Yeni bir yıla girdik. Sıradan bir yıl değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı. Bundan 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazanılan bağımsızlık savaşı sonrasında tarım başta olmak üzere birçok alanda “mucize” denilecek kadar büyük başarılar elde edildi. Elbette bu başarıların altında doğru yönetim, doğru politikalar, doğru uygulamalar ve çok çalışmak vardı.
Tam 100 yıl sonra yine çok ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Öncelikle geride bıraktığımız 2022 yılına bir bakalım. Birçok alanda olduğu gibi tarım sektörü için de 2022 yılı çok zor geçti. Hem dünyada hem de Türkiye’de yaşanan gelişmeler üreticiyi de, tüketiciyi de olumsuz etkiledi.
Dünyayı sarsan önemli gelişmeler
Küresel düzeydeki gelişmelere bakıldığında, Covid 19 salgınının etkileri azalsa da Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile Şubat ayında başlayan savaş, dünyada yeni bir gıda krizine neden oldu. Gıda fiyatlarındaki artışlar en çok yoksul ve açlık çekenleri etkiledi.
İklim krizinin etkileri daha da şiddetlendi. Avrupa’da son 500 yılın en şiddetli kuraklığı yaşandı. Enerji krizi ve buna bağlı olarak gübrede yaşanan kriz ve aşırı fiyat artışları tarımsal üretimi olumsuz etkilerken gıda fiyatlarının artmasındaki bir başka önemli faktör oldu.
Yıl boyunca, dış ticarette uygulanan kısıtlamalar, vergi ve engeller, artan yoksulluk, açlık gibi evrensel konular yine ön plana çıktı.
Türkiye’de yaşananlar
Türkiye, bir yandan bu küresel sorunlardan kendisine düşen payı alırken diğer yandan da yurtiçinde yaşanan gelişmeler nedeniyle tarımda çok zor bir yılı geride bıraktı.
-Tarımsal girdi fiyatlarındaki aşırı yükselme ve buna bağlı olarak üretim maliyetlerinin artması ve gıda fiyatlarındaki aşırı yükselme yıl boyunca ana gündem konularından birisiydi.
– Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yerine Vahit Kirişci’nin atanması, tarımda önemli bazı değişiklikleri de beraberinde getirdi. Türkiye’nin bir türlü tedavi edilemeyen hastalığı, hükümet değişmese bile bakan değiştikçe değişen politikalardır. Yine öyle oldu. Birçok proje rafa kalktı, yeni baştan projeler gündeme geldi.
– Pamuk, zeytin, ayçiçeği gibi ürünlerde üretimde rekor kırılmasına rağmen düşük fiyat politikası nedeniyle üretici, özellikle ayçiçeği ve pamuk üretiminden vazgeçmeye başladı.
– İhracat yasakları, gümrük vergilerinin sıfırlanarak ithalat kapılarının açılması yine üretim yerine ithalatın desteklenmesine neden oldu.
– Hayvancılıkta çok ciddi sorunlar yaşandı. Çiğ süt fiyatının artırılmaması ve gereken desteklerin sağlanmaması nedeniyle yine milyonlarca süt ineğinin kesilmesine ve süt üretiminin azalmasına yol açtı. 2022 yılı boyunca çiğ süt fiyatı hep tartışma konusu oldu. Ulusal Süt Konseyi(USK)’nin 15 Eylül’de yaptığı toplantıda litresi 7,5 lira olan referans fiyatın 7,5 liraya çıkarıldığını açıklaması sert tepkilere neden oldu. Ondan sonra serbest piyasada fiyatlar arttı ve 12 liraya kadar çıktı. Konsey fiili olarak devre dışı kaldı. Et ve süt üretimindeki kriz ve buna bağlı olarak artan fiyatlar tüketiciyi, et ve süt ürünlerini alamaz noktaya getirdi.
– Savaş nedeniyle Rusya, Ukrayna’dan gelecek gemilere izin vermeyince yağ krizi yaşandı. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, Türkiye’nin 1,5 aylık yağı kaldığını açıklayınca deyim yerindeyse kıyamet koptu. Benzer bir sorun Avrupa’da yaşandı. Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin ile görüşünce yağ gemilerine izin verildi ve piyasa nefes aldı.
– Tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması, çevre felaketleri, zeytinlik sahaların madenciliğe açılması için ısrarlı girişimler ve daha birçok gelişme 2022 yılının adeta kabus gibi geçmesine neden oldu.
