Türkiye, Şubat ayında “yüzyılın felaketi” olarak adlandırılan tarihinin en büyük depremlerini yaşadı. Kahramanmaraş ve Hatay depremleri olarak anılan 4 büyük deprem, binlerce artçının yarattığı yıkım, on binlerce yurttaşımızın yaşamını yitirmesine 100 bini aşkın yurttaşımızın yaralanmasına ve yüz binlerce yurttaşımızın göç etmesine neden oldu.
Havalimanı, yollar, diğer altyapı tesisleri hasar gördü. Günlerce elektrik ve doğalgaz kesintisi yaşandı. Genelde binaların üzerinde kurulu olan baz istasyonları binalarla birlikte yıkılınca telefonla iletişim çok sınırlı sağlanabildi.
Depremler, Kahramanmaraş, Hatay, Gaziantep, Adıyaman, Adana, Diyarbakır, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa’da büyük yıkıma neden olurken, özellikle Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Gaziantep’te yıkım çok daha büyük oldu.
Yaşanan bu felaketten alınacak çok ders var. Yerleşim alanlarının seçimi, şehircilik, altyapı, inşaat, teknoloji, ekonomik, sosyal, kültürel ve daha birçok alanda yapılması gereken ve alınması gereken ödevler var. Ama ne yazık ki, bu dersler alınmıyor. Bundan 24 yıl önce 17 Ağustos 1999’da Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremi ile yine binlerce yurttaşımız yaşamını yitirmişti. Bu depremler yaşandığında da “ders almalıyız” denilmişti. O iki depremden ders alınmadığı ve depreme uygun yapılar, altyapı çalışmaları yapılmadığı için Kahramanmaraş ve Hatay merkezli bu depremlerde on binlerce yurttaşımız yaşamını yitirdi. Kentler, köyler yerleşim alanları yerle bir oldu. Oysa 24 yıl hiç de az bir zaman değil. Bugün “bir yılda yeniden imar ederiz” deniliyor. Fakat, 24 yıl boşa geçirildi. Bu depremlerden de ders çıkarılmaz ve gerekli önlemler alınmazsa yaşanacak yeni depremlerde yine yıkılırız.
Kırsalda olmanın dezavantajları
Bu depremde bir kez daha gördük ki, kırsalda, köyde yaşamak her zaman dezavantajlı oluyor. Depremin etkisi ve olumsuz hava koşulları nedeniyle depremin ilk iki günü köylere ulaşılamadı. Bazı köylere 4-5 gün sonra ancak ulaşıldı. Köyde yaşayanlar genellikle yaşlı. Enkaz altından kendi olanakları ile çıkmaları veya enkazdakileri kurtarmaları çok zor. Şehirde, ilçede, kasabada yaşayanlar köydeki yakınlarına ulaşmada büyük sıkıntı yaşadı.
Özellikle fay hattı üzerinde veya yakınındaki köylerde deyim yerindeyse taş üzerinde taş kalmadı. Fay hattına uzak köylerde ise, durum çok daha iyiydi.
Depremin yıktığı 11 ilde tarım ve hayvancılık
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin verdiği bilgilere göre, deprem bölgesi verimli arazileri ve iklim yapısıyla gıda arz güvenliği için stratejik öneme sahip. Bölgenin hububat, bakliyat, yaş meyve sebze ve kuru meyve üretimindeki potansiyeli çok büyük.
Depremin etkili olduğu 10 il afet bölgesi ilan edilirken Elazığ 11. il olarak eklendi. Deprem bölgesindeki 11 ilin tarım sektörüne katkısına bakıldığında rakamlar çok çarpıcı. Tarımsal üretim alanının yüzde 17’si, çiftçilerin yüzde 14’ü, tarımsal hasılanın yüzde 15’i, ekili alanın yüzde 16’sı, bitkisel üretimin yüzde 17’si, canlı hayvan sayısının yüzde 18’i, çayır ve mera alanının yüzde 10’u bu bölgede. Tarımsal ihracatın yüzde 22’si bu bölgeden gerçekleştiriliyor.
