Dr. Sami DURA (ADAMA Türkiye)
Dr. Ömer MURAT (Dış Ticaret Doktoru)
“Lycopersicum esculentum L.” latince ismiyle bilinen domatesin anavatanı Orta ve Güney Amerika’ya dayanmaktadır. Kültür bitkisi olarak ilk kez Peru kıyılarında kullanılan domates, dünya sebze tüketimi açısından en üst sırada yer almaktadır. Domates Avrupa kıtasına keşifler sonucunda Kristof Colomb tarafından getirilmiştir. Domatesin adı Güney Amerika’daki “xitomate” veya “zitotomate” kelimesi ile Meksika’daki “tomati” kelimesinden türetilmiştir. Domates ilk başta Avrupa ülkelerinde “aşk elması” adı verilen süs bitkisi olarak yetiştirilmiş ancak gıda olarak yaygın bir şekilde kabul görmemiştir. Muhtemelen ölümcül köpek üzümüyle (Solanum nigrum) aynı aileden olduğu için zehirli olduğu düşünülüyordu. Domates yaprakları ve olgunlaşmamış meyveler toksik alkaloid tomatin içerir. Zehirli olmadığının anlaşılmasının ardından domates bir gıda ürünü haline geldi ve yetiştiriciliği hızla tüm dünyaya yayıldı.
Domates, kumlu topraktan killi toprağa kadar her tür toprakta yetişebilmektedir. Kumlu-tınlı topraklarda yetiştirilen domatesten erken ürün alınabilmektedir. Ayrıca domates orta derecede tuzlu koşullara dayanıklıdır.
Domates içeriğinde bulunan karbonhidratlar, organik asitler, amino asitler, vitaminler, pigmentler, çeşitli mineral maddeler, fenolik bileşikler ve insan beslenmesi için gerekli olan yüksek antioksidan aktivite açısından bağışıklık sisteminin güçlenmesine önemli katkı sağlamaktadır. Domates yetiştiriciliği organik olarak yapılabildiği gibi konvansiyonel olarak da yapılabilmektedir. Organik domates yetiştirildiğinde insan beslenmesine yararlı pek çok biyoaktif bileşikte önemli artışlar tespit edilmiştir.
Türkiye tarımsal potansiyeli yüksek ülkelerden biri olup, yüzlerce tek yıllık ve çok yıllık tarım ürününün yetiştirildiği ender ülkelerden birisidir. Sahip olunan farklı coğrafi ve ekolojik koşullar nedeniyle farklı iklim ve toprak isteği olan yüzlerce ürünün üretilmesi mümkün olmaktadır. Buna en iyi örnek; ülkemizin doğal endemik yapısında bulunmamasına rağmen, çay bitkisi başarılı bir şekilde üretilebilmektedir. Benzer şekilde kivi ve bir çok tropikal ürün de tarım ürünleri yelpazesinde yerini almaktadır.
Günümüzde Türkiye birçok tarımsal ürünün üretiminde dünyada ilk on sıralamada yer almaktadır. Türkiye domates, kuru meyveler, kayısı, fındık, kiraz, üzüm, ayva ve incir üretiminde dünyada ilk sıralarda yer almaktadır. TEPGE Temmuz 2023 verilerine göre, Türkiye’nin 2023 yılında domates üretim miktarının 13,5 milyon ton olması beklenmektedir. Türkiye bu üretimle dünya sıralamasında ABD ile değişmeli olarak zaman zaman üçüncü veya dördüncü sırada yer alırken dünyadaki toplam domates üretimin yaklaşık %7’sini karşılamaktadır.
Türkiye sebze üretiminin yaklaşık %40’ını domates oluşturur. Türkiye’de domates, sadece üretim, tüketim açısından değil aynı zamanda ekonomideki değeri bakımından sebzeler içerisinde ilk sırada yer almaktadır. Domates, yetiştirilen bölgelerde çiftçilerin önemli gelir kaynaklarından birisini oluşturmaktadır.
Domatesin taze tüketimi yanında gıda sanayinde dondurulmuş, salça, sos, ketçap, turşu, domates suyu, domates püresi, soyulmuş domates, dilimlenmiş domates, küp seklinde doğranmış domates, kurutulmuş domates, domates konservesi gibi çok çeşitli kullanım alanlarına sahip olması önemini artırmaktadır.
