25.07.23

Dünyanın Susuz Yüzü

Dünyanın Susuz Yüzü

Üzerinde çalıştığım “Dünya’nın Susuz Yüzü” isimli ikinci kitabıma çitlerin önünden beraber bakalım istedim. Kim bilir, belki çitlerin içindeki rüya bahçeye beraberce girer ağaçların meyvelerinden tadar, kelebeklerin kanatlarında yükselir, “başka bir tarım mümkün” deriz!

Kitabımda en önemsediğim kısım, bilim camiası ile sahadaki çiftçinin, yerel idarelerin arasındaki kopukluk oldu. Su, dünyada farklı ülkelerde %65-75 arasında sulama faaliyetlerinde kullanılmakta. Bilimin ve o vasıta ile gelişen teknolojik kazanımların neden sahaya indirgenemediğini, bilimsel çalışmaların çiftçi ve yerel idareler gözünden yansımalarının neler olduğunu gözden geçirmemiz ve acil çözüm bulunması gereken bir dönemin son demlerini yaşıyoruz.

1990’lı yılların başında, henüz çok yeni olan ve sahada kabul görmeyen damla sulama yönteminin faydalı olacağına inancın artırılması için çalışmalar hızlanıyordu. Köy kahvesi toplantıları, çiftçilerle pilot proje uygulamaları, öncü çiftçi bulma çalışmaları birbirini kovalıyordu. Sahanın alışkanlıklarını yıkabilmek için bilim camiası ile denemeler yapılıp, sonuçlarının pazarlama amaçlı kullanması şirketlerce uluslararası geçerliliği olan yaygın kullanılmakta olan bir yöntemdir.

Bu nedenle, yüzey sulama yönteminde %50’ler ve altında olan sulama randımanının, damla sulama yönteminde %85 hatta üzerinde olabileceği konusundaki iddiaların bilimsel temellere oturtulması gerekliliği vardı. O günlerde ve halen kullanılan bilimsel formüllerle de damla sulama yönteminde 100 birim suyun %85-90’ının bitkiye yarayışlı olabileceğinin ispatı özel sektör ve üniversite iş birliği ile bilimsel araştırma projelerine taşındı ve taşınmaya devam ediyor. Üniversite ve araştırma kurumları yöntemin faydasını araştırırken damlatıcı ve damla sulama borusu üreticileri ise pazarlama enstrümanlarının yani bilimsel yayıma çıkacak denemelerin peşine düştüler.

Bir bilimsel çalışma verilere dayandırılmak zorunda olduğundan üniversite, enstitüler vb. birimlerin laboratuvarları araştırıcıların emrine verilir. Yani toprak neminden mikroklimatik verilere kadar her şey kayıt altına alınır (çalışmaya göre istenen ek veriler de toplanabilir) ve bilimsel formüllere göre sulama sistemleri, bilimsel araştırma projesi yönetilir.

O tarihlerde olduğu gibi halen bir laboratuvarda düzenli toprak tahlili yaptırmayan ortalama çiftçi için Ay’a gitmek gelmek gibi bir yol izlenir özetle !..

Doğal olarak üniversitenin çalışmalarını inceleyen ve bilimsel formüllere göre methodolojiyi benimseyen ziraat mühendisleri bu anlayışla çiftçiye, yerel idarelere tabiri caiz ise “hata yapmayın bak Dünya Yuvarlak” diyorlardı. Sahadan ise yüksek oranda gelen cevap şuydu “Dünya Düz, yuvarlak diye saçmalamayın, damla damla bu iş olmaz!..”

Şimdi tüm camia şok olacak ama bir bakıma ne kadar da haklılarmış. Şöyle ki; bilimsel çalışmalardan yola çıkılarak, damla sulama borusuna, damlatıcısına yıllar geçtikçe öyle bir kimlik yükleniyordu ki, adeta boruyu tarlaya döşeyince tüm konu (su, gübre, enerji, işçilik tasarrufu sağlanarak verim artışı) çözülüyordu. Aynı şeyi yüzey altı damla sulama yönteminde de benzer aktörler uyguladı. Markalar bilimsel gerçek ve metodolojileri gölgeledi.

Halbuki damlatıcıdan çıkan suyun toprak profili, etkili kök bölgesi ile ilişkilerini, kapiler su hareketini izleyebilecek teknolojiler, laboratuvar imkanları çiftçinin eline teşvik edilerek ekonomik ve bilinçli şekilde verilmiyordu, verilmiyor!.. Tüm imkanları (yöntem+yönetim) kullanıp küçücük bir alandan elde edilen bilimsel araştırmaların güzel sonuçlarını çiftçilerden beklemek, basınçlı sulama yöntemini kullanmayanlara da hata ettiğini söylemek hak mıydı?

