22.05.23

Ata Fidancılık, Modern Meyvecilikte Ülkemizi Başarıyla Temsil Ediyor

Ata Fidancılık, Modern Meyvecilikte Ülkemizi Başarıyla Temsil Ediyor

1977 yılında meyve fidancılığı konusunda hizmet vermeye başlayan Ata Fidancılık, bugün geldiği noktada meyve fidancılığı, meyvecilik ve anahtar teslim bahçe kurulumu hizmetleri sunuyor. Yetiştirdiği sağlıklı, kaliteli ve yüksek verimli fidanlarla çeşitli ülkelerde kurduğu anahtar teslim bahçeler ile ülkemize katma değer sağlayan Ata Fidancılık, modern meyvecilik alanında ülkemizi başarıyla temsil ediyor.

Ata Fidancılık ortaklarından Ziraat Mühendisi İsmail Düzenci ile fidancılık ve meyvecilik sektörüne dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Sektörü A’dan Z’ye değerlendirmesini istediğimiz İsmail Düzenci, sorularımızı şu şekilde yanıtladı…

Ata Fidancılık olarak kuruluşunuzdan bahseder misiniz?

Ata Fidancılık, 1977 yılında babam ve amcam tarafından kuruldu. Bugün beş kişilik bir ortaklıkla, meyve fidancılığı, meyvecilik ve anahtar teslim bahçe kurulumu hizmetleri ile meyve sektörüne çözümler sunuyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip ederek üreticilerimize rehberlik etmeyi ilke edindik. Yetiştirdiğimiz sağlıklı, kaliteli, yüksek verim gücüne sahip fidanlar ve bu fidanlarla çeşitli ülkelerde kurduğumuz anahtar teslim bahçeler ile ülkemizi, dünya modern meyvecilik alanında da başarıyla temsil ediyor, bunun sonucunda ülkemize sağladığımız katma değer ile de gurur duyuyoruz.

Hangi türlerde çalışıyorsunuz?

Ata Fidancılık olarak, yılların bize kazandırdığı tecrübeler sayesinde geldiğimiz noktada fidan üretimimize birçok türle devam ediyoruz. Yumuşak çekirdekli türlerde elma, armut, ayva; sert çekirdekli türlerde ise kayısı, şeftali, erik, nektarin ve bunların haricinde zeytin, ceviz gibi birçok türde fidan üretimimiz mevcut. Üreticilerin taleplerine bağlı olarak üretimlerimiz, miktar ve çeşitlilik bakımından yıldan yıla farklılık gösteriyor. Dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmeleri yakından takip ediyor ve araştırma enstitüleri, üniversiteler, tarım bakanlığı gibi kuruluşlarla dirsek teması halinde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Buralardan edindiğimiz tecrübeleri de üreticilerimizle paylaşıyor, onların refah ve gelir düzeylerini artırmak için piyasaya sağlıklı ve kaliteli meyve fidanları sunuyoruz.

Yurtiçinde ve yurtdışında hangi noktalara ulaşıyorsunuz?

İhracatımıza Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile başladık ve Azerbaycan ile devam ettik. Ardından Türki Cumhuriyetler’den Türkmenistan, Kazakistan ve Özbekistan ile çalışmaya başladık. Kuzey Afrika’da Libya ve Fas ile çalışıyoruz. Yine Ürdün ve Lübnan da çalıştığımız ülkeler arasında yer alıyor. Bu ülkelerde kurduğumuz modern bahçeler beğenildiği için bu bölgelere fidan ihracatımız da artarak devam ediyor. Yurt içinde ise hemen hemen Türkiye’nin bütün illeri ile çalıştığımızı söyleyebilirim. Üreticilerimizden gelen talepler doğrultusunda sağlıklı ve kaliteli fidan temini için var gücümüzle çalışıyoruz.

Fidan üretiminin yanı sıra sunduğunuz hizmetler nelerdir?

Yurtdışında kurduğumuz bahçelere, yalnızca fidan satalım düşüncesi ile yaklaşsaydık başarısız olurduk.  Çünkü çalıştığımız ülkelerde tarım, bizim ülkemizdeki gibi değil. Yatırımcılar, tarımın içinden gelmiyor ve nasıl üretim yapacaklarını bilmiyorlar. Bu yüzden onlarla çalışma şeklimiz A’dan Z’ye kapama bahçe tesisi şeklinde. Bu çalışma şeklinden şunu kastediyorum; alt yapı hizmetlerinden sulama ve telli terbiye sistemlerine kadar, partner olduğumuz firmalardan destek alarak bu ülkelerdeki üreticilere sunuyoruz. Hatta ilerleyen süreçte ilaç ve gübre kullanımlarında da teknik destekte bulunuyoruz.

