1986 yılında kurulan Agromillora’nın bugün toplamda on iki iştiraki bulunuyor. Yirmi beş ülkede faaliyet gösteren kuruluş sık dikim gibi yeni, daha verimli, karlı ve sürdürülebilir yetiştirme tekniklerini teşvik ederek tarım sektöründe ilklere öncülük ediyor.
Agromillora’nın ülkemizdeki iştiraki Agromillora Fidan, Türkiye’de hem fidancı hem de ıslahçı kimliği ile faaliyetlerini sürdürüyor. Sunduğu yenilikçi ürün grupları ile Türk fidancılığının yeni iş fırsatları konusunda önünü açan şirket zeytin, badem, sert çekirdekli, yumuşak çekirdekli, sert kabuklu ve üzümsü meyveler grubunda çalışıyor.
2022-2023 sezonunda fidancılık sektörünün bir sınavdan geçtiğini belirten Agromillora Fidan Genel Müdürü Serhat Bozer, 2023-2024 sezonunun da zorluklara devam edeceğini belirtti. Bu yavaşlama yıllarının sektörde bir döngü haline geldiğini ancak bu durumun, sektörün kendini yenilemesi için de bir fırsat olduğunu vurgulayan Serhat Bozer, gerçekleştirdiğimiz röportajda sorularımızı şu şekilde yanıtladı:
Geçtiğimiz yılı/sezonu değerlendirebilir misiniz?
Fidancılık sektöründe dönemsellik nedeniyle yılı 2022-2023 şeklinde değerlendirme yapıyoruz çünkü sektörün dönemi eylül ayında başlayıp ağustos ayında sona eriyor. Bu dönemi değerlendirecek olursam frene basılan bir yıl oldu diyebilirim. Özellikle 2022 yılının sonbaharı ve 2023 yılının ilkbaharı, yavaşlamayı en fazla hissettiğimiz dönemlerdi.
Peki yavaşlamanın sebepleri nelerdi?
Bunun birçok nedeni var tabii ki. Ancak ilk sırada 2023 yılındaki ekonomik koşulların hepimizi çok zorlamış olması yer alıyor. Diğer yandan 2022 yılında erkenci pazar olarak tabir edilen, kayısı ile başlayıp şeftali ile devam eden pazarda fiyat beklentisinin karşılanmaması, 2023 yılına fiyat düşüşü olarak yansıdı. Her ne kadar orta geççi pazarda şeftali iyi bir fiyat yakalasa da maalesef yeterli olmadı.
Agromillora Fidan olarak sizin için süreç nasıl geçti?
Meyve anacı pazarının zaten ilkbahar ve yaz satışları ile devam eden bir pazar olduğunu düşünürsek, meyve anacı tarafımızda fiyat ve karlılık açısından zor bir yıl geçirdik. Agromillora Fidan olarak yavaşlamadan oldukça etkilendik; cirosal anlamda hedeflerimizi tutturduğumuz ancak karlılık bakımından zorlandığımız bir yıl oldu. Zeytin pazarı ise yükselen bir değer olarak bizleri mutlu etti ve umarım yükselmeye devam eder. Bir de badem fidanı satışımız var; bademde de maalesef olumlu bir sezon geçirilmedi. Globalde badem fiyatlarındaki düşüş nedeniyle çok sayıda badem bahçesi söküldü ve üreticiler üretimi bırakma noktasına geldi. Bu durum badem fidancısını da direk etkiledi. 2023 yılı bu şekilde geçti ama fidancılık sektöründe bir döngü durumu söz konusu. Belli yıllarda düşüklük yaşanıyor ve belki de bu durum sektörün kendini yenilemesi için bir ihtiyaç.
Karlılığı düşüren etmenler nelerdi?
Şöyle ki, bitki doku kültürü laboratuvarında meyve anacı üreten firmalar olarak, 2022 yılının getirdiği yükselişle beraber pazarımıza bir anda çok fazla ilgi oluştu. Çok farklı firmalar hızla sektöre girmek istedi ve bu da arz-talep dengesinin bozulmasına neden oldu. Bu durumda Agromillora Fidan olarak biz de özellikle fiyatlar açısından, farklı coğrafyalara yöneldik. Bu nedenle karlılığımız düştü. Ciro hedefimizi yakalamamızdaki en büyük etmen ihracata yönelmemiz oldu. İhracat herkes gibi bizim için de önemli çünkü kur baskısı yaşanmıyor. Tabii ki sonuç olarak ciro hedefimizi yakalamış olmak memnuniyet verici.