Sevindiren gelişmeler de oldu
Elbette olumlu bazı gelişmeler de oldu. Şeker pancarı alım fiyatı ilk kez 8 ay önceden açıklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Şeker’in 2022 ürünü şeker pancarı alım fiyatını Ocak’ta ton başına 800 lira olarak açıkladı. 2021 ürünü pancar fiyatı 420 liraydı. Hasat döneminde fiyat 1400 liraya çıkarıldı. Temel gıda ürünlerinde Katma Değer Vergisi (KDV) yüzde 8’den 1’e indirildi. Buğday ve arpa alım fiyatları üreticiyi memnun etti. Türkiye’nin birinci, dünyanın 5. büyük barajı olan Yusufeli Barajı açıldı. Türkiye, sofralık zeytin üretiminde dünya lideri, zeytinyağında 2. oldu. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi koordinasyonunda yapılan rekolte tahminine göre sofralık zeytin üretimi 2,9 milyon ton, zeytinyağı üretimi 421 bin ton olarak tahmin edildi.
Tarım Gündem’in büyük kaybı
Tarım sektörü için çok zor bir yıl geride kalırken, Tarım Gündem Dergisi de en büyük kaybını 2022’de yaşadı. Dergimizin kurucusu sevgili Burcu Uzuncular 12 Temmuz 2022 günü aramızdan ayrıldı. Kendisini bir kez daha saygı ve sevgiyle anıyoruz.
2023’ün önemi
Bu kadar olumsuzlukların yaşandığı 2022’den 2023 yılına girdik. 2023 yılı aynı zamanda İzmir İktisat Kongresi’nin de 100.yılı.
Henüz cumhuriyet ilan edilmeden 17 Şubat 1923’te İzmir’de toplanan İktisat Kongresi ile çizilen yol haritası doğrultusunda ekonomide özellikle tarımda büyük başarılar elde edildi.
Yüz yıl sonra geldiğimiz noktada birçok alanda olduğu gibi tarım ve gıda konusunda da Türkiye’nin çözüm bekleyen çok önemli sorunları var. Bu yıl yapılacak genel seçim sorunların çözümü ve ülkenin ikinci yüzyıldaki yol haritası ve hedeflerinin belirlenerek uygulanması açısından büyük öneme sahip.
12 yıl önce belirlenen hedeflere ulaşılamadı
Aslında 2023 yılına ilişkin hedefler çok önceden belirlenmişti. Ancak özellikle tarımda belirlenen bu hedeflerin hiçbiri gerçekleşmedi.
2011 yılında yine bir seçim öncesinde iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, pek çok alanda olduğu gibi tarım konusunda da 2023 hedeflerini belirledi.
Tarımda 150 milyar dolarlık üretim, 40 milyar dolarlık ihracat hedeflendi. 2023’e gelindiğinde üretim 40 milyar doların biraz üzerinde, ihracat ise 23 milyar dolar civarında gerçekleşti.
Türkiye, tarımda 2023’te dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer alacaktı. İlk 10 ülke arasındaki yerini bile koruyamadı.
Sulanabilir 8,5 milyon hektarlık alanın tamamı 2023’e kadar sulamaya açılacak, arazi toplulaştırması tamamlanacaktı. Sulamaya açılan alan 6,1 milyon hektarda kaldı. Toplulaştırma tamamlanamadı.
Destekler artırılacak, bütün bölgelerde ve ürünlerde havza modeline göre uygulanacaktı. Bu hedef de gerçekleşmedi. Tarımsal desteklerin reel olarak artması bir yana yasal olarak verilmesi gereken destekler bile ödenmedi. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu’na göre tarımsal destekler gayrisafi milli hasılanın en az yüzde 1’i kadar olması gerekiyor. Yasa’nın çıktığı 2006’dan 2023’e kadar hiç bir yıl buna uyulmadı. Yasanın çıkışından sonraki yıl 2007’de tarıma ödenen destek dolar bazında 4 milyar dolar ve gayrisafi milli hasılanın yüzde 0,60’ı kadar oldu. 2022’de destek miktarı dolar bazında 1,6 milyar dolara ve gayrisafi milli hasılanın yüzde 0,33’üne geriledi.
