminde üreticiden tüketiciye uzanan uzun zincire ek olarak, kontrol ve sertifikasyon da süreci etkilemektedir (Çetin, 2018, s. 130; Kalkancı, 2017, s. 17-18).
Her ne kadar organik pamuk tarımı üretim için geleneksel pamuk yetiştiriciliğine göre düşük verim ve yüksek maliyet getirmesi nedeniyle çiftçiler tarafından çok popüler görülmese de, ülke ihracatı için önemlidir ve aynı zamanda çiftçilere yüksek gelir sağlamaktadır. Ekolojik açıdan olumlu etkilerin de hesaba katıldığında, uygun tarım politikaları ile desteklenmesi gerekmektedir (Küçük ve Issı, 2019, s. 396; Mancı ve Binici, 2009, s. 2).
Sonuç
Günümüzde tekstil ve hazır giyim ürünlerinde sentetik liflerin kullanılmasındaki artış pamuğun küresel lif pazarındaki payını % 35’e kadar düşürse de tekstilde ve tıbbi kullanımda girdi olarak kullanılan başlıca doğal lif pamuktur. Yenilenebilir bir kaynak olan pamuk bu özelliği ve asla yeri doldurulamayışı ile doğal kaynaklar, sermaye ve işgücü gibi ekonomik faktörlerin istihdamını sağlayabilmekte ve ekonomiye büyük bir katkı sağlamaktadır. Dünya genelinde yaklaşık 100 milyon çiftçi ailesi geçimini pamuk tarımından sağladığı ve özellikle son yıllarda pamuk tarımının yaygınlaştığı Benin, Burkina Faso, Çad, Mali ve Togo gibi Afrika ülkelerinde yurt içi hasılanın % 5-10’unu, toplam ihracat gelirlerinin üçte birinden fazlasını ve tarımsal ihracatın üçte ikisinden fazlasını oluşturduğu ve bu ülkelerde dolaylı yoldan ekonominin arkasındaki ana güç olduğu görülmektedir.
Dünya ekonomisinde bu denli büyük öneme sahip olan pamuk sektöründe bazı olumsuzluklar ve çözülmesi gereken sorunlar vardır. Örneğin, küresel iklim değişikliği, sıcaklık ve yağışların bölgesel etkileri, zamanla dünya genelinde ortalama sıcaklıkların artması gibi faktörler, pamukta bu tür değişimlere adaptasyon noktasında ciddi sıkıntılar oluşturmaktadır. Karlılığın azalması, gereğinden fazla enerji ve aşırı su kullanımı, su kalitesizliği, çevresel problemler ve transgenik tohumların ekilmesi dâhil olmak üzere dünya çapında pamuk eken çiftçilerin karşılaştığı birçok farklı tehdit türü vardır. Bunlara ilaveten, en büyük üretici ülkeler olan Çin ve Hindistan arasındaki rekolte eşitsizlikleri de (1.800 kg/ha’a karşılık 500 kg/ha) dikkat çekicidir. Ayrıca son bir yıldır tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgınının da pamuk ekonomisine olan olumsuz etkileri bilinmektedir.
Yukarıdaki sorunların çözülmesi ve pamuk lifinin tekstil sektöründe rekabetçi ve sürdürülebilir kalmasını sağlamak amacı ile dünya genelinde bazı düzenlemeler yapılmalıdır. Bu bağlamda, pamuk ekim alanlarını genişletmeyi amaçlayan tarım politikaları geliştirilmeli ve özellikle yüksek verim ve kaliteli üretim yapılabilen bölgelerde uygulanmalıdır. Dünya genelinde yüksek maliyet sorununu çözmek, üretimi artırmak ve rekabetçi bir ortam yaratabilmek için pamuk politikaları yeniden değerlendirilmeli, pamuk fiyatlarının ABD ve Çin gibi birkaç ülke tarafından değil, küresel ölçekte diğer üretici ülkelerin katkıları ile belirlenmesi sağlanmalıdır. Ayrıca, piyasalar genetiği değiştirilmiş pamuğun tekelinden kurtarılmalı ve dünya genelinde pamuğun kalitesinin artırılması için bilimsel çalışmalar desteklenmeli ve yüksek verimli pamuk eldesi için “elit gen havuzları” oluşturulmalıdır.
Kaynak
Abay, C. F., Güler Gümüş, S. ve Türkekul, B. (2019). Türkiye’de 2000 yılı sonrası uygulanan tarım politikaları. In B. Pakdemirli, B. Yücel & N. Koşum (Eds.), Türkiye’de geçmişten günümüze tarım politikaları ve ekonomisi (pp. 21-38). Akçağ Yayınları: 1594
Aksoy, U., Duman, I., Besirli, G. ve Kenanoglu Bektas, Z. (2020). Türkiye’de organik bitkisel üretim. Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi Bildiriler Kitabı-1, 191-211.
Arvas, Y. E. Ve Kocaçalışkan, İ. (2020). Genetiği değiştirilmiş bitkilerin biyogüvenlik riskleri. Türk Doğa ve Aytac, S., Basbag, S., Arslanoglu, F., Ekinci, R. ve Ayan A. K. (2020). Lif bitkileri üretiminde mevcut durum ve gelecek. Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi Bildiriler Kitabı-1, 463-492.
Baffes, J., (2004). “Cotton Market Setting, Trade Policies, and Issues”. World Bank Policy Research Working Paper, No: 3218, 88.
Basal, H., Karademir, E., Goren, H. K., Sezener, V., Dogan, M. N., Gencsoylu, I. ve Erdogan, O. (2019). Cotton production in Turkey and Europe. In K. Jabran & B. S. Chauhan (Eds.), Cotton production (pp. 297-321). Wiley Online Library.
Charlton, D. ve Castillo, M. (2021). Potential impacts of a pandemic on the US farm labor market. Applied Economic Perspectives and Policy, 43, 39-57.
Chohan, S., Perveen, R., Abid, M., Tahir, M. N. ve Sajid, M. (2020).Cotton diseases and their management. In S. Ahmad & M. Hasanuzzaman (Eds.), Cotton production and uses (pp. 239-270). Singapore: Springer.