Türkiye domates üretiminin yıllara göre az çok farklılıklar olmakla birlikte % 68-72’i açıkta, % 28-32’i ise örtüaltında yapılmaktadır. 2022- 2023 yılı örtü altı sebze sezonu için 62 milyon 500 bin domates fidesi toprakla buluşmuştur. Domates yetiştiriciliğine bölgeler açısından bakıldığında; sanayi tipi domates üretiminin Ege ile Batı ve Doğu Marmara Bölgelerinde, sofralık tip domates üretiminin ise; Akdeniz, Ege ve Batı Karadeniz Bölgelerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Akdeniz Bölgesi domates üretiminin %30,7’sini karşılarken, diğer bölgeler toplam üretimin %69’unu karşılamaktadır.
Şekil 1: Türkiye domates üretiminde en büyük paya sahip iller (2022, %)
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğünden alınan bir yazıda, ülkemiz domates üretim miktarının 2022 yılında 13 milyon ton olarak gerçekleştiği, 2021/2022 pazarlama yılında domates ürününde yeterlilik oranının %123,7 olduğu belirtilmektedir. Oransal olarak havuçtan sonra gelen en büyük yeterlilik oranı domates üretiminde görülmektedir.
Tablo 1: Seçilmiş sebze ürünlerinde yeterlilik dereceleri, 2021-2022
Tablo 1’den görüleceği gibi havuçtan sonra yeterlilik derecesi en yüksek ürün %123,7 ile domatestir.
2023 yılı domates üretim sezonu kapsamında yapılan saha gözlemleri ve fide satışları dikkate alındığında, sofralık ve salçalık domates üretiminde geçen yıla göre az da olsa bir artış gözlemlenmiştir. Bu nedenle, depolama süresi kısa olan domatesin hasat zamanında pazarlama sorunu yaşanmaması ve üretimin sürdürülebilirliğinin etkilenmemesi amacıyla özellikle sözleşmeli üretim yapılması ve yurt dışı pazarlama kanallarının hazırlanmış olması büyük önem arz etmektedir.
Türkiye ve Fas, AB için domates tedariğinde en önde gelen ülkelerdir. AB’deki domates üretimi artan enerji maliyetleri ve Covid 19 Pandemisi nedeniyle düşme eğilimindedir. Yaşanan bu azalma ülkemizin AB ülkelerine 2023- 2024 yıllarında da domatesteki pazarlama şansını artırmaktadır.
Tablo 2: Türkiye’nin AB ve Dünya Ülkelerine Domates İhracatı
Domates üretimi, Tablo 2’den görüldüğü gibi, Gümrük Birliği Anlaşmasının ardından 2007 yılından 2021 yılına %257 artmıştır. Böylece 2007- 2008 döneminde AB ülkelerine ihracatın oranı toplam ihracatın içinde %36 oranındayken, son 2021-2022 döneminde bu oranın %27’ye düştüğü görülmektedir. Domatesin AB ülkelerine ihracı, 2007 yılı döneminden 2021 yılına kadar %198 artış ile 359.672 tondan 713.403 tona ulaşmıştır. Gümrük Birliği Anlaşması yenilendiği takdirde bu oran daha da artacaktır.
2023 yılında domatesin pazarlanmasında yaşanan en önemli sorunlar
Kullanılan yeni teknikler, domates çeşitleri birim alanda üretimdeki verimliliği artırsa da güncel girdi maliyetlerindeki artış, ürünün arz ve talep dengesinin uygun şekilde düzenlenememesine sebep olmaktadır. Bunun sonucunda üreticilerin gelirleri düşmektedir. Bu durum 2024 yılında üreticinin üretim için seçeceği ürün tercihini etkileyecektir. Girdi maliyetlerinin artışından dolayı yaşanan sorunların dışında, alınan bazı idari kararlar da domates üretimini ve üreticiyi olumsuz etkilemektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı 02 Mart 2023 tarihinde aldığı kararla domates ihracatını “Gıda Arz Güvenliği ve fiyat istirarının sağlanması” gerekçesiyle 14 Nisan 2023’e kadar kısıtlamıştır. İhracata konan bu kota uygulaması sonucunda domates ve domatesten elde edilen ürünler çok etkilenmiş ve oluşan fazla üretimden ( Arz fazlası) öncelikle üreticiler domates fiyatlarındaki düşüşten dolayı büyük kayıplara uğramışlardır. 2024 yılında benzer sorunlarla karşılaşılmaması ve aşağıda belirtilmiş sorunların yaşanmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Sorunlar:
- İhracat yasağı, iç piyasada domates üzerindeki fiyat istikrarını sağlamamaktadır.