Yeniden üretime dönmek için destek şart
Bir başka önemli konu ise gıda güvencesi için tarımsal üretimin nasıl sürdürüleceği? Depremin ilk günleri yapılan yardımlar en üst seviyedeydi. Tır kuyrukları oluştu. Zaman geçtikçe yardımların azalacağı görülüyor. Bölgenin gıda ihtiyacı sadece yapılacak gıda yardımı ile çözülemez. Orada yaşayan insanların kendi gıda ihtiyaçlarını ve geçimlerini sağlaması, ülkenin gıda güvencesi için tarımsal üretimin mutlaka devam etmesi gerekiyor.
Üretimin yapılabilmesi için de öncelikle üreticinin, çiftçinin tarlaya inip ekim yapması, üretmesi gerekiyor. Buğday, arpa, mercimek gibi bazı ürünler kışlık olarak ekilmişti. Mısır ekimi başladı. Meyve ağaçları budanıyor. Yakın zamanda diğer ürünlerde ekim ve dikim yapılacak. Bu ekimi yapacak çiftçilerin bir bölümü depremde yaşamını yitirdi. Bazıları bölgeyi terk etti. Orada kalarak yaşamını sürdüren çiftçinin ekim yapması için üretim aracına, traktöre, pulluğa, ekim makinelerine ihtiyaç var. Tohum başta olmak üzere mazot, gübre gibi tarımsal girdilere ihtiyaç var. Tarımın daha fazla desteklenmesi gerekiyor.
Makine parkı oluşturulmalı
Tarımsal üretim araçlarının önemli bir bölümü deprem enkazı altında kaldı. Bunların önce çıkarılması sonra onarılması gerekiyor. Bu ciddi bir zaman alabilir. Bu nedenle tarım makineleri parkı oluşturulması gerekiyor. Gerekirse bu konuda da bir kampanya düzenlenerek imalatçı, üretici firmalardan makine desteği sağlanarak bu parklar oluşturulabilir.
Kışlık ekimi yapılan buğdayda üst gübrelemenin yapılması gerekiyor. Bunun için de traktöre, gübreyi atacak makineye ihtiyaç var. Tohuma, gübreye, tarım ilaçlarına ihtiyaç var. Bu girdilerin özellikle maddi durumu uygun olmayan çiftçilere mutlaka hibe olarak verilmesi gerekir.
Atılan adımlar yeterli değil
Deprem sonrası kırsala yönelik bazı adımlar atıldı. Yem desteği, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan düşük faizli kredilerin 1 yıl süreyle ertelenmesi,2022 üretim yılına ait desteklerin ödenmesi ve benzeri adımlar atıldı. Ancak bu adımlar bölgede tarımsal üretimi harekete geçirecek adımlar değil.
İlk olarak 17 Şubat 2023 günü Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile deprem bölgesindeki yetiştiriciler için yem desteği getirildi.
Depremden zarar gören 10 il (Elazığ ve Sivas’ın Gürün ilçesi de afet kapsamına alındı) ve afet bölgesi ilan edilen illerde büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiricilerine hayvancılık faaliyetlerinin devamlılığını sağlamak,verimliliğini artırmak ve hayvan sağlığı ile refahını temin etmek amacıyla, 6 Şubat 2023 – 31 Aralık 2023 tarihleri arasında bir defaya mahsus olmak üzere hayvan başına yem desteği yapılacak.
Karara göre, yetiştiricilere, bir defaya mahsus olmak üzere büyükbaş (sığır, manda) için hayvan başına 500 lira, küçükbaş (koyun, keçi) için hayvan başına 50 lira destekleme ödemesi yapılacak.
Yem desteği konusunda atılan adım gerekli ve olumlu ama yetersiz. Şu anda acil olarak yeme, desteğe ihtiyaç var. Kararda da belirtildiği üzere bu desteğin ödenmesi 6 Şubat ile 31 Aralık 2023 tarihlerini kapsıyor ve sadece bir defa ödeme öngörülüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, hangi üreticinin kaç baş hayvanı için destek alacağını belirleyecek, icmal listeleri hazırlanacak ve ilan edilecek. Sonra ödeme yapılacak. Bu ciddi bir zaman alacak.
Hayvan sayısı az olduğu için TÜRKVET’e kayıtlı olmayan çiftçi, yetiştirici bu destekten yararlanamayacak.