2022 yılı, fidancılık sektörü için nasıl bir yıl oldu?

Pandemi sürecinde insanlar tarımın önemini, gıdaya ulaşabilmenin ne kadar hayati ve zor olduğunu anladılar. Gıda fiyatlarındaki artış da bunun göstergesi zaten. Bu dönemde çok yoğun bir talep oldu ve bu, biz fidan üreticilerine pozitif yansıdı. İnsanlar evden çıkamayınca, bir tane fidan alıp balkonuna koymak bile çok kıymetli hale geldi. Ata Fidancılık olarak biz bunları çok önemsiyoruz ve olması gerektiğine inanıyoruz. Ancak her pozitif etkinin arkasından negatif de onu takip ediyor. Bir anda artan taleple birlikte plansız üretim sonucunda, Türkiye’de çok yoğun bir fidan üretimi başladı ve ihtiyaçtan fazla üretim yapıldı. 2023 yılına geldiğimizde ise hem ihtiyaç fazlasının hem de yüksek enflasyonun etkisiyle fidan fiyatlarının çok düşük kaldığını görüyoruz.

2022 yılını, meyve üreticileri açısından değerlendirir misiniz?

Ata Fidancılık firma ortakları olarak aynı zamanda meyve üreticiliği de yapıyoruz. Ürünlerimizle, Türkiye’de Metro Market gibi kurumsal yerlerin tedarikini sağlıyoruz. Üretici tarafımızla değerlendirecek olursak maalesef bu durum, meyve üreticiliği yapanlara aynı şekilde pozitif yansımadı. Meyvecilik yapanların işi kolay değil çünkü meyvecilikte, birçok değişken var.  Bu değişkenlere bağlı olarak da her yıl bazı ürünlere olan talep artarken bazılarına ise azalıyor. Dolu, don gibi iklimsel olaylar sonucu azalan ürünün fiyatı yükselirken, bol olan ürünün fiyatı düşüyor. Bu yüzden üreticiler, yetiştiricilik konusunda karar verirken çelişki yaşıyorlar. Örneğin kiraz üreticisi, meyvesi para etmediğinde kiraz dikmekten yana olmuyor ve tercihini para eden bir üründen yana yapmak istiyor çünkü kirazda gelecek görmemeye başlıyor. Ancak herkes kirazdan uzaklaşıp para eden tür ne ise ona yönelince de kirazın fiyatı yükseliyor ve diğer tercih edilen ürünün fiyatı düşüyor. Maalesef bu durum, meyvecilikte yıllardır kısır döngü olarak devam ediyor.

Bu noktada üreticilere tavsiyeniz nedir?

Biz bu konuda devamlılıktan ve planlı hareket etmekten yanayız. Savunduğumuz düşünce şu: Öncelikle meyvecilik yapılacak bölgenin hangi ürün yetiştiriciliğine elverişli olduğunun tespiti iyi yapılmalı. Üreticinin konuya tecrübesi ve bölgede ürünün pazarı varsa ne olursa olsun ürününden vazgeçmemeli. Bir şeyci olunması gerektiğini düşünüyoruz yani kirazcı, elmacı gibi tek üründe uzmanlaşılmalı. Neden derseniz; her türün kendine özgü yetiştiricilik şartları ve zorlukları var. Bir ürünü öğrenip yetiştirmek için yıllar harcanıyor. Ürün para etmeyip başka ürüne geçiş yapıldığında hem edinilen tecrübe çöpe atılıyor hem de yeni ürünü öğrenmek için birçok zorluk yaşanıyor. Üstelik on yıllık süreci ele aldığınızda, her ürün bir şekilde aynı geliri getiriyor. Biri daha verimliyken, diğerinin pazar değeri yüksek oluyor ve bir şekilde dengeleniyor.

Üreticinin en büyük sorunu nedir?