Bugünkü halimizle görüyoruz ki; kurşun üreten bir fabrika bunu tüketmek zorunda olduğu gibi, üretilen bir damlatıcı, boru da sektörün devamlılığı için tüketilmek zorunda.

Sonunda veriye ve bilimsel metodolojiyi (yönetim) ihmal eden (yöntem) sahada yaygınlaştı ve damla sulama, yağmurlama sulama yöntemlerine geçişlere kredi, hibe destekleri verilirken, sezonda yöntemi kullanmaya yarayacak metodoloji, teknoloji unutuldu, desteklenmedi. Bu kredi ve teşvikler boru sattırdı ancak suyu koruyamadı, koruyamayacak.

Hiçbir sulama sistemi veri toplayan bir mekanizma (laboratuvar kullanımı, dijital teknolojiler) olmadan yö-ne-ti-le-mez!… Yönetiriz diyenler aramızda çoğunlukta elbet ve sayelerinde de su, toprak kaynaklarının sonu hızla geliyor. Kuruyan ve kirlenen göllerin, su kaynaklarının, çölleşen toprakların, küresel ısınma ve iklim krizinin detaylarına girmeye gerek var mı?

500 m2 alanda yüzey sulama yöntemi ile damla sulama yöntemini karşılaştıran bir bilimsel deneme düşünelim. Bu karşılaştırma üniversite koşullarında ve çiftçi koşullarında açık ara farklı sonuçlanır. Genellikle halen öyle de olmaktadır. Hatta bu durum yüzey sulama randımanında işletilen damla sulama sistemleri olduğundan “yüzey sulama gibi damla sulama yapılıyor” şeklinde bir söyleme neden olur.

Çiftçi borudan medet ummaya alıştırılmıştır. Yerel idarelerin kontrolündeki peyzaj alanlarının, park ve bahçelerin vahim durumuna ayrıca bir yazıda değinirim. Basınçlı sulama yöntemini öneren bilimsel çalışmalarda asıl başarıyı sağlayan veriye, bilime dayalı yönetim metodolojisinin kullanılmasıdır. Bazı nedenlerden olacak bu metodoloji ile sahaya indirgenmesi gereken basınçlı sulama yöntemleri sadece firmaların boru satışını sağlayan bir araç haline gelmiştir diye düşünmek hata mıdır?  Ancak ne düşünürsek düşünelim asıl sonumuzu getirecek hata burada patlak vermiştir…

‘Dünyanın Susuz Yüzü’nü bu bağlamda derinlemesine göstermeye çalışacağım.

Çölleşen toprakların ve çölleşmiş düşüncelerin biz ve çocuklarımıza olası yansımalarını düşünmek zorundayız. Belki dünyanın vahasını böylece tekrar yaratabiliriz. Bana sorarsanız ümitsizim ama yanılmak için çalışıyor, yazıyor ve anlatıyorum.

Yüzey sulama yöntemi ile damla sulama yöntemini karşılaştırdığımız bilimsel denemeyi tekrar ele alalım…