Mazot ve gübre desteği 11 ile nakit ödendi
Resmi Gazete’nin 17 Şubat 2023 tarihli sayısında yayınlanan bir başka karar ile depremlerden zarar gören ve afet bölgesi ilan edilen illerdeki Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı üreticilerin 2022 yılı mazot ve gübre desteği nakdi olarak yapılması kararlaştırıldı.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin verdiği bilgiye göre; 2022 yılından itibaren ayni olarak ödenmesine karar verilen mazot ve gübre desteği depremden etkilenen 11 ilde nakit ödeniyor. Diğer 70 ilde yine ayni olarak ödeniyor. Bu kapsamda deprem bölgesindeki 301 bin 472 üreticiye mazot ve gübre desteği kapsamında 2 milyar 861 milyon 743 bin 200 lira 24 Şubat 2023 günü banka hesaplarına yatırıldı. Ayrıca, 9 bin 830 üreticiye yem bitkileri üretimi desteği kapsamında 41 milyon 92 bin 146 lira, 113 bin 861 yetiştiriciye hayvancılık destekleri kapsamında 473 milyon 812 bin 128 lira, 112 yetiştiriciye su ürünleri desteği kapsamında 38 milyon 80 bin 132 lira olmak üzere toplam 3 milyar 414 milyon 727 bin 606 lira yatırıldı. Üreticiler yatırılan desteğin bir bölümünün tarımsal sulama borçları nedeniyle enerji firmalarına gittiğini söyledi. Böyle bir felaketin yaşandığı ve çiftçinin paraya en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde bu kesintinin önlenmesi gerekirdi.
Resmi Gazete’de 17 Şubat 2023 tarihli sayısında yayınlanan Bitkisel Üretime Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ’de de bir değişiklik yapıldı. Değişiklik ile “Bu Tebliğe konu üretim yılına esas ÇKS ve destekleme müracaatlarını tamamladıktan sonra vefat eden çiftçilerin Ziraat Bankası’nda bulunan hesaplarına mazot ve gübre alımında kullanılmak üzere tanımlanan destekleme tutarları, Ziraat Bankası’na başvurmaları halinde mirasçılarına nakit olarak ödenir” hükmü getirildi.
Düşük faizli tarım kredilerine 1 yıl erteleme
Deprem bölgesi ve afet kapsamındaki 11 ilde Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’nin kullandırdığı düşük faizli tarımsal krediler 1 yıl süre ile faizsiz olarak ertelenmesini öngören Cumhurbaşkanlığı Kararı 28 Şubat 2023 tarihli resmi Gazete’de yayınlandı. Karara göre, depremde zarar gören 11 ilde; anaparası 250 bin liraya kadar olan krediler faizsiz olarak herhangi bir başvuruya gerek olmadan 1 yıl süre ile erteleniyor.
Anaparası 250 bin 1 lira üzeri kredilerde ise ürünleri, ekilişleri, hayvan varlıkları, işletme tesisleri, ahırları, seralar vb. en az yüzde 30 ve üzeri zarar gördüğü il veya ilçe hasar tespit komisyonu tarafından belirlenen üreticiler başvuru yaparak kredilerini faizsiz olarak 1 yıl erteleyebilecek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği bilgilere göre, depremden zarar gören illerde yapılacak konutlar kapsamında ilk etapta 70 bin köy evi de inşa edilecek.
Kırsalda yeni yapılanmaya ihtiyaç var
Depremden çıkarılacak pek çok ders var. Bunlardan en önemlisi tarım arazilerinin imara açılmaması. Ovalara yapılan binaların nasıl yıkıldığı bir kez daha görüldü. Tarım alanlarının, meraların imara açılması hem deprem açısından hem de gıda güvencesi açısından büyük risk taşıyor. Son depremlerde kırsala ulaşmada gecikmeler yaşandı. Bu felaket bir kez daha gösterdi ki bu tür afetler için köylere yönelik özel bir yapının kurulması şart. AFAD’a bağlı kırsala müdahale birimi olabilir. Ahbap gibi gönüllü kuruluşların bünyesinde kırsal için bir birim oluşturabilir. Daha önce faaliyet gösteren ancak 2005 yılında kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi bir yapı olabilir. Ama mutlaka kırsalı depreme hazırlayacak ve bir felaket olduğunda harekete geçecek bir yapılanma şart. Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin depremde şehir merkezlerindeki mahallelerden dezavantajlı ve en son ulaşılan merkezler olduğunu gördük. Yani köyleri mahalle yapınca hizmet veya deprem gibi büyük bir felakette kentin merkezi gibi algılanmadığı görüldü.
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerde yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar dilerim.