Zeytin, altın yıllarından birini yaşıyor diyebilir miyiz?
Ürün olarak 2022 yılında hissettiğimiz ve 2023 yılında yüzümüzü güldüren zeytin oldu. Malum zeytinyağı fiyatları çok yükseldi. Bu durum tüketici olarak hepimizi endişelendirse de zeytinin, üreticinin oldukça ilgisini çekmesine neden oldu. Agromillora Fidan olarak fidan satıcısı kimliğimizle, sipariş üzerine zeytin fidanı üretmeye çok alışık değiliz ama o noktaya doğru gidiyoruz. Evet zeytin altın yıllarından birini yaşıyor ve bizim de yüzümüzü güldürdü diyebilirim.
Peki önümüzdeki sezonun nasıl geçeceğini öngörüyorsunuz?
2023-2024 sezonunun daha zor geçeceğini düşünüyorum çünkü enflasyonist süreç devam ediyor. Özellikle faiz oranlarının yükselmesiyle zaten yatırımcının tarım sektörüne yönelmesi zorlaşmışken bir de enflasyon, durumu daha da zorlaştırıyor. Diğer yandan jeopolitik konum nedeniyle zor bir dönemden geçiyoruz. Etrafımızdaki savaş ve siyasi gerilim ortamı devam ediyor. Bu durumda meyve lüks tüketim ürünü oluyor çünkü temel gıda ürünlerine olan talep ilk sırada yer alıyor. Diğer yandan sektörün zorlanıyor olması, fiyat yükseldiği zaman pazara ilgi duyan, misafir gelen ticaret erbaplarının sektörden çekilmesine neden olacak gibi duruyor. Bu durum sektöre gerçekten ilgi duyan ve uzun vadede çalışmayı hedefleyenlere de yeniden hatırlatma yapıyor diyebiliriz.
Son dönemde anaç üretimi konusuna ilgi oldukça arttı. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Yeniliklere öncülük etmek bizim en güçlü yanımız. Çeşitli ıslah anlaşmaları ile fidancılar için yeni ürün grupları sağlayarak iş fırsatları oluşturmaya çalışıyoruz. Bu da materyal ithalatı, ıslahçı talepleri, piyasanın oluşması için gerekli zaman gibi kolay olmayan dinamiklere sahip bir operasyon. Ancak piyasaya yeni giren birçok firma yenilikten ziyade mevcut ürünler üzerinden üretime devam ediyor. Bu noktada da zorlandığımız alan fiyat rekabeti oluyor. Yeniliğe yatırım yapan ve uluslararası bir kuruluş olmanın da getirdikleriyle değişik fiyatlarla rekabet edemeyebiliyoruz.
Sizin için bu sürecin ikamesi ihracat olabilir mi?
Agromillora Fidan olarak ihracat pazarına daha çok ürün satmak istesek de asıl hedefimiz hep yurt içi pazarının tedarik zincirini tamamlamak oldu. Bu yüzden de ihracat, hiçbir zaman öncelikli hedefimiz olmadı. Kendi ülkemizdeki üreticilerin özellikle anaç ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra artan kısım için yurt dışı satışına yöneldik. Dolayısıyla ihracat bizim için hep inişli çıkışlı bir hale geldi. Ancak 2024 yılında bu pazara daha fazla ihtiyacımız olacağının farkındayız.
İhracatta fırsat ülkeler sizce hangileri?
Alternatif pazar olarak Türkiye Cumhuriyetleri’nin yanı sıra açılmayı bekleyen bir Orta Doğu pazarı var. Irak ve Suriye hep orada ancak malum savaş yüzünden ticaret pek mümkün olmuyor. Libya ve Cezayir, her zaman gündemde olsa da çalışma dengeleri çok kolay değil. Keza İran yine alternatif bir pazar ancak ticari zorlukları çok. Agromillora Fidan olarak 2024 yılında Suriye, Irak ve Lübnan’ı hareketlenebilecek pazarlar olarak değerlendiriyoruz. Hindistan pazarından da bir beklentimiz söz konusu ancak sahip olduğu büyük ekonomiyle birlikte fırsatçı bir pazar olduğunu da biliyoruz. İstediği ürünleri Amerika’dan almak yerine çok daha ekonomik ve kolay bir şekilde bizden temin edebilir.