  1. Doğa kanunları gereği, yüzey sulama ile damla sulama yöntemi arasında galip elbette damla sulama yöntemi olmuştur.
    1. Nerede? Üniversitenin, enstitünün içindeki küçücük bir deneme alanında
    2. Kimin yönetiminde? Bilimsel metodolojilerle alınan toprak numuneleri laboratuvarlarda, dijital teknolojilerle incelenmiş, toprak nemleri belirlenmiş, mevcut nemi tarla kapasitesine getirecek miktar su uzman ekipçe hesaplanıp, toprak profiline basınçlı sulama yöntemi ile verilmiştir. Yani yöntem ve yönetim birlikte bilim camialarınca yürütülmüştür.
    3. Ne kadar alanda? Dediğim gibi 5 dekarı geçeni görmedim ama mutlaka vardır ümidindeyim.
    4. Bilim camiasında kazanan? Yöntem kazanmadı, kazanmamalıydı!… Yöntem ve o yöntemin yönetim metodolojisi beraber kazandı. Doğa kanunları gereği sonuç olumluydu.
    5. Sahada kazanan? Yöntem ve boru kazandı. Bilimsel yönetim metodolojisi halen neredeyse hiç uygulanmıyor. Dolayısı ile doğa ve insanlık kaybetti.
    6. Çiftçiye ne dayatıldı? “Damla sulama borusu kullanmalısın!..”
    7. Yönetim teknolojileri tercih ediliyor mu? Şu anda 1990’lı yılların başında borunun, damlatıcının kabullenme safhasında henüz. Muhtemelen su kıtlığı, susuzluk ve gıda sıkıntısının artışı ile ivmelenebilir ama sonra kaynak azaldığından negatif ivmelenme yaşanabilir.
  2. Damla sulama boru üreticisi ne yaptı? Üniversite ile bu denemeye katılan destek olan boru üreten, ithal eden firmalar tüm dünyada satışını artırdı. Yöntem sattılar, yönetim metodolojisi gerekirse söyleniverdi !…
  3. Peki çiftçi boruyu alıp tek başına tarlada kalınca ne yaptı? Damla sulama borusu satın alan çiftçi alışkanlıklarına göre sulama sistemini yönetmeye devam etti. Yüzeyden bolca verdiğinde görmeye alışık olduğu toprak nemini damla sulama yöntemiyle göremeyince, verdi de verdi!… Sulama randımanı değişmedi. Üstüne çok kötü bir şey oldu. Enerji tüketimi basınçlı sulama yöntemi gereği arttı. Bu da farklı doğa hasarlarına ve maliyet artışına sebebiyet verdi.
  4. Peki tek yıllık damla sulama boruları niye üretildi? Her yıl satış yapmak için olabilir mi? Onları sezon sonunda çiftçinin toplaması istendi mi? Hayır !.. (Bazı ülkeler hariç) Çiftçi boruları toprakla bir sürdü. Tarlalarda A bitkisi yerine boru fışkırmaya başladı. Tek yıllık damla sulama borusu üreten öncü ülkelerden birisinde ben hiç kullanıldığını da göremedim!… Neden acaba?
  5. Damla sulama yönteminden ne anladık? Damla sulama borusu kullanırsak bilimsel verilere göre tasarruf edilir ve verim artar diye çiftçi anladı, mühendis anladı, pazarlamacı sattı. Boru alındı, montajı yapıldı, tasarruf edemedik, faydalı kullanamadık. Olmadı, olamayacak!…

Yöntem mi yönetim mi? Her ikisi de sahaya bir bütün olarak sürülmeliydi. Çünkü bilimsel çalışma bu şekilde yapıldı. Sadece borudan medet ummak hataydı. Bilimsel çalışmaların çiftçi koşullarına uyarlanması gerektiği hiç düşünülmedi. Çiftçinin bir pazar olarak değil sürdürülebilir tarımın askerleri olarak desteklenmesi gerektiği bilincine halen sahip değil dünya.

Suyun daha verimli kullanılmasını sağladığı iddia edilen yüzey altı damla sulama yöntemine ayrıca bir yazıda değineceğim ama orada da aynı hata yakın zamanda ülkemizde de yapıldı.

Evet basınçlı sulama yöntemine geçelim ama yönetebilecek teknolojileri ve/veya metotları kullanacaksak geçelim!… Akıllı su yönetimi, su kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlamaya yönelik teknolojik çözümlerdir. Bu çözümler, su tasarrufu sağlamaya yardımcı olan sensörler, kontrol mekanizmaları ve diğer teknolojik cihazları içerebilir. Teknoloji kullanılmadan başarmak mümkün değildir. Aşağıda boru satmak isteyen sektörün verileri mevcut. Ancak sahada böyle bir sonuca çiftçi akıllı su yönetimi yapmadan hiçbir zaman ulaşamadı dünyada.

Borudan medet umacaksanız onu yönetebilecek veriyi sağlayan teknolojiye de ihtiyacınız olduğunu unutmamalısınız. Bilimsel deneme nasıl başarılı oldu ise sahaya yöntemi ile beraber yönetim metodolojisini de indirmelisiniz. Aksi halde lütfen bu iklim krizi ve sürdürülemez faaliyetlere insanlık adına devam etmemenizi rica etmemiz gerekiyor.

İşte; “Dünyanın Susuz Yüzüne” sudan sebeplerle baktınız. Siz “susuz” demek yerine gerekli kelimeleri ayrıca tespit edebilirsiniz.

Bilimsel şüpheciliğin yoldaşınız, cehalet ve taassup ile savaşın hayat gayeniz olmasını dilerim.