Tarımda zor ve öngörülemez olayların yaşandığı 2023 yılı geride kalırken 2024 yılına dair beklentiler de maalesef çok olumlu değil. Bunun başlıca nedenleri arasında 2023 yılındaki enflasyonist sürecin devam etmesi, yaşanan deprem felaketinin etkilerinin devam ediyor oluşu, girdi maliyetlerinin yüksekliğiyle birlikte ürün fiyatlarındaki düşüşler ve iklimsel şartlardan dolayı verimlilik azalışları gösteriliyor.
2023 yılını zor ve çalkantılı bir yıl olarak değerlendiren GENTA Tarım Teknik Satış Müdürü Gökçe Atalay, ‘GENTA Tarım olarak hem miktarsal hem satış kalitesi nezdinde 2023 hedeflerimizi tutturduk. Ancak bu sene için şunu söyleyebilirim oldukça zor ve çalkantılı bir yıl oldu’ dedi. Gerçekleştirdiğimiz röportajda Gökçe Atalay, sorularımızı şu şekilde yanıtladı:
GENTA Tarım olarak 2023, sizler için nasıl bir yıl oldu?
Pandemi sonrası ekonomik dengelerin değişeceğini öngörüyorduk ve tarım sektöründe bir kriz beklentimiz vardı. GENTA Tarım olarak 2023 yılına çok dikkatli başlamamız gerektiğinin farkındaydık. Bu yüzden hedeflerimizi bu doğrultuda belirledik ve adımlarımızı buna göre attık. Bazı bölgelerde büyümeyi hedeflerken bazı bölgelerde ise durumumuzu korumayı tercih ettik. Ancak maalesef öngörülmesi mümkün olmayan bir deprem felaketi yaşandı ve tabii bu durum Hatay-Malatya hattına farklı şekilde odaklanmamızı gerektirdi.
Deprem felaketinden sonra bölgede ticaret nasıl şekillendi?
Bir kere yaşanan çok büyük bir acıydı. Çok büyük kayıplar yaşandı. Hayatta kalanlar ise haklı olarak başlangıçta bölgeyi terk ettiler. Fabrikalar, işletmeler kapandı ve ticarete devam etmek istediklerinde çalışan ekibi toparlamaları bu yüzden kısa sürede mümkün olmadı. Biz bu noktada projelerimizi erteledik ve önceliklerimizi değiştirdik. Elimizden geleni yapmaya çalıştık. Öncelikle tahsilatları erteleyebildiğimiz kadar erteledik. Ancak yalnızca bunun yeterli olmayacağını biliyorduk. Bölgeye desteğin devam ettirilmesi gerekiyordu. Bu yüzden buradaki üretici ve bayileri düşünerek ürün sağlamayı asla bırakmadık ve vadeleri normalin üzerine çıkardık. Teknik destek konusunda ise bütün ağırlığımızı bölgeye verdiğimizi söyleyebilirim. Üreticinin yanında durarak bölgedeki organizasyon düşüklüğünü önlemeye çalıştık. Özellikle bölgede bulunan ekibimizin çok büyük bir özverisi oldu ve hala oradaki tüm paydaşlarımızla beraber, ülkemizin bekasını ilgilendiren, çok önemli bir mücadele verilmeye devam ediliyor.
Tüm bunların neticesinde 2023 yılı, hedefleri tutturduğunuz bir yıl oldu diyebilir miyiz?
Hedefler konusunda tabloya baktığımızda, GENTA Tarım olarak hem miktarsal hem satış kalitesi nezdinde 2023 hedeflerimizi tutturduk. Ancak bu sene için şunu söyleyebilirim oldukça zor ve çalkantılı bir yıl oldu.
Yeni yıl için beklentileriniz neler?
2024 yılının, 2023’ten daha zor bir yıl olacağını düşünüyorum. Hatta 2025 daha da zor olacak, dolayısıyla aslında önümüzdeki 2-3 yıl bu şekilde devam edecek. 2024 yılı için öngörümüz girdi maliyetlerinden dolayı bazı ürünlerin ekilişlerinde azalma yaşanması ve bitki koruma-besleme ürünlerinin kullanımının da düşmesi yönünde. Diğer yandan iklimsel faktörler nedeniyle verimlilik çok düşük ve bu üreticinin ürün tercihini de değiştirmesine neden olacak. Bu yüzden GENTA Tarım olarak ana yaklaşımımız bu etkenleri iyi takip edip üreticilere doğru çözümleri sunmak olacak. Ayrıca artan kredi faizleri uzun döngülere sahip sektörümüzü derinden etkileyecek. Sıkılaşacak olan piyasada her kaynak çok önemli, bu nedenle hem dağıtım ağımızı oluşturan iş ortaklarımızın, hem ürünlerimizi kullanan üreticilerimizin değer önerimizi en verimli şekilde kullanabilmesini sağlamamız gerekiyor. Sonuç olarak hedeflerimizde kontrolsüz genişleme değil, var olan yapımızı güçlendirmeye ve geliştirdiğimiz projeleri en sağlıklı şekilde sonuçlandırmaya odaklanacağız.