Agromillora Fidan olarak hangi ülkelere ihracatınız var?
Türk fidancılığının ihracat pazarı ağırlıklı olarak Türkiye Cumhuriyetleri ve biz de tabii ki bir Türk fidancı kuruluş olarak bu çerçevede Azerbaycan, Gürcistan ve Özbekistan pazarlarına ürün satmaya devam ediyoruz. Ayrıca Türkmenistan ve sürpriz olarak da Hindistan gibi ülkeler de zaman zaman yer alıyor. Lübnan veya Kuzey Afrika ülkelerine de dönemsel, fırsatçı bazı satışlar yakalıyoruz. Ama ihracat pazarımız içerisinde ağırlıklı Gürcistan ve Azerbaycan yer alıyor.
Mevcut ürün çeşitleriniz neler?
Agromillora Fidan, grubun en zengin çeşit üreten kuruluşlarından bir tanesi. Zeytin, badem, sert çekirdekli meyveler, yumuşak çekirdekli meyveler, sert kabuklu ve üzümsü meyveler çeşitlerimiz arasında yer alıyor. Ancak ağırlıklı olarak sert çekirdekli çeşitler üreten bir kuruluşuz. Agromillora Grup şirketlerinde üretimi olan ancak Türkiye’ye getirmediğimiz ürün olarak yalnızca asma var.
Yatırıma ve yeniliğe önem veren bir kuruluş olarak, yeni bir yatırım söz konusu mu?
Bizim yatırıma yaklaşımımız daima pazara bağlı gelişiyor. Talep arttıkça sera ve laboratuvar yatırımlarımızı da arttırıyoruz. Son olarak 2021-2022 yatırımlarını, 2022 yılının sonunda sonuçlandırdık. Pazarın büyüyeceğini ön görerek yatırımlarımızı son noktasına kadar ilerlettik ve ciddi bir üretim kapasitesine ulaştık. Ulaştığımız noktada yurt içi pazarın talebini rahatlıkla karşılarken alternatif pazarlara da ürün tedarik edebiliyoruz. Bu yüzden yeni bir kapasite artış kararımız yok, planımız mevcudu korumak üzere. Bir seçenek olarak ürün grubumuzu değiştirme kararı alırsak o zaman yatırım yapabiliriz.
Yakın gelecekte ürün çeşitlerinize yeni bir üye eklenebilir mi?
Agromillora Grup, ilki Peru ikincisi Meksika olmak üzere dünyada iki iştirak daha açıyor. Bu pazarlarda büyümeyi ön görüyor ve büyüyecek ürünlerin başında berry grubu geliyor. Türkiye’de de berry grubu ivme yakalamaya çalışıyor ve maalesef ekonomik zorluklardan bu grup çok olumsuz etkilendi. Berry grubu, bizim için alternatif bir ürün. Eğer bir yatırım kararı alırsak bu ürünlerin üretimi için alırız. Ancak yakın gelecek için biz yine sert çekirdekli gruplarla çalışmaya devam edeceğiz
Yüzde 6 eğim kanunu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bakanlığın üretim planlaması kapsamında meyvecilik sektörüne yönelik getirmiş olduğu ‘Dikili tarım arazilerinde asgari tarımsal arazi büyüklüğü altında kalan alanlar hariç olmak üzere eğimi yüzde altının altında olan arazilerde yeni meyve bahçesi tesisine izin verilmez’ kanunu sektörde tedirginlik yaratıyor. Planlama kısmında karar mercileri ile hemfikir olmamak mümkün değil. Ancak zamanlama ve detaylar tüm sektör paydaşları için çok önemli. Düşünün bir fidancının elinde 1 milyon fidan var ve 2023-24 sezonu için siparişleri aldı. Yasanın kesinleşmesi ile sipariş iptalleri yaşanacak ya da alınması planlanan siparişler riske girecek. Üstelik fidan üretimi 2 yıllık bir süreç. Bu yüzden kararın detaylarıyla düşünülüp uygulamaya gerçekçi adımlarla geçilmesini umuyoruz. Zaten yüksek faiz, yatırımcının parayı piyasaya sunmasını engelliyor. Bir de bu tarz kararlarla sektör tabiri caizse bir sınav veriyor.