2023’te tarımı neler bekliyor
– Öncelikle dünyanın en önemli sorunu haline gelen iklim krizi, tarım ve gıda sektörü üzerindeki etkisini daha da artıracak. Kuraklık, sel, aşırı yağış, dolu, fırtına, aşırı sıcaklar ve daha birçok felaket tarım ve gıda üretimini olumsuz etkileyecek. Türkiye yine büyük bir kuraklık riski ile karşı karşıya.
– Rusya – Ukrayna savaşının, özellikle tahıl, yem ve bitkisel yağ sektörü üzerindeki olumsuz etkileri sürecek. Dünyanın en önemli tahıl ihracatçısı konumundaki Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle buğday, ayçiçeği, mısır, soya gibi birçok üründe fiyat istikrarsızlığının devam etmesi bekleniyor.
– Çin’in tarım ürünleri ithalatı, uyguladığı politika dünya piyasaları üzerinde etkisini hissettirmeye devam edecek.
– Türkiye için çok önemli bir seçim var. Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri bu yıla damgasını vuracak. Tarım konusunda yine birçok vaat sıralanacak. Alım fiyatları, destekleme ödemeleri seçime göre şekillenecek.
– Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı torba yasa taslağı ile tarımda çok önemli değişiklikler yapılması öngörülüyor. Bu taslağın seçimden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirilmesi hedefleniyor. “Tarım Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağı” ile Bakanlıkça belirlenen ürün ve ürün gruplarının üretimi için çiftçiler üretim öncesi Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin alacak. Yani çiftçinin ne üreteceğine bakanlık karar verecek. İzin almayanlar önce uyarılacak, izin almadan üretime devam ederlerse desteklerden 5 yıl süreyle men ve idari para cezası uygulanacak. Bir başka önemli değişiklik Bakanlığın belirlediği ürünleri çiftçi sözleşmeli olarak üretmek zorunda. Tarımsal desteklemeler Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)’ne göre değil, Bakanlığın belirlediği kayıt sistemlerine göre ödenecek. Ayrıca üst üste iki yıl ekilmeyen tarım arazileri Tarım Bakanlığı tarafından öncelikle bulunduğu yerde ikamet edenlere veya sivil toplum kuruluşları ile meslek odalarına kiralanacak. Sözleşmeli üretimle ilgili şartlar yeniden belirlenecek.
– Toprak Mahsulleri Ofisi’nin Kasım 2022 Fenolojik Değerlendirme- Saha Araştırma Raporu’na göre, 2023 üretim yılında ülke genelinde pamuk, yağlık ayçiçeği ve haşhaş ekili alanların geçen yıla göre azalacağı bu alanların büyük kısmına buğday ve arpa ekildiği/ekileceği öngörülüyor.
– Resmi Gazete’nin 31 Aralık 2022 tarihli 3.mükerrer sayısında yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı buğday, mısır ve arpada 30 Nisan 2023’e kadar, aspir, ham ayçiçeği yağı, ayçiçeği çekirdeği ve kanolada 31 Mayıs 2023’e kadar gümrük vergisi sıfırlandı. Bu ürünlerde ve daha birçok üründe 2023 yılında da ithalat devam edecek.
– İzmir İktisat Kongresi’nin 100.yılında Şubat ayında İzmir’de iki ayrı iktisat kongresi yapılacak. Birisini Hazine ve Maliye Bakanlığı, diğerini İzmir Büyükşehir Belediyesi gerçekleştirecek.
– Kuraklık nedeniyle tarımsal üretim ve su sorunu ana gündem konularından birisi olacak.
– Gıda enflasyonu, artan gıda fiyatları 2023 yılında da her ay enflasyon verileri açıklandığında üzerinde en çok konuşulacak konu olmaya aday.
– Bu yıl gündemden hiç düşmeyecek konulardan birisi hayvancılık olacak. Hayvan varlığı azalırken, artan üretim maliyetleri üreticiyi zorlarken, tüketici yine et ve süt ürünlerini almakta çok zorlanacak.
Özetlersek, zor geçen 2022 yılından sonra 2023’de hiç kolay bir yıl olmayacak. Cumhuriyetimizin 100. yılında tarım ve gıdada ülke potansiyelini değerlendirebilen politikalarla bu sorunları aşabilir ve geleceğe umutla bakabiliriz. Bu potansiyeli görmezden gelen ve ithalata dayalı politikalarda ısrar edilirse üretici için de tüketici için de ne yazık ki zor günler olacak. Bereketli bir yıl olması dileği ile Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.