Üreticilerimizin yaşadığı sorunların başında, tarımdaki belirsizlik durumu yer alıyor. Yaşanan en büyük sorun fiyat, üretim ve piyasa belirsizliği. Hastalık zararlılar da büyük sorundur ancak bunlar üreticinin tecrübesi ile aşılabilir sorunlardır. Belirsizlik durumunda üretici, bu sene ürününü kaç paraya satacağını bilmiyor. Ne kadar tonaj alacağını bilmiyor çünkü kurduğumuz bahçeler, üstü açık fabrika. Doludan, dondan etkileniyor ve bu yüzden beklenen verim elde edilemeyebiliyor. Belirsizlik, üreticinin en büyük sorunu maalesef.

Peki insanlar neden meyvecilik yapsın, sektörün avantaları nelerdir?

Hep olumsuzluklardan bahsetmeyelim tabii. Tüm dünyada tarım zorlaşıyor ve tarımla uğraşmak isteyenlerin sayısı azalıyor. Birçok ülke, örneğin Avrupa çalışacak işçi bulamıyor ve tarımı terk ediyor. Ülkemiz bu anlamda çok büyük avantajlara sahip çünkü öncelikle çok genç nüfusu var. Tarımı meslek olarak yapanların yani çiftçilerin oranı da yüksek. Diğer yandan ülkemiz iklim koşulları ile tarım ve meyve yetiştiriciliği için çok elverişli. Bu yüzden yetiştirdiğimiz ürünlerin kıymetini bulacağına inanıyoruz ve meyvecilik yatırımlarına devam ediyoruz. Eski çeşitler yola dayanım, lezzet ve kalite bakımından yetersizdi. Ancak yeni geliştirilen çeşitlerle birlikte ülkemizin ihracat kapasitesi de artıyor. Diğer taraftan ceviz ve badem gibi, ithalatçı olduğumuz ürünler de var. Bu ürünlerde de yatırımlarımızı artırmalıyız. Eğer bu bahçeleri doğru yere doğru çeşitleri seçerek kurabilirsek, ülkemiz bu konuda ithalatçılıktan kurtulur. Tüm bunların sonucunda sektörün önünün açık olduğunu düşünüyorum.

Üreticiler, fidan satın alırken nelere dikkat etmeli?

Fidancılıkta en önemli konu ismine doğruluk ve hastalıktan arilik. İsmine doğruluktan kast ettiğimiz şey, çeşidin gerçekten aldığınız çeşit çıkması. Hastalıktan arilik ise; tıpkı insanlarda olduğu gibi bitkide de hastalık ve virüsler söz konusu. Bu yüzden ari, temiz fidan konusuna dikkat edilmeli. Üreticilerin bu noktada bizim gibi, bu konuya yatırım yapan, ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden firmalardan alım yapmaları çok önemli. Çünkü bizler, fidan üretimine başlamadan önce dikim yapacağımız araziyi titizlikle seçiyoruz. Analizlerini yapıp üretime elverişli olup olmadığına bakıyoruz. Eğer arazi elverişli ise üretime başlıyoruz. Üretim sürecimiz 2 yıl sürüyor. Birinci yıl anaçları büyütüyoruz ve aşılıyoruz. İkinci yıl ise bu aşıladığımız çeşitleri büyütüyoruz. İkinci yılın sonunda, fidanlar yaprağını döktükten sonra müşterimizin tercihine bağlı olarak söküm yapıp, ona ulaştırıyoruz. Eğer fidanlar hemen teslim alınmayacaksa yine sökümü yapıp sisleme sitemi faal, otomatik depomuzda fidanları muhafaza ediyoruz. Müşteri hazır olduğunda, fidanlarını güvenle teslim alıyor.

Peki ilk dikim aşamasında nelere dikkat edilmeli?

Fidanda önemli olan bir diğer konu kök sisteminin sağlıklı gelişmiş, üst aksamının pişkin ve düzgün olması. Bunun dışında dikim yaparken önemli olan konu ise dikim çukurunun hazırlandıktan sonra fidanın derin dikilmemesi. Çünkü derin dikim yapılan fidanlarda ilerleyen yıllarda sorun yaşanır. Bir diğer nokta ise can suyu. Can suyu dediğimiz dikimden hemen sonra verilen su çok önemli. Bir diğer nokta, dikim yapılacak arazi rüzgarlı bir bölgedeyse, fidanlar kazıkla sabitlenmeli. Bu kriterlere uygun dikim yapıldıktan sonra baharda, fidanlar yüksek başarıyla uyanacaktır ve uyanan fidanlar da güçlü bir gelişim gösterecektir.