Bu noktada devletten beklentileriniz neler?
- Üretim materyali ithalat izni: Biz ithalatçı bir firma değil üretici bir firmayız. En önemli sorunlarımızdan biri de üretim materyali ithalatı sırasında, ithal bitki sağlığı sertifika koşullarının ithalat izni alırken bildirilmemesi. İthalat sırasında ürünün hangi karantina koşullarına tabi olduğu belirtilmiyor. Yönetmeliğe göre ithalat yaptığınızda ek koşullar çıkıyor. Bu konuda iki yıldır yönetmelik değişikliği talebinde bulunuyoruz ancak henüz bir sonuca ulaşamadık.
- Denetim: Denetim, bizim sektörümüzde çok önemli bir konU ve bu konuda adil davranılması gerekiyor. Bakanlık nezdinde ise denetimde, kontrolsüz üretim yapan bu kadar fazla firma varken kurallara uygun hareket etmeye çalışan firmalara ağrılık veriliyor. Bu noktada herkesin aynı koşullarda değerlendiriliyor olmasını bekliyoruz.
- Sertifikalı üretim: Şu anda sektörün en önemli konusu bitki sağlığı. Yüksek riskler içeriyor ve bu riskler ancak denetim ile elemine olabilir. Bu yüzden sertifikalı üretime yönlendirme konusunda gerçekçi adımlar atılmasını bekliyoruz.
- Teşvik: Bildiğiniz gibi bitkisel üretimde maliyetler üreticinin dünyadaki diğer pazarlar ile rekabet edebilmesi açısından çok önemli. Bu noktada ileri tarım teknikleri dediğimiz ve özellikle bizim çok çalıştığımız sık dikim modelleri ön plana çıkıyor. İlk yatırım maliyetleri göreceli olarak yüksek olan bu sistemler daha az işçilik, daha çok mekanizasyon ve sonuç olarak düşük maliyet sunan, sürdürülebilir sistemler. Bu sistemlerin tarım politikası olarak desteklenmesi çok önemli. Bunun en güzel örneği pamukta yaşandı ve zeytin de bu konuda yeni bir örnek olabilir çünkü geçişi çok kolay olur. Dolayısıyla ülke politikası olarak devletten beklentimiz aslında iyi bir teşvik mekanizması. Ancak destekten değiş teşvikten söz ediyorum. Bu şekilde çok daha iyi noktalara ulaşılabilir.
- Teknoloji kullanımı ve markalaşma: Özellikle zeytin-zeytinyağı konusunda dökme satmak yerine kalitemize uygun marka yaratılması çok önemli. Bu noktada Agromillora Fidan olarak sorumluluk almaya hazırız. Sık dikim modelinin avantajlarını daha çok irdelemeliyiz Bunu biz ürettiğimiz için söylemiyorum tabii ki, zaten artık birçok firma üretiyor. Bu yüzden de sık dikim pazarı büyüyecek çünkü aynı zamanda bu bir ihtiyaç. Asıl konu, modelin üreticiye faydası ve sürdürülebilirlik. Eğer böyle olmasaydı, bu potansiyele ulaşmazdı ancak teşvik olmadan geniş kitlelere yayılması zor.
FÜAB, bu tür konularda yeterince sorumluluk alıyor diyebilir miyiz?
Fidan Üreticileri Alt Birliği (FÜAB)’nin biraz daha proaktif bir rol üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin biz üretici bir kuruluşuz ve her üretici kuruluş için aynı koşulların geçerli olmasını, sertifika ve bitki pasaportu gibi kontrollere tabi olmasını istiyoruz. Bu noktada FÜAB’a çok iş düşüyor çünkü kontrolsüz üretim yapan kuruluşların denetlenmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor. Bu konu tüm sektör paydaşlarının kanayan yarası. Diğer yandan fidan üreticileri, birliğe ne kadar sahip çıkıyor kısmı da düşündürücü. Bu kurumun gerekli yönetim ve bakanlık tarafında bizleri temsil edebilmesi için güçlü olması gerekiyor ancak şu anda olması gerektiği gibi değil maalesef.