Yurt içi çalışmalarınızda hangi ürünler odağınızda olacak?
Geniş ürün yelpazemiz ve dağıtım ağımız sayesinde hem Türkiye Cumhuriyeti’nin dört bir yanında hem ihracat pazarlarımızda, hemen hemen her ürün türlerinde üreticilere farklı çözümler sunuyoruz. 2024 yılı içerisinde tarla bitkileri, özellikle buğday yine büyümeyi hedeflediğimiz alanlardan birisi. GENTA Tarım olarak buğday üretiminde önemli verim artışı yaratan iki ürün geliştirdik. Dolayısıyla bu ürünler için lansman projeleri tasarladık. Hemen hemen her bölgede toplantılar düzenleyerek ürünün sonuçlarını göstermek ve anlatmak üzere üreticilerimizle bir araya geleceğiz. Malum ülkemizde ciddi bir buğday açığı var, bu çalışma hem bizim için hem de ülke tarımı için verimli bir çalışma olacak. Odaklandığımız bir diğer ürün grubu ise sert çekirdekli meyveler olacak. Sert çekirdekli meyvelerde raf ömrü, renklenme, meyvenin hasada yakın dökülmesi ve hasat sonrası depo kayıpları gibi sorunlar var. Bunların üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırarak üreticilerimizi yönlendiriyor olacağız. Çilek ve fındık özelinde de projelerimiz olacak.
İhracat çalışmalarınızda yeni hedefler söz konusu mu?
Yurt dışı çalışmalarımız da bizim için çok önemli. Orta vadeli hedeflerimizde GENTA Tarım’ın yakın coğrafyamızda olduğu gibi, Kuzey Afrika ve CİS ülkelerindeki üreticilerin önemli bir çözüm ortağı olması var. Bu nedenle yurt dışı organizasyonumuzu aynı hızla geliştirmeye devam ediyoruz. Bu sene Türk tarımı için kıymetli bir arkadaşımızı ekibimizde danışman olarak aramıza aldık. Böylece GENTA’nın yurt dışına hizmet veren kadrosu dört kişiye dayanmış oldu. Hedeflerimizde ayrıca sene içerisinde ihracat bölümümüze CİS bölgesinde ikamet edecek yeni bir ekip arkadaşı eklemek bulunuyor. Geniş kadromuzla beraber var olan pazarlarımızda eğitimler verip, hedef bölgelerimizde yeni pazarlar geliştireceğiz.
Meyvecilikte yüzde altı eğim konusunu değerlendirir misiniz?
Narenciye, sert ve yumuşak çekirdekli meyveler konusunda yüzde 6’nın üzerinde eğime sahip olan arazilere dikim yasağı getirildi. Mevcut ağaçlar tabii ki sökülmeyecek ancak bu ürün grubunda, yeniden dikim mümkün olmayacak. Eğer araziniz yüzde 6 üzerinde eğime sahipse, zaten yeni dikim yapılmayacak ancak siz mevcut limon bahçesini söküp yerine limon dikebilirken, sert çekirdekli dikimi yapamayacaksınız. Eğer üretici dikim konusunda ısrarcı olursa hiçbir destekten faydalanamıyor şu anda. Bu kararın doğru bir karar olduğunu düşünüyorum çünkü Türkiye yirmi dört ana üründe, tüketiminin yüzde 120 üzerinde üretim yapıyor. Bu da eğer ihracat, markalaşma ve sevkiyat programınız yoksa ülke üretimine ve ekonomisine zarar veriyor.
Bunu bir örnekle açıklayabilir misiniz?
Örneğin kiraz, 250 bin ton üretim seviyesinden 640 bin tona çıkmış ve daha verime girecek 7 milyon ağaç var. Türkiye olarak bizim tüketimimiz 350 bin ton seviyelerinde ve 50 bin ton da ihracat hacmimiz var. Peki geriye kalan 240 bin ton ne olacak? Biz üretim alanlarını plansız büyüttükçe bölgesi kiraz yetiştiriciliğine uygun ve yıllardır kiraz üretimi yapan üreticiyi de zor durumda bırakıyoruz. Ürünün ederi de düşmüyor çünkü üretici, ürünün değerinden daha fazla maliyete maruz kalıyor şu anda. Paketleme, sevkiyat gibi giderleri çok yüksek. Bu yüzden ürünün tamamını hasat etmiyor, yalnızca tüketilecek kadarını hasat ediyor ve ürünün fiyatı düşmüyor. Fazlalık üretim göz ardı edilemez. Diğer yandan tüketicinin alım gücü de giderek düşüyor ve üretim-tüketim arasındaki makas giderek açılıyor. Tarımın derin sorunları var ve bu sorunları çözecek bir stratejisi yok maalesef.