- Bu tür kararlar domates üreticilerinin büyük kayıplar yaşamasına sebep olmaktadır.
- Domates üreticisinin karşı karşıya kaldığı yüksek üretim maliyetlerinin çoğunu ihracat yaparak karşılayabilmektedir.
- Üreticiler girdi maliyetlerini (tohum, ilaç, gübre, tarla kirası ve işçilik gibi) düşürmek için girdi kullanımına kısma yoluna gitmek zorunda kalmaktadır.
- Alınan kısıtlama kararları, özellikle örtü altı domates üretiminde sürekli istihdam sağlanmasına engel olabilmektedir.
- Bu tür kararlara bağlı olarak, domates üretimine girdi sağlayan sektörlerde (fide, tohum vb.) atıl kapasiteyle çalışacaktır.
- İhracatçının büyük emeklerle oluşturduğu dış pazarları kaybetme riski oluşacaktır.
- Domatesin uluslararası tedarik zincirindeki kırılması diğer meyve ve sebze tedarik zincirine de zarar verecektir.
İhracata konan bu kota daha sonra taze ve dondurulmuş domates ürünlerinde kaldırılmış ama sezon içine denk gelen bu yasaklama domates pazarını olumsuz etkilemiştir. Bu konunun çözülmesinde ihracatçı birlikleri, Ziraat Odaları ve ilgili paydaşlar hemen tepki vererek sorunun kısmen de olsa çözülmesinde önemli rol oynamışlardır.
Domatesin işlenmemiş ve işlenmiş haliyle ihracat değerleri Trade Map verilerine göre %100 derecesine varan bir katma değer yarattığı görülmektedir. İşlenmemiş domates ürünleri ortalama 718 $/Ton, işlenmiş domates ürünleri ise 1529 $/Ton gibi fiyatlarla ihraç edilmektedir. En uzak ihracat lokasyonu olan Avustralya (14.720 Km.) 2008 $/Ton gibi fiyatla ihraç edilmektedir.
Yine Trade Map verilerine göre diğer bir sorun: yaklaşık 458.000 tonluk üretim sırasında domates zayiatı yaşanmaktadır. Yapılacak düzenlemelerle bu kadar büyük bir miktarın ekonomiye kazandırılmasının mümkün olabileceği değerlendirilmektedir.
Sorunlardan biri de; 2023 yılında başlayan Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi ülkelerdeki yeni sistem ve son teknolojiye (High-Tech Greenhouse) sahip seraların kurulmuş ve hızla yayılıyor olmasıdır. Bu seralarda hem daha çok tercih edilen hem de katma değeri daha yüksek olan pembe domates üretimi yaygınlaşmaktadır. Özellikle Rusya domates pazarını ele geçirebilecek olan yüksek teknolojiye sahip tam otomasyonlu, doğal gazlı ısıtmalı seraların Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan bölgelerindeki hızlı artışı bu sorunu daha da tetikleyecektir.
Sonuç olarak;
2024 yılına yönelik olarak; domates fiyatlarındaki belirsizlik ve girdilerin üzerindeki artış, üretimi de etkileyecektir. Endüstriyel domates üretiminde aynı değerler Türkiye’nin yurt dışı pazarlarında önemli bir oyuncu olması nedeniyle çarpıcı değişikliklerin oluşmasına izin vermezken, taze tüketime yönelik üretim yapan seralarda değişik çeşitlerde dış pazarın talebi ve üretimleri iç piyasadaki domatesin üretimini etkileyebilecektir. Başka sebze gruplarına kayma olabileceği gibi, bazı özel çeşitlerde düşük fiyat riski barındırmaktadır. Orta Asya ülkelerinde başlayan yüksek Teknoloji seraların yaygınlaşması, 2024 yılını kısmen etkileme ihtimali olan ve 2025 yılından itibaren ülkemizdeki domates üreticilerini etkileyecek bir unsur olarak karşımıza çıkacağı değerlendirilmektedir. Ülkemizde halen düşük teknoloji seralarda (Low-Tech Greenhouse) üretim yapılmakta ve birim alana yapılan girdilerin maliyetlerini karşılayacak yüksek kalite ve hacimde üretimler gerçekleştirilememektedir. Az sayıda da olsa mevcut olan yüksek teknoloji sera kurulumlarımızın önümüzdeki dönemlerde arttırılmasının, verilen destek ve teşviklerin kolaylaştırılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.